Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Mart '12

 
Kategori
Deneme
 

Hayat güzeldir

Laf söylemek bir sanattır.

Yaşamla ilgili bir düşünceyi ve akabinde söylenmiş sözü paylaşayım. Yaşam çok güzel gerçekten güzel. Hele hele doğru kenarından yapışmışsan tümden güzel. İnsan hasta olunca öleceğim diye ödü kopar. Rahmetli amcam üç gün yatak dördüncü gün toprak dermiş. Bir gün hasta olmuş. Bir gün iki gün üç gün dört gün hastalık geçmek bilmemiş. Aman beş gün de yatak olsa ben topraktan vazgeçtim demiş. İşte tıpkı öyle hayat çok tatlı. Korkularımızın neredeyse tamamı yaşamı kaybetmemek sürdürebilmek adına edinilmiş korkular. Ama yaşamı güzel yapanda doğru bakabilme sanatı. Nurullah Ataç ın bir yazısını okumuştuk. Ortaokuldu sanıyorum. Görmek ve Bakmak adlı yazının başlığı. Bazen bakarsın sadece bakarsın ama bazen baktığını görürsün. Yaşamdaki doğru şeyleri görebilirsek tam tadında bir hayat bizi bekler. Bu duyguları aşağıdaki sözler ne güzel anlatıyor.

Hayat guzeldir... yalnizbaşina da olsan...
Hayat guzeldir... yuz yasinda da olsan...
Hayat guzeldir... guzellikleri görebilecek bir ruh taşiyorsan..

Ancak bazı anlar vardır ki nereden bakarsan bak bir doğru bulamazsın. Bu yaşam isteğinin tükendiği anlarda her şey saçmadır. Şu an da Van depremzedelerine veya şehit ailelerine ya da bir yakının kaybetmiş birine bu yaşam güzelliğinden bahsede bil bakalım. Daha doğrusu bunu söylemek içinizden gelmez. Dalga geçer gibi. İşte o anda yukarıdaki sözler tamamıyle anlamını yitiriyor.

Anneannem vefat ettiğinde komşu taziye ye gelmişti. Ayrılırken yengeme Allah kavuştursun dedi. Ayrıca laf söyledi balkabağı... Tabi ki bu bir yanlışlıktı. Ancak her zaman insanlar yanlışlıkla değil bazen de laf bilmezlikten olmayacak yerlerde talihsiz cümleler kuruyorlar.

Öğretmenlik yıllarımda okula lösemi konusunda seminer vermek üzere bir grup gelmişti. Herkes seminer salonuna gitti. Ben de öğretmenler odasında sınav kağıtlarını okuyordum. Bir öğretmen arkadaş geldi. Kendisi okula yeni gelmişti. Pek tanımıyordum. Sessiz bir hanımdı. Siz seminere gitmiyor musunuz diye sordu. Ben de gitmiyorum. Başa geldikten sonra seminer ne işe yarar ki geçmiş olsun dedim. Kadının gözleri doldu. Ağlamaklı bir şekilde öyle mi düşünüyorsunuz benim çocuğumda lösemi dedi. Benim başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Ben ne bilirim ki tabi ki öyle değil konuşmak için konuştum falan gibi bir sürü zırva laf sarf ettikten sonra sustum. Özür diledim. Ama ben onu istemeden üzdüm. Hala içimde bir üzüntü halinde durur.

Laf söylemeyi bilmeyene dangalak denirmiş. Laf ola kese savaşı laf ola kestire başı diye boşuna dememişler.

 

 
Toplam blog
: 80
: 640
Kayıt tarihi
: 06.07.10
 
 

Fizik Mühendisiyim. Ankara'da oturuyorum.Türkiye' radyoaktif kaynak giriş ve çıkışını takip eden bir..