Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Kasım '17

 
Kategori
Tiyatro
 

Hayalgücü Bakanlığı’nda Bir Tatlı Cadı

Hayalgücü Bakanlığı’nda Bir Tatlı Cadı
 

Sadece bir oyun değildi izlediğimiz, kelebekleri eteğinde toplamış bir kadın ışıltılar saçan dansıyla sahneye geldi ve eteğindeki birbirinden zarif o şahane kelebekleri seyircilerin kalplerine iliştiriverip gitti. Evimize dönerken, geçmişin derinliklerinde çoktandır hatırını sormayı unuttuğumuz çocukluğumuzla el ele tutuşmuş birlikte gülümsüyorduk. Ne paha biçilmez bir tecrübeydi…

Çemişgezek’te doğan küçük Betül’le o gece tanıştık. Babasının görevi nedeni ile Türkiye’nin pek çok şehrini dolaşırken, o şehirlerden içine sızan renkleri, konservatuvar sınavında neden sadece erkek kahramanların rollerine hazırlandığını, “torbalı” bir hayattan nasıl tüy kadar hafif bir hayata terfi ettiğini hepsini o gece öğrendik. Onun hayat hikâyesi aslında hepimizin hikâyesine benziyordu, tek farkla o acılara ve ağrılara teşekkür etmiş, okşamış, sonra da öperek uğurlamayı başarmıştı.  Şimdi de bu deneyimleri bizimle paylaşıyordu.

Usta sanatçı Betül Arım’ın , “Dışarda Hiçbir Şey Var!” oyunu,  “bir yaşama sanatı gösterisi”. Niye dışarda hiçbir şey var, çünkü her şey aslında kendi içimizde olup bitiyor. Kişisel gelişim uzmanların, psikologların yıllardır yüzlerce cilt kitapla, seminerle anlattığı bilgileri tiyatro sahnesinde, kendi süzgecinden geçirerek yeni bir özle,  şifalı bir bal gibi bir terkip etmiş Arım. Hiç gizlisi saklısı yok, deneyimlerini paylaşırken kendi hayat hikâyesine ortak ediyor bizi.  Yakın ve bize hayatın sırlarını anlatan bir akraba ile sohbette gibiyiz gösteri boyunca. Bunu öyle samimi ve öyle enerjik yapıyor ki, çoğuna zaten kitaplardan aşina olduğumuz motivasyon sloganlarını, kişisel gelişim tüyolarını topluca alıp, sevgiyle kabul ediyoruz. Herkes gösterinin kendine gereken kısmını alıyor.

Daha önce Dışarda Hiçbir Şey Var’ı izleyen bir arkadaşım, oyundan sonra doğduğundan beri omzuna yapışık olduğunu düşündüğüm omuz çantasını atıverdi. Artık çantasız yüklerinden kurtulmuş, elini kolunu sallayarak dolaşıyor. Bazıları yük gibi taşıdığı kiloları ile veda ediyor, kimisi yıllardan beri küs olduğu insanlarla barışıyor. O gece ertesi gün evlenecek bir çiftle de tanıştık oyun sonunda, Betül Hanım’ın oyunu onlara öyle iyi gelmiş ki,  nikâhtan sonra yeniden oyuna gelmeyi planlıyorlardı.

Dedim ya, Betül Arım sahici bir tatlı cadı. Dokunduğu kişiyi olumlu yönde değiştiriyor. Oyunda da bunu sıkça bize hatırlatıyor, “Hayat yaptığımız tercihler toplamı”. Gösteriyi izledikten sonra neyi tercih etmemiz gerektiğinin daha çok farkına varıyoruz. Sanırım, Arım’ın dönüştürücü gücü ve sihri burada devreye giriyor. Hepimizin tek ve biricik olduğumuzu bize hatırlatan sanatçı, “dostumuz da düşmanımız da biziz, bizi bizden başka engelleyen yok, hayatla kavga etmek yerine onunla şarkı söyleyip, dans edebiliriz seçim sizin” diyor.

Teşhisi doğru Betül Arım’ın; bizlere, kederin soylu ve güzel bir şey olduğu öğretilmiş yıllarca bu yüzden çoğumuz “düşünce kanseri” olmuşuz… Hâlbuki neşeli kahkahalar atarak dünyaya bakabildiğimiz zaman kim bilir hangi çok büyük sandığımız sorunları hafife almayı başaracağız? “Bilenin bilmeyene, olanın olmayana borcu var” inancı ile hayatın zorluklarına karşı dayanmayı kolaylaştıracak küçük reçeteler sunuyor Arım.

Hayal gücü Bakanlığı kurulsun, teklifini sonuna kadar destekliyoruz. Alıştığınız tiyatro oyunlarından biri değil bu, alacağınız en yükte hafif pahada ağır terâpi seansı.

Bizim gittiğimiz gün Down Sendromu Derneği çocuklar oradaydı. Oyunu birkaç kez izlemişler. Hepsine çok iyi gelmiş.  

Betül Arım, ufacık, tefecik bir kıvılcımın sahnede nasıl da gökyüzüne kadar yükselen hepimizin içine ısıtan, uçsuz bucaksız bir sevgi ateşine dönüştüğünü hepimize gösteren şahane bir kadın. “Bir Yaşama Sanatı” gösterisi alt başlığı ile sunduğu “Dışarıda Hiçbir Şey Var” ı okuduğu kitaplardan, verdiği Yaşama Sanatı Seminerlerinden ve Kendi Hayatından derlediği parçalarla sahneye koyuyor.  Şarkılar, danslar, çok iyi kullanılan sahne illüzyonları, 90 dakika nasıl geçip gidiyor farkına bile varmıyoruz.

Betül Hanım doğru söylüyor, gülmek bağışıklığımızı kuvvetlendiren, mutluluk hormonu salgılayan, yan etkisi olmayan, her reçeteye yazılması gereken en önemli ilaç. Bu arada anlatmadan geçmeyeyim, Betül Arım sahneye bir ara yerde dönerek kahkaha atan bir oyuncakla geldi, ki ben o kahkahalı oyuncağın bir benzerini doğum günlerinin birinde kayınvalideme hediye etmiştim. “Yatağınızın kenarında dursun, uyanınca ayağınızla dokunur, güne kahkaha atarak başlarsınız” diye. Sonra komşuları bir araya geldikleri ilk altın gününde, benim ne yaratıcı bir gelin olduğumu söylemişler, oyuncağın benzerinden tüm şehirde aramaya başlamışlardı.  Allah’tan kimse hediyem de gizli bir imâ aramamıştı.

Nereden nereye, acaba benim kahkahalı oyuncak duruyor mudur eski kayınvalide de? Gülmek bulaşıcı, önemli olan ilk kahkahayı atabilmek, yapacak daha iyi bir işiniz yoksa gülme terapisini kaçırmayın.

 

 
Toplam blog
: 96
: 1137
Kayıt tarihi
: 28.03.07
 
 

 Hacettepe Üniversitesi mezunu, nörobilimden psikolojiye disiplinlerarası eğitime hevesli bir Türko..