Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Aralık '06

 
Kategori
Kitap
 

Hayal ve Istırap

Sonunda bu da oldu. Kütüphaneye geri vermem gerektiği için okuyayım dedim. Bir de o gereksiz huyum; başladığım her kitabı illa ki bitirmem lazım!!! Hırs yapmışım herhalde... Bitiremediğim bir Foucault Sarkacı'nı hatırlıyorum bir de Mario Levi nin adı İstanbul'la ilgili bir kitabı vardı. Bunları da bitiremediysem de sanmayın ilk elli sayfada bıraktım! Birincisinde %75 ini okumuştum. Ama konu iyicene dallanıp budaklanıyor, beni her bir yanımdan kilo aldıkça dar gelen elbiselerim gibi sıkıyordu.Canımı yakıyordu yani. Dayanamadım buna. (Zaten işkence görsem hemen konuşurum. Çabuk yoldan öldürürler en azından ne yani.filmlerde hep öyle olur ya konuşsan da konuşmasan da sonunda ölürsün.Bi kurtulan James Bond'u gördüm.) Bıraktım. Dillere destan cimriliğimle de çok para vermiştim o kitaba çooook :) Genelde kitap satın almazdım oysa. Diğerini de 200 - 250 sayfa okumuştum. İstanbul'u az anlatıyor diye mi sinirlenmişitim ne? Geçmiş zaman hatırlayamıyorum ki tam. Nerden baksan 10 yıl önceydi sanırım.

Bir akşam vakti, beynimi kemiren sıkıntılarımdan -dert değil sıkıntı- kurtulmak ve sesi yükselen beynimin sesini duymamak için - hani mezarlık yanından geçerken şarkı söyleyen çocuk misali-başladım bu kitaba. İki bölüme ayrılmış kitap; siyah matem ve yeni çalıkuşu. Maalesef ki ben beğenmedim kitabı. İyi yazılmıştır belki bilmiyorum edebiyatçı değilim. Allah' ım illa da bitircem taktım kafaya. Her dakka hah şimdi bir şey oldu ha olacak diye sonunu buldum kitabın ya. Sonunda "Ya hayır ya! Benim istediğim gibi olmadı!" diye hayıflandım ama artık çok geçti. Bitmişti. Bu daha da canımı sıktı.

Konu ya gelince; efendim annesiz babasız bir kızımız bir fransız mektebinde burslu okutuluyor. Ancak kitabın başından sonuna kadar kızın çok çirkin olduğundan bahsediliyor. evet efendim kızımız çirkin. Öyle çirkin öyle çirkin ki kızı göresim geldi desem yeridir efendim. Evet doğru okudunuz.Kitaptaki diğer karakterler kıza çirkin olduğunu söyleyip hissettirip duruyorlar. O aş karakter ya çekemiyorlar sandım ilk başta. Yok kız kendi de inanmış çirkin olduğuna ikide bir söylüyor. En sonunda neden bu kadar çok vurgulanmış diye ben de merak ettim. Sıkıntılı bir merak. Kızın ruh hallleri, hareketleri, kızın bizzat kendi kendini analizlerini beğendim. Beğenmediğim kişi ve olayların güzel bir roman örgüsü içinde olmaması. Artı evet gerçekten de sanki yeni çalıkuşu olaylar felan nerdeyse aynı. Kız öğretmen oluyor taşraya gidiyor, İstanbul u özlüyor, aşık olduğu adamdan ayrı kalıyor (Adam Hitler'in büyük bir lider olduğunu düşünerek soluğu yeni bir dünya arayışıyla Almanya da alıyor bu arada.) vs. vs. Ama sonuçta kitap bence ilginç bir yere bağlanmıyor. Bense kitapların genelde bir yerlere bağlanmasını severim. Sonunda hep bir mucize olacak diye bekledim. Olmadı. İlla mucize olmak zorunda mı kardeşim derseniz değil tabii de beklenti işte napıcaksın :) Herkesin beklentisi kendine değil mi? :)

Velhasıl zevk alamadım olmadı olmadı. Kitabın belki de en ilginç yanı İkinci Dünya Savaşı zamanında Türkiye'de geçmesi ve Hitler'i savunan bir kitlenin varlığından söz etmesi. Öztürkçe konuşan veya konuşmaya çalışan bir karakter var kitapta enteresan geldi bana.

İşte böyle. Kocam sordu kitap bitti mi? diye. Cevap vermedim. O da sormadı bir daha.

 
Toplam blog
: 23
: 1920
Kayıt tarihi
: 17.09.06
 
 

1979 Hamburg doğumlu. İstanbullu ama artık orda yaşamıyor. Okumayı kitapları hep sevse de bu özelliğ..