Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Aralık '09

 
Kategori
Deneme
 

Hayale mektup - II

Hayale mektup - II
 

Öylesine yaşlı ve yorgun ki...


Aydınlanmayı istemiyor gibiydi bugünün sabahı.
Aynı banka oturdum yine.
Öyle sandım.
Üzerine kalpler kazınan o ahşap bank değildi.
Soğuktu.
Nedense demirdendi.
Duygudan yoksun,
Kalk git der gibiydi.
Bir ömürdür onda soluklanıyorum oysa.
Trenleri izliyorum umuda giden.
Hey gidi yaşlı istasyon !
Asırlık duvarlarına dokunmak,
Anılara yol almak,
Buharlı lokomotifi duymak arzum, anlamadın mı?
Kulağımda ninemin eli, camlarından,
Sonra da kapılarından sarktığım trenler.
Ben ne çabuk büyüdüm !
Çizdiğim kalp yok !
Söküp atmışlar !
“Ateşin var mı abi?”
Öylesine yorgun benliğim.
Senin yokluğunda hiçliğim.
Yirmisinde yok bana bakan gözler.
Saçlar dimdik, jöleli.
Yok geleceğe dair hayali.
“Yok.”
Üfledi !
Püfledi de !
Ve gitti.
Kalp çizme derdinde değil.
Olsa, bank yok !
“Oğlum burası boş mu?”
Gözleri katarakt bağlamış,
Ne seller görmüş yüze,
Nice vadiler yayılmış.
Bir elinde baston,
Diğerinde ilaç torbası.
“Gel teyze.”
“Aşkım, ben okulu kırdım, sana koşuyorum.”
Sen de on beş, ben diyeyim on altısında !
Güne başladığı heyecan ne okul, ne de iş.
Değil gelecek planı, yarını yok !
Küçük kalbini zıplatan erkeğe koşuş!
Sonra gözyaşı.
Uyanış.
Ayılış.
Yeni damlalara yol alış.
Nice gülüş ve gözyaşı yolculukları pembe yaşamında.
Mutlu olduğunu sanış.
Çöküş.
Bitiş.
“Yolculuk nereye oğlum?”
Yolculuk bana teyzem.
Sen beni gördün mü bir yerlerde?
Yok deli ruhum ortalarda.
Belli yine firarda.
Buraya çok sık gelirdi,
Geldim ben de bakmaya.
Kaç çift göz bakıyor bana !
Göz göze geldim kapıdan sarkanla.
O gözlerde beni gördüm.
Teyze gitti.
Okul firarisi de.
Biliyor musun ne fark ettim !
Bunu anlamam sensiz yıllarımı aldı.
O bankta oturmanın üç şekli var !
Her oturuşun da ayrı bir dünyası.
Kollarını dizlerine koyup öne eğik oturursan,
Böcekler dünyasına giriyorsun !
Ayaklarının dibinden karıncalar geçiyor.
Onları kovalayan daha irice bir tür de var.
Kovalamacayı izliyorsun.
Bazen güçsüzden yana olup müdahale ediyorum.
Ama sonra doğanın dengesi deyip gözlerimi kapıyorum.
Bir bakıyorum sen gelmişsin.
Hiç açmak istemiyorum.
Arkana yaslanırsan insan manzaralarına dalıyorsun.
Bir köşede asil yüzlü güvenlik görevlisi.
Müdürlükten kovulmuş, şimdi bir AVM kapısında !
Okul firarisi gençler !
Ne okuma derdi ne de anneye omuz verme niyeti !
Rujlar sürülmüş, etekler kıvrılmış, gömlekten bir düğme daha açılmış.
Saçlar jöleli, pantolon düşmüş, kravat göbekte, çanta yerlerde.
Yaşlıların elinde ilaç torbaları.
Emekli maaşı konmuş, sıkıca kucaklanan çantalar.
Çevreye feri gidik bakışlar.
Çok yorgunum sizi izlemekten
Kendime kör !
En güzeli arkana yaslanıp, kafanı geriye atman.
Ah bir gelsen.
Konsan.
Bak göğe dönük yüreğim.
Nasıl da yorulmuşsundur.
Korkma sakın martılardan.
Fletcher ve Jonathan onlar.
Dostlarım.
Ama Jonathan’la aramız açık bu aralar.
Neden takılmıyorsam arkasına !
Ona göre huzura..
Kızıyor da.
Ve dahi sana.

 
Toplam blog
: 462
: 1159
Kayıt tarihi
: 07.03.09
 
 

Ne güzel bloglar yazdık, ne muhteşem dostluklar kurduk; onlar kaldı baki... ..