Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ekim '13

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Hayat çok kısa

Hayat çok kısa
 

Varmak istediğiniz noktaya giderken kesin bilgi kaynağına özgürce ulaşabilme imkanınız olsaydı neler yapabilirdiniz?

Neleri göze alırdınız?

Bu yetkinliğe aslında sahipsiniz. Ve bunlar duygularınızla şekilleniyor. Öz farkındalığınızla ilişkilerinizde inanılmaz olumlu gelişmeler sağlayabilirsiniz. Duygularınızın ne söylediğini dinler hatta daha da derinlerde nelerle mücadele ettiğini görürseniz, en içteki parçalarınızı daha çabuk iyileştirebilirsiniz. Bu da bütünsel olmanızı ve tam olarak an' ı yaşamanızı mümkün kılar. Ancak bu şekilde ileriye doğru hareket edebilirsiniz.

Pozitif bilimlerle ilgilenenler daha net anlayacaklardır. Problemlerin hepsinin mantığa ve formüle dayalı çözümleri vardır. Ancak duygularımızı yönetmenin tek bir formülü dahi yoktur. Peki nasıl oluyorda bu denli hayatımızı kontrol altında tutan duygularımızı anlayıp onlarla başa çıkamıyoruz?

Danışanlarımın büyük bir kısmı çok yetenekli, pratik zekalı ve yaratıcı olsalar da duygu yönetimi konusunda yetersizler. Hayati öneme sahip duygularımızı nasıl oluyor da tanıyamıyoruz? Ve neden duygularımızı bastırıyor, aşağılıyor, önemsizleştiriyor, ayıplıyor, erteliyor ve kalıplaştırıyoruz. İşte bu noktada duygularımızın ne dediğini bilmek, onları okuyabilmek önem kazanıyor. Kısaca empatik olabilmek önem arzediyor.

Empatik olma beynin özel hücreleri olan ayna nöronlarla sağlanmakta. Ayna nöronlar son yıllarda  özellikle bilim insanlarının heyecanla ve zevkle çalıştığı bir alan olarak gündemde.

Empati insanın doğuştan gelen doğal bir yeteneği olsa da yaklaşık bir yaş civarında konuşmaya başlamamızla yavaşça ortadan kaybolmaktadır. Öyleyse konuşmayı öğrenmek beraberinde netliği kaybetmek ve doğruluktan sapma anlamlarına mı geliyor?

Örnekse son yıllarda üzerinde titizlikle durulan bana göre çok ciddi anlamlar ifade eden bir duygudan bahsetmek istiyorum. Hepimizin her zaman hissetmesi gereken tek duygu gerçekten mutluluk mu?

Bu bize ne sağlar?

Her zaman hepimiz mutlu olabilsek kim oluruz?

Unutulan, gözardı edilen tek şey bana göre; muhteşem bir dizaynla yaratılan insanlığın tam olarak ne istediğini bilmemesi. Öyle ya kalp- zihin- beden ve ruh nasıl bir sistematikle yollarına devam etmeli?

Şunu düşünüyorum. Biri kalp krizi geçiriyor ve şansı varsa defibilatörle hayata dönüyor. Yoğun bakıma alınıyor.O an' da yaşadığı üzüntü, sıkıntı, korku, telaş bunların hepsi yaşamsal duygular.

Öyle bir an' da bile insan sevmeli yaşadığı üzüntüyü daha bir sarılmalı korkularına ve daha da bir telaşlandırmalı kendini, gülerek hayatına imza atmadan önce. Yani sona varmadan yaşadığı en ufak mutluluğun kıymetini anlamalı. Yaşadıklarını ve yaşananları inkar etmemeli.Tamamen yaşadığı durumu kabullenmeli ve şükretmeli. Tek tek duygularına sahip çıkmalı. Ben' e doğru olan yolculuğunda bütünsel kalmayı becerebilmeli. Hayat çok kısa. An' ı yaşamak ve keyif almak herşeyiyle aslolan.

Sevgiyle Kalın.

Profesyonel Koç & NLP Uzmanı

Şelale Bilgiç Uruk.

 
Toplam blog
: 40
: 250
Kayıt tarihi
: 29.05.13
 
 

15.04.1981 Ankara doğumluyum. Akademik hayatım bittikten sonra kendimi mutlu hissettiğim ve görme..