Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Mart '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Hayat bir kompozisyon değil mi ?

Hayat bir kompozisyon değil mi ?
 

Oğlum Furkan...


Hayat...
Kimi zaman kasvetli,
Kimi zaman neş'e dolu.

Sanki bir kompozisyondur hayatımız. Yaşamaya giriş bölümü ile başlarız. Işığı görüp doğduğumuz evreden itibaren, tanımaya, anlamaya çalışırız hayatımızı. Karşımıza çıkanları bir bir kayıt ederiz hafızamıza. Anne, baba, abla, ağabey, dede, babaanne, anaanne derken birçok yakınımız olduğunu anlarız. Hayatımızın var olan değerlerini benimseriz sindirerek. Bir bakmışız, kendi ağzımızdan çıkan titreşimler ses denen ibareye denk gelmeye başlamış. Neden ben her yeri bulanık görüyorum ? Neden şurada duran şeyi net göremiyorum ? Göreceksin elbet. Göreceksin. Ne olduğunu ileride anlayacaksın bebek. O da ne ? Ayağa kalkabiliyorum ! Hemde tek başıma. Üstünde durduğun iki tane birşey var acaba ne bu ? Bana bağlı duruyor ve ben onları hareket ettirince ileri gidiyorlar. Gideceksin bebek. Sen de gideceksin. O yürüyen ayaklar elbet birgün seni benden ayıracak belki de. Uzaklara gitmene sebep olacak. Ya da ben senden umulmadık bir anda ayaklarımın üstüne basmadan uzaklaşarak gideceğim ve seni orada bekleyeceğim. Artık kendi ayaklarının üstünde durabiliyorsun bebek. Bana ihtiyaç duymayacaksın şimdilik. Ama her an yanında ve gözlemimde olduğunu da unutma sakın. Ayakta durmazsan bu hayatta tutunamazsın, yıkılırsın. Bütün zorluklara katlanmaya çalış bebek. Büyüyünce ne dediğimi anlarsın.

Giderek hayatın gelişmeleri devam eder , acımasız olmasına aldırış etmeden ve inadına. Artık sen biliyorsun senin en yakınında her daim kim var, kimler var. Onları sen bir can, bir kan, baba, anne bildin. Senin haberin yoktu. Ama bil ki sen bizim birtanemizsin. Bunu anlayabiliyor musun tatlı sevdam? Ver o güzel tontiş ellerini babana bakayım. Bak anne seni çağırıyor oğlum. Sen bebek değilsin artık görünümde ama biliyor musun sen bizim herzaman bebeğimizsin ? Öyle kalacaksın. Ne kadar mutluyuz senin o narin , küçük sırtında okul çantanı görmekten.

Annesi bak Furkan yazmayı öğrenmiş.
Bak bak sen. Benim oğlum elyazısı yazmayı da mı öğrenmişmiş.
Artık sen tam erkek oldun oğlum. Sünnetini gördük inşallah askerliğini de görmek nasip olur.
Allahım sen koru evlatları.

Hanım koş koş.
Bak Furkan'dan mektup geldi. Rahatı çok iyimiş oralarda. Beni hiç merak etmeyin diyor.
Aman oğlum kimseyle dalaşma diyeceğim ama orası asker ocağı komutanlarınla iyi geçin.

Annesi bak aslanımın eline ne de güzel yakışmış tüfeği.

Sürpriiiiz.
Ben geldim.
Oğlummmm !! Canım benim neden haber vermedin erken teskere aldığını ?

Sürpriz olsun istedim babacığım.
Canım benim.

Annesi bak bak benim aslan askerime büyümüş de askerliğini bitirmiş.

Baba bir kız var.
Onu çok seviyorum. Ciddiyim.
İyi de oğlum kimin nesidir ? Ailesi nasıl ? Bize layık mı ? ( sanki paşa soyundanız :)) Kimbilir neyiz ? )

Efendim , Allah'ın emri peygamberin kavli ile kızınızı oğluma istiyoruz. Gençler sevmişler birbirlerini.

Kısmetse olur. Öp oğlum babanın elini. ( hayatta iki annemiz, iki babamız olur ) .

Düğün tarihini belirleyelim dünür. Yalnız ben fazla masraf edemeyeceğim durumumuz malum. Oğlum eli erdiğince kenci ayaklarının üstünde durmaya çalışıyor. Bizim aldığımız iki kuruş emekli maaşıyla hiçbir şey yapılmaz.

Sen takma kafana dünür. Elele verip yaparız birşeyler. Artık yabancı değiliz biz. Akrabayız.

Gelinin babasından iki burma bileziiiiik....
Damadın annesinden bir altın saat....
Çok şükür hanım oğlanın mürüvvetini de gördük...

Ingaaaaa.... Ingaaaaaa....
Oyyy oy oyyyy. Hanım baksana torunuma. Ne kadar da talı değil mi ? Aynı dedesi yahuu.

Hadi canım sen de bence aynı babaannesi. Burnuna baksana şunun ?

Ve sonuca yaklaşırız gün be gün. Tek başladık bu yola, adet olarak çoğaldın, çocuğa , toruna , tombalağa karıştın. Bak yine yalnız kaldın. O küçücük gördüğün paşanın oğlu oldu. Senden ayrı mekanda yaşıyor.

Yahu hanım. Hatırlıyor musun ? Daha dün anne baba demeyi zor beceriyordu, şimdi ondan bir torunumuz var. Ya işte hayatın akışı hanım. Başladık, devam ettirdik ve bitiriyoruz galiba kompozisyonu.....

..............................................

 
Toplam blog
: 749
: 1983
Kayıt tarihi
: 11.10.07
 
 

Yazmanın hayatın akışının bir parçası olduğu kanısındayım. 6 Mayıs 1982'de doğdum ve İstanbul Kar..