- Kategori
- Sosyoloji
Hayat ağaçları
Ben bir ağacım !.... tohumdum , ekildim , güzel toprakların bağrında fidan olmaya bırakıldım. Nadas sürecim başlamıştı artık , yavaş yavaş filizlendim…. Filizlendikçe ; yeşilin, en güzel, en huzur verici renklerini işledim görüntüme…Öyle güzeldi ki renklerim; bana her bakan göz, tebbesümü yüzünde oluşturup, masumiyeti, saflığı, tertemiz bir dünyaya açılan pencereyi, görür gibiydi.
Sığınılırdı bana bazen , saflığın yitirildiği dakikalarda , yüreklerin kirlenip , incinip , yara aldığı düşünüldüğü anlarda rengim huzur verip , saflığın bitmediğini , yeryüzünde can bulan meleklerinde varlığını ispat edercesine dururdum karşılarında….
Ümitte olurdum kimine ; hayat için ; bir anlam , mücadele için ; bir neden , aşk için ; bir soluk , yılgınlık için;, bir duruş, isyan için ; bir sabır ….
Gözlerimdeki derin ve kirlenmemiş bakış ; hayat verirdi….
Her bakan ; kirlenmiş , yıpranmış , ürkmüş , zavallılaşmış , örselenmiş , kine bürünmüş , kibire sarılmış , yok olmuş , sırf bedenden ibaret kalmış ruhunun bilinciyle hırpalanırken , benim gözlerimdeki masumiyet ve saflığa sarılıp , yeniden yeniden ayakta durma telaşlarını hızlandırırlardı yaşamlarında…
Ben ; öyle yeşil , öyle saf ve öyle meleksi bir edayla dururdum ki karşılarında , yitik zamanları unuttururcasına geleceği vaadeder gibi , dururdum saflarda…
Hayata başlangıç zamanlarına çevirirdrim yüzleri , hatırlatırdım onlara , bir zamanlar onların da , ben gibi olduklarını… kirlenmiş, yara almış benliklerinde oluşturdukları kaoslara , siper gibi , set ördürürdüm ruhlarında….
Bana sahip olmak hayat verirdi , can bulurdu tekrar , ölü toprağı serpilmiş , unutulmuş , sıkışıp kalmış yaşam döngülerine…
Ben kainattım onlar için , kimi zaman ; güvenmeyi unutmuşken , sarılınca bana , güveni bedenimde hissettirirdim.
Yaşamın zorlukları damgalamışken beyinlerini , bana sahip olduklarının bilincine varmayla , sarılıverip bendeki umutlara , huzur bulurlardı özlerinde , BEN GELECEKTİM onlar için…
İki birleşen yüreğin , düetiydim… yürekleri birbirine arkasını döner gibi olduğu dakikalarda varlığım , aşkı tekrar tekrar yaşatabilme sınırlarını işlerdi yüreklerine… En kızgın dakikalarında , birbirlerine hesapsızca , incitici , kırıcı, tamiri zor cümle yığınını biriktirecekken dudaklarında , gözlerimin nemi durdururdu ve düetlerine bakmak aşklarını hatırlatıp , savururdu havada uçuşan kızgınlığın getirdiği savruk cümleleri …
Ben hayattım onlar için …. Unutulan sevgi cümlelerini hatırlatan , yaşanmış aşkın inkara gelmiş noktalarında durduran , yaşlanmış bedenlerin , ruhunu taze tutan , yaşanılarak kirletilmiş duyguların , temizliğini ispatlayan…
Ben bebektim….yıpranmamış , gelecek vadeden , umut veren , saflığı ve masumiyeti hatırlatan bir melektim…
Her karşılaştığım insanı , tebessümü yaşatan , sevgiyi hatırlatan , yaşamın güzelliklerini çoğullaştıran , duyguları ayaklandıran , masum , kirlenmemiş gelecektim…
Bebek kadar ; masum olmak ,
Bebek kadar ; pamuksu , yürekleri canlı tutmak ,
Bebek kadar ; ruhumuzu kirletmeden , yaşam sürmek ,
Bebek kadar ; incitici olmadan , yapıcı olabilmek ,
Bebek kadar ; çevreye huzur sinyalleri verebilmek ,
Bebek kadar ; bozulan ilişkilerin , yapıcılığını hatırlatmak ,
Yıkımın kolaylığının farkına varıp , zor olanın yapıcılık olduğu inancıyla , yaşamımızda yapıcılığı ayakta tutabilecek , tüm erdemleri benliğimize kazımak yönümüz olsun.
Bebeğin gözündeki hayat veren ışıktan , ruhundaki saflıktan , tenindeki pamuksu dokunuştan yüreğimizi ve yaşantımızı uzaklaştırmamak dileğiyle…