- Kategori
- Gündelik Yaşam
- Okunma Sayısı
- 1276
Hayat kırkında başlar!

!
Yıllarca çalışmaya alışmış beyinler bu dinlenmelerden kısa bir süre sonra sıkılır.
Bir kaç ay sonra artık tembellikten sıkıldım sözü dökülmeye başlar dudaklarından.
Hemen bir uğraşı aranmaya başlanır ya da kendini dinlemeler baş gösterir!
Hastane randevuları, tahlil yaptırmalar günlere haftalara bölünür, sıraya konulur.
“Oh be ne güzelmiş emeklilik” denir.
Yıllarca rahat rahat doktora mı gidebilmiştir?
Sevk yaptırmak, izin almak hep bezdirmiştir onu.
Numaradan hastalık yakıştırmaları, dedikoduları yıldırmıştır.
Oysa şimdi bol bol vakti vardır.
Bir süre bu uğraşılar yeter ona.
Zaman ilerledikçe ve evde kalmanın sıkıntısıyla kilo almak şikayetleri başlar.
Diyet ve yürüyüşlerle yapılan göbeği eritme maceraları dillerden düşmez.
Bu dönemde bir de televizyon tiryakiliği oluşur pek tabii ki.
Bunun en kötü yanı gündüz programlarını hiç kaçırmayan eşlerle yaşanan tartışmalardır.
Hanımlar kumanda hakimiyetini kaptırmak istemezler eşlerine.
Ama kendisi hep haber kanalları düşkünüdür illa ki.
Bazı çiçeği burnunda emekliler kahvehaneler de zaman öldürürken, bazıları da çalışma hayatına geri dönmek aşkıyla yanıp tutuşurlar.
Yıllardır hep yaptıkları gibi programlı yaşamayı özlerler.
Hatta bir kaç kişinin hala her sabah traş olduğuna ve kravat taktığına şahit oldum!
Ben de uzun bir çalışma hayatından sonra bir çok insan gibi dinlenmeye karar verdim ve emekli oldum.
İki yıl'dır her emeklinin geçirdiği evreleri ben de geçiriyorum ama bir farkla!
Evde kaldığım süreler de sıkılsam bile, hemen her an özgürlüklere doğru yola çıkmak özgürlüğüne sahibim.
Çoğu gün görmüş, kültürlü insanların kahvehanelerde güzel vakit geçirmek adına kendilerine verdiği zararları anlamak mümkün değil.
Ve yeniden çalışma hayatına dönmek istemelerini.
Ve hastane köşelerinde, kendilerinde olmayan bir hastalığı arama çabalarını!
Yani ben onların tam aksine, hoşgeldin emeklilik diyorum ve her zamanda söylemeye devam edeceğim.
Bir çoğumuzun rüyalarını süsleyen emekliliğin tadı bu şekilde çıkıyor çünkü!
Koşuşturmalardan uzakta!!
Önerilerine Ekle Beğendiğiniz blogları önerin, herkes okusun.

Sayın üstadım, doğruyu yanlışı ayırt edebilmek ve bu doğrultuda ilerlemek inanın çok zor. Ya da bu bana zor.. Şu yaşımda öğrendiklerimle bile ayırt edebilmeyi bilmek zor geliyor. Bazen daha az acı cekerim umuduyla saf olmak isterim, yalnıştır bilirim ama düşünmüyorum değildir. Buraya takıldım. Yazı başlı başına çok güzel olmuş, keyifle okudum ve annem geldi aklıma. Anneciğime 40 yaşından sonra bi haller oldu. Ama çok hoşuma gidiyor.:) Sürdüğüm kokuları sürüyor, ne giyeyim hangisi güzel diye bana soruyor ve bunun gibi çeşitli güsellikler. Bakalım kısmet olurda biz 20 liklerde görürsek 40 lı yaşları daha iyi anlayacağız umud ediyorum. Saygılarımla.
Ayşe Battal 29.04.2011 13:07- Cevap :
- Aslında haklısınız Ayşe hanım, hayat sürprizlerle dolu, ne zaman nerede ne olacağı belli olmuyor tabii! Ancak ben deneyimleri sayesinde karşılaştığı yanlışları doğruya çevirmek becerisinin bu yaşlara mahsus bir özellik olduğunu vurgulamak istedim. Herşeye kafa yormamak vasıflarıyla şanslı olarak nitelendirdiğim saf insanların rolüne bürünmek konusu ise istemekle olacak bir şey değil, çünkü bende başarabilmiş değilim:-) Umarım dilekleriniz gerçekleşir.Konuyu beğendiğiniz için teşekkür ediyorum ayrıca. Saygılar selamlar.. 29.04.2011 18:11
40 yaşımızı geçtik mi hepimiz bir yaşlılık psikozuna girip, gençliğimize özeniyoruz. Mesela ben gençken giymediğim yırtmaçlı etekler giymiştim o dönemde.Sonra geçiyor o haller daha relax oluyor insan, daha hoşgörülü ve sevecen. Hele torunlar da gelince. Ağır ol molla desinler havasına giriliyor. Ben hala giremedim ya neyse! Sevgi ve saygılar. Ayşen Kura
Ay Şen 29.04.2011 5:03- Cevap :
- Aynı duygu ve özlemleri bende yaşadım Ayşen hanım, hafta sonları dışında ne kot pantolon giyebildim ne de tişört, hele ki her daim takım elbiseli, kravatlı olmak zorunda kalmak canımdan bezdirmişti beni! Torun olayı ise bana da çok uzak gibi görünüyor:-)Saygılar selamlar.. 29.04.2011 17:10
Bütün bu yazdıklarınızı yapabiliyorlarsa, mutlu, huzurlu ve sağlıklıdırlar..hayatın tadını çıkarıyorlar..:)
SELVİ 28.04.2011 22:30- Cevap :
- En azından ben öyle olmalarını umuyorum efendim, sevmiyorum miskinlikleri:-)) Saygılar selamlar. 28.04.2011 22:35