Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Şubat '17

 
Kategori
İlişkiler
 

Hayat nedir biliyor musun?

Hayat nedir biliyor musun?
 

Hayat, nedir biliyor musun? Sır değil, sihir değil.

Hayat, İstiklal Caddesi’ nde polis arabasının kocaman tekerleklerine yorgun başını dayayıp dinlenen, o yaşlı teyzenin üzerinden geçip gitmek bilmeyen yıkıcı, yakıcı, yok edici bir darbedir işte. Tükenmişliğin yorgunluğudur. “Parmağımı kımıldatmak istemiyorum” demektir bazen.

Bir çocuğu hırpaneliği ve sokak kiri yüzünden  gördüğünde kaçan bir adamın, sevimsiz bir çocuğu kılığı, kıyafeti, yaşadığı hayatı ve sahibi yüzünden sevimli bulmasıdır. İkisinde de gözüne bakmaz çocuğun. Çocuk olmanın yalın ifadesi ile yüzleşmek ağır gelir kirlenmiş ruhuna. 

Kestane arabasının sıcağından faydalanırken,  bir tane bile kestane vermek istemeyen satıcının başka bir yere baktığı anı yakalamak isteyen çocuğun umududur bazen hayat. Kimliksizliği ile kimlik olmaya çabalerken kayıp giden, kişiliğini yok sayan, görmezden gelen gençlerin hazin sonudur hayat. Senin beğenmeyip çöp konteynırının yanına bıraktığın eskimişlerine sahip olabilmek için kar da, buzda çıplak ve üşümüş sırtına inat sokak sokak gezinen yaşlı amcanın dramıdır hayat.

Penceresinde gelmeyecek olduğunu bile bile sevdiklerinin ziyaretini bekleyen yaşlı teyzenin pişmanlıklarıdır belki de. Bir başka bedenin bahşedeceğine muhtaç, yaşamak için çabalayan, umutlu taklidi yapan ağır hastalığın pençesinde hırpalanmış bir bedenin yaşadığıdır hayat. Bir annenin boş kilerden mucizeler yaratma çabasıdır bazen. 

Kimine göre oyundur. Biri yazar ve sen oynarsın gibi mesela. Kimi de her anını kendinin yazdığı inancındadır. İnançlı inançsız her canlının bedensel zamanının doluşuna kadar yaşayacaklarının tümüdür hayat. Hayat zor, kolay, acı, güzel, istediğin sıfatla adlandır, herkesin sıfatı, hatta herkesin anlık sıfatları farklıdır.

İyi kötü anlayışı, ana ve olaya göre farklılık gösterirken, hayatın ne olduğunu anlamaya çalışmak da bir o kadar gereksiz bir çabadır. Anlama, yaşa işte.

Doğduğun ev, ailen, kardeşlerin, okul arkadaşların, iş arkadaşların, sevgililerin, eşin, çocuğun hayatının iyi ya da kötü yanlarının kahramanları öyle değil mi? Peki sen hayatının neresindesin? Nerede noktalamak istiyorsun bedeninin hayatını? Gerçekliğin mutluluk zirvesi neresi senin için? Ne yapacaksın bir ay sonra ilk Cumartesi? Kaç yer kaldı dünyada göremediğin ya da kaç kişiyi bir dünya bahşedilmiş kadar sevindirebildin? Kimin duasındasın, kaç kişi senden bahsederken heyecanlanır, kaç kişi kızgın sana ve hatta “nefret ediyorum ondan” der biliyor musun peki? Nefret kazandın mı hiç? Aşk hissettin mi gerçekten? Zihninle değil, yalınlığınla gerçekten sevebildin mi, sevildin mi hiç?

Ne giyeceğini planlamadan öylece olduğun gibi çıkıverdin mi karşısına sevgilinin? Nasıl göründüğüne bakmadan, ne yediğinin, ne iş yaptığının önemi olmadan doya doya koklayıp öptün mü birini?

Kaç kişiye umut oldun ve kaç kişinin hayal kırıklığısın sen? Kırdıkların, yıktıkların, yaptıkların yarattıklarından daha mı çok yoksa? Kaç kişiden nefret ettin, kaç kişi kızdırdı, yıktı hayallerini? Seni senlikten çıkartıp canını yakanlar sana verilse ne yapmak isterdin onlara düşündün mü? Senin kırıp döktüğün yara verdiklerinin elinde olsan sana ne yaparlardı acaba?

Ne kadar günün kaldı, bedensel çürümen için? Kaç günü kaldı acaba en sevdiğinin? Biliyor musun? Bilmiyorsun öyle değil mi? Ben de bilmiyorum. O halde, hadi şimdi arkana yaslan ve düşün. Hayat senin için ne ve sen kimin hayatında gerçekten varsın, hayatsın, önemlisin, değersin, kıymetsin ve kaç kıymetlin var hayatında.

Anlamaya çalışma yaşa hayatı ama boşa harcama doğan güneşin emeğini, geceyi anlamlandıran ayı ve yıldızları, güzelliklerin tanımı denizi, özgürlüğün sembolü kuşları, çeşitliliğin ispatı çiçekleri, gücün ve üretkenliğin görünen yüzü ağaçları, bitkileri görmezden gelme. Sana en yakın yaratılan hayvanlar ile paylaştığın muazzam evinin kıymetini bil ve birlikte hayat varmış deyip yürü kendi yolunda, kimsenin yolunu kesmeden.

Yaşa.

 
Toplam blog
: 158
: 253
Kayıt tarihi
: 22.08.15
 
 

Karşı kıyıdan kendi topraklarına geri dönmüş bir ailenin İstanbul'daki bolca edebiyat kokan evinde ..