Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ağustos '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Hayat ne zaman başlar?

Hayat... Bir şekilde hayata başlıyorsun. Bir anket yaptığımızı varsayalım: “ Hayata ne zaman başladınız? ” Hani anketlerde cevaplar, cevap grupları yer alır. Siz de o kutucuklardan birini işaretlersiniz ya... Soru, “ Hayata ne zaman başladınız? ” olunca, ne kutucuklar çizmek mümkündür, ne de o kutucuklardan istatistiki verilere ulaşmak.

Ben de bu anketi bir kaç kişiye yaptım: Kardeşime sordum, “ Ablacığım, hayata ne zaman başladın? ” Adam mühendis kökenli. Tabii ki cevabı pragmatik oldu: “3 -4 yaşıma kadar bilincim yaptıklarımı hatırlamaya müsait olmadığı için, 4 yaş civarında başladım, diyebilirim. İyi ama neden böyle bir soru sordun şimdi?”
Sonra hukukçu olan babama sordum: baba, hayata ne zaman başladın? Hukukçu mantığı, benim tabirimle biraz atgözlüğü gerektirir. Onlar için, soru önemli değildir, önemli olan doktrinde bu sorunun nasıl ele alındığıdır... “Hayat, cenin anne rahmine düştükten itibaren başlar, zira birey haklarını anne karnına düştüğü andan itibaren kazanır.”

Başka bir cevap: Hayat... Etki ve tepkiler silsilesi. Doktor popoma şaplattığı anda ben de tepki olarak ağlamaya başladım ya... İşte hayat benim için o zaman başladı. Ya da “Hayat, benim için kocamla tanıştığım zaman başladı”. “Hayat, ilk çocuğumu kucağıma aldığım, onun kokusunu ilk duyduğum an başladı”. “Hayat, mutluluğun benim elimde olduğunu anladığım, hayatımın kontrolünün benim elimde olduğunu, hayatıma kendim yön verebileceğimi farkettiğim zaman başladı."
Hayat... başladı. Bir şekilde başlıyor değil mi?

Bir de, sürekli hayatın başlamasını bekleyenler var. “Hayat, asıl, üniversiteye girince, ya da iş hayatına girince, ya da bir aile kurup da geçim derdine düşünce başlayacak...” şeklinde telkinleri hepimiz “hayatımız boyunca” en az 1 – 2 kez duymaz mıyız? Herkes tecrübesiyle orantılı olarak çevresindekilere hayata dair dersler vermez mi?

Hayata dair bu cevaplardan ve kutucuklardan yola çıkarak, istatistiki olmasa da, benim vardığım naçizane sonuç şu oluyor:

Hayat, aslında, onu herşeyiyle kabullenip, ona kucaklarcasına sarıldığımızda, iyisiyle – kötüsüyle onu kabullendiğimizde başlıyor. Tıpkı, bir sevgiliyi ayak kokusuna rağmen sevmek, kokusuna rağmen o ayağı öpebilmek gibi.
Aslında, bu paragrafları yazmaya başlarken amacım, “hayatı kontrol altına alabilirsek mutlu olacağımız” gibi bir sonuca varmaktı. Fakat şu anket, beni hiç ummadığım bir noktaya getirdi. Çünkü aldığım cevapların hepsi de, soru sorduğum kişilerin kontrolü altında olmayan durumlardı. Annemizin rahmine düşmeyi biz seçmiyoruz, ne de 4 yaşından önce bilincimizi kazanabilmeyi. Kucağa alındığı anda annesine yaşamın başladığı hissini veren bebek, kimbilir, belki de plastik bir balonun ucunda can vermekten son anda kurtulmuş, diğer kardeşlerinden sadece daha şanslı bir çocuktur.

Mesela, bir yılbaşı arifesindeyiz. Allah aşkına, bu yılbaşının hayatınızın diğer günlerinden daha ayrıcalıklı bir gün olması gerektiği gibi bir telaşa kapılmayın. Eşsiz hayatınızın eşsiz her bir gününü aynı şevkle kucaklamanız ve bu cümledeki “eşsiz” kelimelerinin derinliğini birraz olsun sezebilmeniz dileğiyle...

 
Toplam blog
: 2
: 583
Kayıt tarihi
: 24.07.06
 
 

Türkiye'nin, Tarsus Amerikan Lisesi, İçel Anadolu Lisesi, Galatasaray Üniversitesi gibi saygın eğiti..