Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ağustos '08

 
Kategori
Deneme
 

Hayallerim aşkım ve sen

Hayallerim aşkım ve sen
 

“Hayallerim, aşkım ve sen”.

Müthiş bir üçlü, çok etkileyici bir başlık. Yıllar önce seyretmiştim bu güzel filmi. Atıf Yılmaz’ın yönetmenliğinde ve Türkan Şoray’ın unutulmaz oyunculuğu ile. Ama itiraf etmek gerekirse bu başlıktan çok daha farklı, çok daha tutkulu bir aşk hikâyesi ve filmi beklediğimi hatırlıyorum.

Yazmak istediğim film değil. Çok sevdiğim bir film isminin, bende çağrıştırdıkları ya da benim deyimimle sayıklattırdıkları.

“Hayaller, düşler, umutlar”.

Ama başlıktan yola çıkarak diyebiliriz ki; çoğu zaman, aşkı yaratan hayaller ve düşler olduğu gibi, hayallerin kaynağını da aşk oluşturur. Bu anlamda birbirini en fazla besleyen, büyüten, geliştiren ve birbirine en fazla yakışan duygu durumu da herhalde aşk ve hayaller olmalı.

Tabiî ki düşleri ve hayalleri aşkla sınırlandıramayız.

Çocukluğumuzdan itibaren her konuda “yarattığımız ve yaşadığımız” dünyanın uyumu oranında hayata hazırlanır, mutlu olur ve yaşarız. İşte bu “yarattığımız dünya” da hayaller, düşler ve umutlardan oluşan dünyadır. Bu dünyanın içine yaşamımızın ve varlığımızın tüm hallerini özgürce dâhil edebiliriz.

Yaşadığımız dünyayla, yarattığımız dünyanın uyumunu sağlayan ise zihinsel ve ruhsal kapasite ve yeterliliğimiz ve bunları besleyen, içinde yaşadığımız sosyal ve entelektüel ortamın kalitesidir. Aksi durumda yani uyumsuzluk durumunda hayallerinin içinde kaybolmak ya da her gerçekleşmeyen hayalinin arkasından daha derin hüzünlerle boğuşup mutsuz olmak işten değil.

Farklı şeyler söyleyen, düşünen, ya da yapan insanların, bulundukları sosyal ortamları uyarıcı ve hayaller, düşler, gerçekler arasındaki uyuma katkı sağlayıcı etkileri olduğunu düşünürüm. Bu nedenle ben farklı, aykırı, değişik olanların etrafında dolanırım beslenmek için.

Yaşadığımız dünyanın gökkuşağı, ışığı, ilham kaynağı ve aydınlatıcısıdırlar düşlerimiz.

Aslında düşsel dünyası ve umudu olmayan insanın yaşadığını varsaymak da bence mümkün değil. Çünkü yaşamak sadece soluk alıp vermek ya da fiziksel faaliyetlerden ibaret değil.

İnsanı hayatta tutan, yaşama karşı motive edip, heyecan duymasını sağlayan, yaşatan güçtür. Daha doğrusu; umut, hayal ve inancın enerjisiyle insanların pozitif düşünme, pozitif bir ruh hali içinde olma durumlarını kazanmalarıdır.

İşte bu pozitif olma durumu “ Hayata nasıl bakarsan hayatta sana öyle bakar sözünün” olumlu anlamda yansıması olarak döner insana.

Gürül gürül akan yaşam nehrinde boğulmamıza engel olan, tutunduğumuz can simidimizdir hayallerimiz, düşlerimiz.

Yahya Kemal ne güzel söylemiş "Deniz Türküsü" isimli şiirinde;

Çıktığın yolda bugün, yelken açık, yapyalnız
Gözlerin arkaya çevrilmeyerek, pervasız
Yürü! hür maviliğin bittiği son hadde kadar
İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar.

Tijen Taşlı- İzmir

 
Toplam blog
: 156
: 2800
Kayıt tarihi
: 03.04.07
 
 

SÖZ UÇAR, YAZI KALIR. 9 Eylül Ünv. İşletme mezunu, 9 Eylül Ünv.Sosyal Bil. Ens.Sağlık Kurumla..