Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Mart '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Hayallerim olmasa

Hayallerim olmasa
 

Hayal etmek için genç olmanın şart olmaması ne kadar güzel bir şey. Ya, nasıl olsa gerçek olmaz artık diye, bizlere hayal etmek yasaklansaydı, ne yapardım ben o zaman? Nasıl mutlu olurdum hayallerim olmasa?

Benim hayalim, belki de pek çok kişinin sahip olduğu bir şeydir. Acaba onlar farkında mıdır, bunun? Sanmıyorum. Peki benim sahip olduklarım acaba kaç kişinin hayalini süslüyor? Ben de onların farkında değilim doğal olarak.

Neyin mi hayalini kuruyorum?

Ne olacak canım basit bir şey, bahçeli bir ev! Evet sadece bu kadar! Bahçeli bir ev...

Bahçesinde kedi, köpek tavuk besleyebileceğim, bir kaç meyva ağacımın olduğu, bahçeli bir ev. Olmuşken, çam ve zeytin ağacı da olsun bari. Sebze yetiştirebilmeliyim o bahçede, sabah kahvaltılarımda bahçeden kopardığım domates ve biberlerden yiyebilmeliyim. Çayımı bir ağacın gölgesinde, kahvemi başka bir ağacın gölgesinde içebilmeliyim. Sıcak günlerde neresi serinse oraya tembelce ve miskince uzanıp kitap okumalıyım, sinekleri kovalaya kovalaya.

Ağustos böcekleri de bu yaz günü öğleden sonra keyfime katılsalar ne kadar mutlu olurum. Ağustos böceklerini oldum olası sevmişimdir, bundan tam 45 yıl önce 8 yaşında bir çocuktum, İstanbul’ a ablamın mezuniyet törenine gidiyordum otobüsle, gündüz bir ağustos böceği yakaladım, anneme küçük bir kese diktirdim, içine ağustos böceğini koydum ve ablama hediye olarak onu götürdüm. Ablam ölü ağustos böceğini görünce ağladı. Neden ağladığını sormalıyım bir ara ablama.

Yaz akşamları başımın üstü açık olmalı ki, yıldızları görebileyim, aynı zamanda kayan yıldızları takip edip dilek tutmakta gecikmeyeyim.

Toprak kırmızı olmalı, ağaçların gövdeleri beyaz, gece mehtapta bakınca, hepsini fosforlu gibi görebilmeliyim. Üzüm kökleri bir öbek yeşillik olmalı toprağın üstünde. Hasat zamanı ellerimle toplamalıyım sevgiye, güneşe doymuş üzümlerimi. İncir zamanı sabah herkesten önce kalkıp, bir gün önceden gözüme kestirdiğim olgunlardan koparıp yiyebilmeliyim.

Kuşlar gelmeli ağaçlara, duvarlara yaptığım yuvalara, onları beslemeliyim ki bana ötüşleriyle teşekkür etsinler, bilmeseler de olur benim onlara daha müteşekkir olduğumu. Kuşlar, şen kuşlar, hep ötüşen kuşlar... neşe versinler ruhuma, rüzgarda nazla salınan ağaçların dallarının sesleriyle beraber.

Ruhum huzur bulacak böyle bir bahçede, dinlenecek... Ya şimdi, ya da sonra... Ama sonunda mutlaka...

 
Toplam blog
: 98
: 742
Kayıt tarihi
: 24.06.06
 
 

Okuyan, gözlemleyen, yorumlayan, öğrenmeye ve öğrendiklerini uygulamaya çalışan; doğayı, insanları, ..