Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Nisan '19

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Hayat Bir Zihinsel Yolculuktur

Hayatın somut mu, yoksa soyut bir şey mi olduğunu sorabilir miyiz?

Görünüşte, somut bir hayat yaşarız. Bedenimiz somut bir şekilde, bebeklikten yetişkin bir insan olmaya doğru dönüşür. Bütün bir hayat boyunca hep somut şeyler yaparız. Sonunda, bedenimiz somut bir şekilde çalışmayı durdurur. Bedenimizden herhangi bir ses gelmez olur.

Bütün bu somut sürece, aynı zamanda duygusal bir süreç eşlik eder.

Basit duygulardan karmaşıklara, sevmek, özlemek gibi duygular yanında, kıskanmak, pişman olmak, nefret duymak gibi bileşik duygular.

Bu zihinsel duygular, büyük ölçüde somut varoluşumuzla bağlantılıdır. Deyim yerindeyse, onların kuyruğudur. Yani, somut varoluşumuz etkin ve odaktayken, zihnimizin ürünleri duygularımız, onların bir sonucu olarak ve karşılıklı etkileşim içinde birlikte hareket ederler.

Öyle yoğun günler, hayatlar ve yıllar yaşarız ki insani varoluşumuzdaki somut yaşam tarzı varlığımıza hakim olur. Duygularımız, düşüncelerimiz, bunların yan ürünü gibi oluşur, sürer.

Ama bunun yanında, şu ya da bu derecede, başka bir hayat daha yaşarız.

O hayat, bu somut varoluşun ve onun yan ürünü olan zihinsel etkinlikleri de içine alan bir zihinsel hayattır. Ve biz bu zihinsel hayatın pek de ayırdında olmayız.

Suyun içindeki balık örneği gibi. Suyun dışındaki dünyayı bilmediği için, suyun içinde olduğunu da bilmiyor varsaydığımız gibi bir durum.

Biz aslında, bu örnekte olduğu gibi, üst bir zihinsel hayatın içine yerleşmiş, bir somut hayat yaşarız.

Yaşadığımız somut hayat, yan ürünleri olan duygusal hayatımızla birlikte, bu sefer, bu zihinsel hayatın, bir yan ürünüdür.

Bizler, somut hayatımızı kuşatan bu su misali zihinsel hayatın ayırdında değiliz..

Kendimizle, bitmez, durmak bilmez, aralıksız iletişimimiz bu zihinsel hayatın bir göstergesidir. Somut hayatımız, bu zihinsel hayatı, asla ve asla kesintiye uğratamaz.  Biz bu zihinsel oluş bitiş sürecinde, somut hayata odaklı olarak varlığımızı anlarız, onu merkezde sanırız, ama oysa o sadece sonuç olarak ortaya çıkar.

Peki, bu zihinsel hayat nedir, nasıl ortaya çıkar, o da başka bir şeyin sonucu mudur?

Burada demek istediğim, biz bir somut hayat yaşarken, aslında daha geniş bir perspektifte, zihinsel bir hayat yaşarız. Gündelik hayatları, kendi hayatımızı, somut olayları yaşama ve anlama tarzımızı belirleyen bu zihinsel hayattır. Ya da zihinsel varoluştur. Zihinsel yaşam sürecidir.

Bir çırpıda, doğumumuzdan bu yaşımıza kadar somut hayatımızı sayıp dökebiliriz.

Oysa ne gariptir ki bu hayattan milyonlarca vardır. Sayıp dökmemize bile gerek yok aslında.

Ama, ‘bana zihinsel hayat sürecini anlatır mısın’ desem birine ve kendime, soru zaten cevabı üretilmediği ve bir şablon olmadığı için, anlaşılmayacaktır ve cevap verilemeyecektir.

Oysa biz bütünüyle zihinsel varlığız. Zihinsel varoluşumuz, bitmek bilmez, aralıksız kendimizle iletişimimizin bir göstergesi olan soyut varoluşumuz olmasa, somut varoluşumuz diye bir şey olamazdı.

Bu soyut, zihinsel hayat da bir yaşam döngüsü içerir.

Ama biz pek ayırdında değiliz, neler olup bittiğinin.

Bu zihinsel yapının oluşumu, salt bizim, insani tarihsel, kültürel yapımızdan gelmez.

Malum, sosyolojik analizlerde, içinde yaşadığımız kültürel ve tarihsel çevrenin, bizim yaşam perspektifimizi üst belirlediği söylenir ve öyledir de, ancak, burada bu düzeyi de, somut yaşam alanı içinde görüyorum.

Benim varsaydığım üst zihinsel yaşam, bunu da içine alıyor. Çünkü insanın biricikliği sözkonusu. Evet, her birimizden milyarlarca var ve herhangi birimizde olup da, başka hiçbir insanda olmayan hiçbir şey yok. O anlamda bir biricikliği kastetmiyorum. Evet, biz hepimiz aynıyız. Ama yine de tekil varoluşumuz var. Dolayısıyla, her tekil varlık, kendi bireysel zihinsel ve soyut hayatını yaşıyor.

Başka insanlarla, kendisiyle olan durmak bilmek aralıksız iletişimi yaşamıyor, bunu sadece kendisiyle yaşıyor, o yüzden tek ve yalnız. Bu zihinsel hayat denizindeki tek kişilik geminin kaptanı, yolcusu, mürettabatı.

Sonuçta demek istediğim, bir hayat içinde ayırdında olsak da olmasak da, birden fazla hayat yaşarız. Sadece yaşarız, ne ‘ne yaşadığımızın,’ ne de ‘ne yaşattığımızın’ farkında olmadan yaşarız..

 

 
Toplam blog
: 467
: 1012
Kayıt tarihi
: 21.10.07
 
 

Ankara'da yaşıyorum. Çeşitli güncel konularda, zaman zaman "Neden olaya böyle bakılmıyor?" diye düş..