- Kategori
- Gündelik Yaşam
Hayat iki bölümdür
Şahsıma mahsus bir üslûbumun olduğunu söyleyemem. Asla favori de olamadım. Kısacası, bir doruk yakaladığımı düşünmem de kuşkusuz ki mantıksız, hatta çok da komik olur.
Bir Arap atasözü şöyle der:
“Hayat iki bölümdür, geçmiş bir rüya veya gelecek bir dilek “
Her insan bu deyişle karşılaşmıştır sanırım.
Ben de zaman imgesinin böldüğü bu yaşamı yakalayabildiğimi sanıyorum.
İki bölümlü bir serüven kısaca...
İlk mesleğim, yazı yazma sanatının aksine, hesap kitap işiydi. O dönemlerde, gençliğin getirdiği duygular, işime karşı beni bazen akıcı, kimi zaman da esnek, kararsız veya yaklaşık olmak durumunda bırakmıştı. Asla, kesin olamıyordum.
Ve o uğraş içinde hep başka bir şeyler arar dururdum.
İkinci yanım belki onda gizliydi, örtülmüştü.
Sonraları iyiden iyiye fark ettiğim bu tarafım, yazı yazma ile ilgiliydi.
İçimde garip bir şekil alan bu dayanılmaz arzu, önce yerel bir gazetede boy göstermeye başladı.
Sonra da değişik sütunları zorlamaya koyuldu.
Şahsıma mahsus bir üslûbumun olduğunu söyleyemem. Asla favori de olamadım. Kısacası, bir doruk yakaladığımı düşünmem de kuşkusuz ki mantıksız, hatta çok da komik olur.
Ama her birini titizlikle seçtiğim konuların üzerinde bir hayli uğraş verdiğimi söyleyebilirim. Ve her son yazımın en iyisi olması için çaba gösteririm.
Şöyle ki;
Deneyimler yerini bir başka makaleye bırakırken, belki terk edilmenin acısını yaşıyor. Ne var ki, pişmanlık da duymuyor. Ne de olsa sonraki yazının içeriğini kendinden aldığını düşünüyor.
Konular bir hayli farklı da olsa, en azından, bunu hissediyorum...
Karel Reisz, “Hayat bir tercih değildir. Bir şey olur ya da olmaz. Birçok tercih, sizi seçer. “ derken, düşünme yeteneği olana bazı uyarılarda bulunmuş.
Anladığım kadarıyla “ Bazen sizin tercihleriniz yoğunluk kazanmayabilir. Önemli olan, tercihin sizi seçmesidir” demek istiyor.
Her insanın bir seçimi vardır. İstese de istemese de gelir onu bulur. Anlatılan manâdaki tercih, beni mistik yolda buldu, Gelişi güzel olmayan, “taklitçiliğin”ve “ aktarmacılığın “ dışında bir bilgi birikimini de yanına katık etti. Ve düşünen, araştıran bir insanın asla zorluk duymayacağını öğretti.
Hayatımın bu ikinci bölümündeki dokusundan büyük bir memnuniyet ve haz duyduğumu söylemek isterim. Çünkü insana haz veren bir iş, hayatın en temel ve derin sorunlarıyla boğuşan insanda oluşabilen boşluk duygusunu da yok ediyor!...
Sanırım Hayyam da sözlerinden anlaşılacağı üzere bu dokuyu çok iyi sezmiş...
Bakın ne diyor :
Ömrümüzden bir gün daha geldi geçti ;
Dereden akan su, ovadan esen yel gibi.
İki gün var ki dünyada, bence ha var ha yok:
Gelmeyen gün bir, geçip giden gün iki.
AHMED F. YÜKSEL