Hayaldi, gerçek oldu....

Bugüne kadar yapılan bütün seçimlerde hep beklenmedik sonuçlarla doğru kararlara imza atan milletimiz, 12 Haziran seçimlerinde de büyük bir sürpriz yaparak, Türkiye’de ilk defa her seçimde oylarını artıran Ak Parti’yi 3. kez iktidara getirmiştir. Hayırlı olsun…  

Seçim döneminde parti liderlerinin birbirlerine karşı yaptıkları tasvip edilmesi güç sözlü sataşmalara kendini kaptıran bazı partililer, biraz da verilen gazın etkisiyle, yarın sanki hepimiz bir arada yaşamayacakmışız gibi şeyler söylediler ama, şu andan itibaren herkesi, hepimizin aynı gemide olduğunu bilerek ve düşünerek, kısır çekişmelerden vaz geçerek ülkemiz için, yurdumuz için, toplumumuz için tek tek insanlarımız için elbirliğiyle hareket etmenin mutluluğunu tatmaya çağırıyorum.  

Bir dört yıl daha hayatı kendilerine de, ülkeye de zehir etmesinler.  

Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi yarın sabahtan itibaren bütün CHP’liler, gelecek seçim için kolları sıvayıp çalışmaya başlasınlar. Ama ülkeye zarar verecek şeylerden kaçınsınlar.  

*****  

Bilindiği gibi Milletvekillerinin birinci ve en önemli görevi, mecliste milleti temsilen yasama çalışmalarına katılmaktır. Hepimizin şikâyetçi olduğu 12 Eylül anayasasından kurtulup, milletin arzularını gerçekleştiren sivil bir Anayasa için CHP milletvekilleri üzerine aldıkları sorumluluğu yerine getirsinler.  

Sayın.Kılıçdaroğlu, oylarını ve bu arada milletvekili sayısını artıran tek parti olarak örgütüne moral vermeye çalıştı. Bu “çok” milletvekili, gereken çalışmaları yaparak, her konuda iktidara yardımcı olarak, mecliste “yok” duruma düşmesinler.  

Bu seçimlerde de bir kere daha açıkça görüldü ki, sürekli iktidara çatmakla, başbakana çamur atmakla iktidarın yolu kesilemiyor. Yapılması gereken hizmet etmektir. 

Hepimiz zannediyoruz ki, hizmet sadece iktidarda yapılır. Hayır… Asıl hizmet muhalefette de yapılır ve yapılmalıdır.  

Gelecek seçimlerde CHP ve MHP, “işte bu millete yakışan sivil Anayasa’yı biz yaptık. Biz olmasak, ya da engellesek Ak Parti tek başına bunu yapamazdı” diyebilirlerse, kesinlikle bugünkü oylarından daha fazlasını alacaklardır.  

Sadece bu değil ki, her konuda hizmet etmek mümkün. Başbakan 500 bin konut yapacağım diyorsa, muhalefet, hayır beşyüz bin yetmez, bunu mutlaka 1 milyona çıkarmamız lazım desin. Herkese 600 lira dağıtacağım, kart vereceğim diye vaatlerde bulunmak yerine CHP ve MHP asgari ücretin artırılması, işçi, memur ve emekli maaşlarına zam yapılması, kayıt dışı ekonomiyle mücadele edilerek hazine gelirlerinin artırılması konusunda çalışmalarda bulunsun  

Dört yıl boyunca yapılacak bu hizmetlerle, Türkiye daha mesafeli bir ilerleme kaydederse, bir sonraki seçimde iktidara gelecek CHP, bundan daha iyi faydalanma imkânı bulacaktır. Hazinedeki birikmiş paraya güvenerek herkese 600 lira dağıtmayı planlayan Kılıçdaroğlu, elbette tamtakır bir hazineyle yönetime gelmeyi istemez. Öyleyse ülkenin daha da zenginleşmesi için elinden gelen gayreti göstermelidir.  

Artık yosulluk üzerinden seçim propogandası yapma dönemi de geride kalmalıdır. Üstelik CHP’nin en çok oy aldığı yerler sosyetik semtler ve zenginliğiyle bilinen şehirlerdir. Bu çelişkili tavır sayın Kılıçdaroğlu’na hiç de yakışmamaktadır.  

Zenginliğin üst limiti yoktur. Parası olana “sana daha çok kazandıracağız” demek daha etkili bir yöntemdir. CHP’nin artık bunu anlaması lazım.  

*****  

Evet Türkiye’de bir genel seçim daha yapıldı ve bir ilke daha imza atıldı. İlk defa Adnan Menderes Demokrat Parti’yle 3 kez üst üste seçim kazanmıştı, ancak son seçimde oyları düşmüştü. Recep Tayip Erdoğan liderliğindeki Ak Parti de üçüncü kez üst üste seçimi kazandı ve her seçimde oyunu daha da artırdı…  

Böyle bir başarıya sürülebilecek hiçbir leke yoktur...  

Son olarak blogda yazdıkları yazılarla, Ak Partiyi yerden yere vuran, yapılmayan veya kendilerine göre yanlış yapıldığını iddia ettikleri her şeyi gündeme getirip, sürekli CHP lehinde propoganda yapmayı gayet normal, sıradan bir vatandaşlık görevi ve entelektüel bir hizmet olarak gören, fakat iktidarın yaptığı iyi şeylerin anlatılmasına bile tahammül edemeyen, bunu yazanları, yandaşlıkla, militanlıkla, maniplasyonculukla suçlayan, en önemlisi de, milletin nabzını tutamayan, meydanların sesini duyamayan, halkın ne stediğini anlayamayan, heyecanını fark edemeyen ve bu yüzden de % 35-40 bantlarından uçan arkadaşlarıma şunu söylemek istiyorum.  

Eğer -tahmin ettiğiniz gibi değil-, arzu ettiğiniz gibi bir sonuçla karşılaşmış olsaydınız, şu anda neler yazacağınızı siz benden daha iyi biliyorsunuz. Bense sizden bilginizi, enerjinizi, becerinizi, deneyiminizi, iyi şeylere yönlendirmenizi, olumlu düşünmenizi, pozitif elektrik saçmanızı rica ediyorum. Eminim ki bu hepimiz için daha iyi olacaktır.  

Ülkemiz, toplumumuz, devletimiz, milletimiz bundan çok şey kazanacaktır. Ve inanın kaybeden hiç kimse olmayacaktır.