Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mart '08

 
Kategori
Öykü
 

Hayat kadını 2

Hayat kadını 2
 

...Hayat'ın Kadını...


Günler, ardına takılırken gecenin, zaman eriyordu kaderin adımlarında. Yazın ardından gelen sonbaharda dökülüyordu kaderin sahipsizliği mısralarına. Kendisine benzediği için olsa gerek en sevdiği mevsimi yaşıyordu Kader. Sonbahar… Sonbahar, mevsimlerin tükenişi ve yok olma başlangıcı… Çiseleyen yağmurun gölgesinde kader sokağın köşesinde belirdi. Yağmura yaslanarak yavaş yavaş yürüyordu. Yağmurun her damlası Kader’i tüketiyordu. Kader’i intihar ediyordu her damla. Nazlı’ya seyahatin son demlerini yaşıyordu sanki yüreği. Nazlı ikameti olacaktı sanki Kader’in. Belki de sonbaharın verdiği bir umuttu bu hisler. Bu bilinmezlikte Nazlı depreşiyordu yine. Depreştikçe can buluyordu.

Dalgın adımlarına eşlik eden ayak seslerine kulak kabarttı Kader. Birisi kendisine doğru yaklaşıyordu. Ama aldırış etmedi. Birkaç adım yürüdükten sonra Işıl Kader’in koluna girdi.

‘Hayırdır Kader çok dalgınsın. Ne düşünüyorsun yine?’

Kader şaşkınlıkla, sevinç arasında;

‘Hiç’ diyebildi.

Ardına;

‘Ne güzel yağıyor yağmur değil mi?’

Işıl gülümseyerek;

‘Evet, çok güzel, ben de şemsiyemi açmadım. Yağmurda yürümeyi ve ıslanmayı istedim. Bu yağmurda ıslanılır.’

Kader baharlar açan bir gülümseyişin ardından;

‘Sen nereden geliyorsun bu saatte, Daha çok erken.’

Muzip bir ifade takındı sonra Kader;

‘Sen sevesin uykuyu uykucu. Bu saatte seni ayakta görebilmek şaşırtıcı.’

Işıl çocuksu bir ses tonuyla;

‘Ben uykucu değilim.’

Ve devam etti;

‘Fırından sıcak ekmek alıp ev halkına sürpriz yapayım dedim. Harika bir de kahvaltı hazırlayacağım. Arada iyi oluyor böyle ufak sürprizler.’

Kader’in içi burkuldu kendine ve durgunlaştı;

‘Evet, haklısın iyi olur.’

Işıl Kader’in üzüldüğünü anladı ve sustu. Susarak devam ettiler yürümeye. Sessizliği bozan Kader oldu.

‘Harika bir insansın sen Işıl. Küçük şeylerle mutlu olabiliyorsun ve yüzünde o bahar gülüşün hiç eksik olmuyor. İmreniyorum mutlu hayatına ve sana. Ne mutlu sana ve ailene. Allah arttırsın mutluluğunu.’

Işıl mahcup bir tavırla;

‘Teşekkür ederim canım arkadaşım. Sen de öylesin inan. Senin asıl dünyan güzelliklerle dolu. Yaşadığın sahte hayatlardan apayrı bir hayatın var. Sen başkasın. O nedenle canım arkadaşımsın.’

Kader ızdırap dolu bir yüz ifadesiyle;

‘İnşallah öyleyimdir, İnşallah.

Ardından;

‘Kader işte’ diyecekti vazgeçti.

Sokakta tükenmişti adımlarının ardın sıra. Işıl Kader’in kolundan çıktı ve tatlı gülümseyişiyle;

‘Canım sana iyi uykular. Bir ara müsait olduğunda yanına geleyim sohbet edelim’

Kader;

‘Tamam canım. Benim içinde iyi olur. Afiyet olsun. Görüşmek üzere.’

Işıl hızlı adımlarla uzaklaşırken Kader'in yanından sanki Kaderi de alıp götürüyordu. Evine girene kadar Işıl’ı seyretti. Ve kapısı kapandı Işıl’ın Kaderi de alarak. Işıl Kader’in çok sevdiği arkadaşı ve bu mahallede en değer verdiği kişiydi. Bu mahalleye göçtüğünde Kader’i ilk ziyarete o gelmiş ve herkesten daha fazla yakınlık göstermiş. Kendisini anlayabilen, ilk göz ağrısı, sevgili dostuydu. Işıl Kader’i dışlamamış ve içindeki Nazlı'yı görebilmişti. Nazlı ölmediği sürece Işıl var olacaktı onun için. Mahallenin diğer sakinleri de Işıl gibiydi. Onu birkaç kadın dışında dışlayan, hakir gören yoktu. Arada ziyaretine gelirlerdi. Fakat Işıl sık sık gelirdi. Onunla saatlerce sohbet eder. Dertleşirlerdi.

Vuslat vakti gelmişti. Kader’den Nazlı’ya uzanan seyahat şu kapının ardında vuslata erecekti. Açtı vuslat kapısını ve kapadı ardın sıra yine bütün dünyaya. Yinelenen bir geceyi daha geride bırakmıştı Kader. Bugün senelerin yorgunluğu birikmişti sanki omuzlarına. Yatağına kıyafetleriyle uzandı. Sabahın ilk ışıklarıyla şenlenen yeni gün, kaderin gözkapaklarında son buldu…

 
Toplam blog
: 143
: 379
Kayıt tarihi
: 14.02.08
 
 

1983 Aksaray doğumluyum. İlk ve orta öğrenimimi Aksaray'da tamamladım. Lisan eğitimimi Fırat Ünivers..