Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Kasım '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Hayat! Armağanın keder olmasın

Hayat! Armağanın keder olmasın
 

Esen rüzgar, denizin iyot kokusunu getiriyor burnuma. Bir yazlığın terasındaki o günü hatırlıyorum. Uçsuz bucaksız masmavi denizi ve üzerinde bir tek kuş sütünün eksik olduğu yemek masasını.

Karşımda gökkuşağının renklerinden oluşan bikinisiyle oturan kıpır kıpır hareketleriyle insanın içini ısıtan, ince, narin, onbeş yaşlarındaki genç kız. Kıkır kıkır kıkırdıyor her kelimesinde yanındaki delikanlıya sataşıyor ve aynı karşılığı alıyor. Ben hayatımda bu kadar güzel anlaşan iki kardeş görmedim. Ağabey Bilgisayar mühendiliğinde okuyor. Öğrencilik yaşamı başarılarla dolu. Sıcak, içten, samimi bir çocuk. Ailesinin gurur kaynağı olduğu annelerinin huzurlu ve mutlu yüzünden okunuyor.

Çok şükür diyor kadın, mutlu bir yuvamız, eşimin küçük bir dükkanı var. Evimizi geçindirecek kadar kazanıyor. Yetiyor bize diyor. İlk defa gittiğimiz yazlığını anlatıyor. 'Ustalarla uğraşmak çok zor. Hiç bir şey hayal ettiğimiz gibi olmuyor. Mesela şu fayansları ne hevesle almıştık. Usta iyi çıkmadı. mahvetti evimizi' diyor.

Aradan geçen zamanı düşününce anlıyorsunuz ki çok değil on yıl insan hayatında ne çok şeyi değiştiriyor.

Onların hayatında olduğu gibi...

Annesinin gurur duyduğu oğlu, okulunu başarıyla bitirip, evlenerek İstanbul'a yerleşiyor. Gelin, görümce gerginliği daha düğün günü başlıyor.

Genç kız liseden sonra bir arkadaşıyla birlikte babasının dükkanını ipotek ederek bir sigorta şirketi açıyor. Bağlı bulunduğu sigorta şirketinin muhasebecisi onu arayarak, yanlışlıkla hesabına 7.000, 00 Ytl gönderdiğini, çok acil verdiği hesap numarasına parayı iade etmesi gerektiğini söylüyor. Genç kız, dolandırıcılıkla suçlandığı gün yaptığı hatanın farkına varıyor. Ne yazık ki, her şey için çok geç. Sigorta şirketindeki muhasebeci, kendini vuruğu için masumiyetini ispat etmesi çok güç oluyor. Dokuz ay hapiste yatması gerekiyor...

Bir insanın işleri neden bozulur? Yanlış yatırımlar mı? Kumar mı? Kadın merakı mı? Sebebini bilmiyorum ama. Baba ipotekli dükkanını kurtaramıyor ve bundan sonra yokluğun insana neler yapabileceğini öğreniyor.

Ekonomik talepler gelin ve oğlunun arasını açıyor. Sonunda oğlan ailesinden tamamen koparak arayıp, sormaz oluyor. Baba beyin kanaması geçirerek hayatını kaybediyor.

Anne evinin eşyalarını satarak yaşlılığı çenesine vurmuş kayınvalidesinin yanına yerleşiyor.

Genç kız hapisten çıktıktan sonra bir şirkette düşük bir maaşla sekreterlik yapıyor en büyük hayali ileride bir ev kiralayarak annesiyle yeni bir hayat kurabilmek.

Zaman en iyi ilaçtır derler ama bazen zamanın bize ne acı sürprizler hazırladığın bilemiyoruz.

Rüzgarın içime işleyen soğuğu kendime getiriyor beni.Derin bir nefes çekiyorum. Esen rüzgar denizin iyot kokusunu getiriyor burnuma ve üzerinde bir tek kuş sütünün eksik olduğu masa başındaki neşeli mutlu aileyi düşünüyorum. Biliyormusunuz hiç bu kadar güzel anlaşan iki kardeş görmedim ben. Gözümün önünde evlatlarıyla gurur duyan annenin parıldayan gözleri.var. Ne kadar mutlu görünseler de canları çok sıkkın aslında.

Usta kötü çıktı. Fayansları iyi döşeyemedi, mahvetti evlerini.

 
Toplam blog
: 92
: 830
Kayıt tarihi
: 28.02.08
 
 

Biraz kül, biraz duman o benim işte... Öyle dedim diye olayı arabeske bağladığımı sanmayın çabuk sön..