Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Aralık '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Hayat her sabah yeniden başlar

Hayat her sabah yeniden başlar
 

Ömrümüzün geri kalan kısmı geleceğimizdir. Kaç yaşında olursak olalım 70-80’lere hatta 90, 100’lere varan bir zaman dilimidir bu. Öyledir çünkü genelde insanların bu yaşlara kadar yaşadıkları konusunda bilgimiz, görmüşlüğümüz vardır. Her ne kadar bu sınırların öncesi ve sonrası olsa da normalde insanların ömürleri 70 ile 90 yaşları arasına kadar sürmektedir. Bu nedenle bu yaşlar arasında bir ömür beklentisi içinde olmamız doğaldır.

İnsanlar gelecekle ilgili yaş hesabı yapmazlar çünkü geleceği sadece Allah bilir. Bu nedenle özellikle 50’li yaşlardan sonra ömrümüzün kalan kısmı ölüm uçurumlarında dans ederek geçiyor. Vadeye inanıyorsan ki insanlarımızın %95’i böyledir, hastalıkları gerekçe göstermeyeceksin. Vade Allah’a malum, belli ve kesin bir tarih değil mi? Örneğin sağlıklı yaşadığın zaman ömrün niye uzuyor ki? Burada insanların ikiyüzlülüğü var. Hem bir yandan” Az ömür çoğalmaz, çok ömür azalmaz… Günü saati geldiğinde… Yiyecek ekmeği kalmamış…” diyorlar hem de örneğin sağlıklı yaşarlarsa, kazalara karşı dikkatli olurlarsa başlarına bir şey gelmeyeceğini yani açık konuşmak gerekirse uzun yaşayacaklarını düşünüyorlar. Sigarayı bıraktığı zaman uzun yaşayacağına inananlar var. Ya kardeşim şimdi bu, vadenin inkârı değil mi? Allah ne zaman öleceğinize hükmetmişse sağlıklı da yaşasanız sağlıksız da o gün ölürsünüz. Yaaaa, yaratanın alanına girdiğin zaman böyle çuvallarsın işte!

Geleceğimizi düşünmeden önce geleceğimiz var mı onu bir anlayalım hele. Sabaha çıkmaya senedimiz yok dediğin zaman senin geleceğin nasıl olur ya! Sen hayatını bilinmeyen bir zaman tünelinin içine atmış olmuyor musun? Bu düşünce içinde yarınla ilgili hiçbir planlama yapamazsın. Sana göre senin bundan sonraki hayatın belki de 5 dakika. Ben gemiye bineyim de gerekirse yarı yolda inerim diye yola çıkılır mı?

İşte bu nedenledir ki insanlarımız daha 60’ına bile değmeden nasılsa yakında ölürüm diye hayatı bırakıyor. E bu adam icabında 90 yıl yaşıyor. Geri kalan 30 yıl ne olacak? Duvar dibinde deli Memmet türküsü söyle.

Hayatımızın ne zaman sona ereceğini bilmiyoruz ama elimizde doneler var. İnsanlar yaşıyor ölüyorlar. Hatta onları biz gömüyoruz. Ömürlerini sorunsuz geçirenler genelde 70, 80, 90 yaşlarında vefat ediyorlar. Bu, normal hayat prosedürü. Talihsiz kazalar hayatın istisnasıdır. Kötü yaşarsanız 70’in altında, iyi yaşarsanız 90’ın üzerinde yaşıyorsunuz. Siz düzensiz hayatı olan birinin 90 yıl yaşadığını gördünüz mü? Ben görmedim. Kötü yaşıyorsanız haklısınız, siz sabaha çıkamayabilirsiniz. Allah’ın vadesi sizi hiç ilgilendirmez. İlahi âlemde ömrün nasıl hesaplandığını bilemezsiniz.

Bina temel üzerine kurulur da geleceğimizin geçmişimizin üzerine kurulması sanki doğru değil gibi. Çünkü gelecek var, canlı bir hayat, onu yaşayacağız. Geçmiş ise zihnimizde anılar olarak yaşıyor. Gelecek yeni bina, geçmiş eski. Yeni bina eski temel üstüne kurulamaz.

Bu anlayıştan olarak geçmişe bakılarak gelecek hakkında karar verilmesi yanlıştır. Okul defterinde yanlış yazdığınız şeyleri siler ve yeniden yazarsınız ama hayat öyle değildir. Yaşananlar eğrisiyle doğrusuyla olduğu gibi kalır; silip yeniden yaşayamazsınız. Bu nedenle insan her gün yeniden doğar felsefesiyle kalan ömrümüzü planlamalıyız. Bu ayrımı yapmazsak geçmişimiz bugünümüzü, bugünümüz de yarınımızı etkiler ve biz hayatın ortasında şaşkın ördek gibi dolanıp durur, ne yapacağımızı bilemeyiz.

Hep geleceğe hazırlık yapmaktan bahsedilir. Karşıtı bir düşünce de vardır: Bugünü yaşa. Doğrusu gelecekle ilgili planlar yapıp bir gün alıp uygulamak üzere çekmecenin gözüne atmak ve anı yaşamaktır. Çünkü an beklemez, kaçar gider. O anı bir daha geri getiremezsiniz. Geleceğe hazırlık yapmaya gelince, ak akçe kara gün için diyorlar ya kara günlere hazırlık yapmaktansa kara günlerin hiç olmaması için çalışmalıyız diyorum. Eski ev sahibimin 10 tane dairesi vardı. Benimle aynı yaşta ama beli bükülmüş yürüyemiyordu. “Yemedim, içmedim bu evi yaptırdım” diyordu övünerek. Bu evlerden topladığı kiralar onu ömür boyu rahat yaşatırdı. Evet, geleceğini garantiye almıştı ama olmayan geleceğini. Ben Taksim’de manitamla buluşmaya giderken o Yedikule’ye emar çektirmeye gidiyordu.

Karamsar Döndü karardı söndü hesabı geleceği düşünürken hep hayatın bin bir türlü hali var deriz. Gelecek konusundaki gereksiz endişelerimizle hayatı kendimize zehir ederiz. Sanki bütün yaşlılar hasta, çaresiz, bakıma muhtaçmış gibi ömrümüzün son yıllarında ortada kalacağımızdan korkarız. Buna bağlı olarak yaşamayı bir yana iterek, gece gündüz çalışır, yemez içmez o günlere sözde hazırlık yaparız. Hâlbuki geleceğini düşünenin bugünü, bugünü düşünenin de geleceği olmaz.

Doğrudur, ümit de aşk gibi ilkbahara özgüdür ama yaşlılık günlerimizin de ne olacak halimiz diye endişeyle beklenmesi gerekmez. Ben çook mutlu ihtiyar gördüm. Hem gelecek deyince hep yaşlılık günleri anlaşılmamalı. Yeni doğan bebeğin bundan sonraki hayatı onun için gelecektir.

Hayatın en önemli anı yaşanılan andır, sonra geleceğe bakılır; geçmişin ise fazla önemi yoktur. Gelecek nasılsa belirsiz diye üzerinde fazla durulmaz ama çoğumuz ömrümüzü tamamladığımızdan geleceğimizi yaşama ihtimalimiz yüksektir. Bu nedenle bu zaman dilimini de ciddiyetle planlamalıyız.

Sadece çocukların ve gençlerin geleceği olduğu düşüncesi doğru değildir; herkesin geleceği vardır. İşi, kariyeri, malı, mülkü, parası olmayan kimselerin geleceklerinin olmadığı doğrudur ama yine de yaşamak zorunda oldukları bir hayatları vardır. Ayrıca kişinin geleceği yaşadığı ülkenin şartlarıyla orantılıdır diyeceğim ama bu herkes için geçerli olmayabilir. Ekmeğin karneyle verildiği yokluk dönemlerinde bazı kimseler milyoner hayatı yaşıyor olabilirler. Buna rağmen zenginlerin varlıkları nedeniyle gelecekleri garanti değildir.

Gelecek, hayatımızın önemli bir bölümüdür ama bizim için her şey değildir. En sağlıklısı kişinin bulunduğu ana odaklanmasıdır. İnsanlar bilinçsizce bütün hayatlarını kendilerinin ve çocuklarının geleceği üzerine kurarlar. Hiç kimsenin çocukları için gelecek hazırlama mecburiyeti yoktur. Yetişkin, sağlıklı bireyler kendi hayatlarını kendileri kurmak zorundadırlar. Kendi hayatından fedakârlık yaparak, hayatını yaşamayarak çocuklarına gelecek hazırlamak bana pek mantıklı gelmiyor. Bunu yapabilen, imkânı ve gücü olan yapmalı. Çocuklara gelecek hazırlama stresi hayatımızı karartıyor. Kimse için böyle bir mecburiyet yok. Hacca gitmek gibi. Fazla paranız varsa verirsiniz. Size yetecek parayı veremezsiniz. Ama işte çocuğuna ev almak için geceleri de çalışan kimseler var. Yanlış bir düşünce. Herkes hayatını kendi kurar.

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..