Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ağustos '12

 
Kategori
Sosyoloji
 

Hayat ölünce biter

Hayat ölünce biter
 

Ağaç Hareketi düzeninin bir numaralı sloganı. Türkiye bilsin ki Kerim Korkut sırf bu üç kelime için yollara düştü. Adama üç saat ömrün var diyorsun. Ağlıyor, sızlıyor ama o saat geldiğinde kendini hazır ediyor. Adama 100 yıl ömrün var diyorsun, sonra 50 yaşına geldiğinde artık yaşamayacaksın, diyorsun. Hangisi daha dramatik? Hangisi daha alçakça?

Bu ülkenin insanları bilsinler ki yüz yıllardır yazıp çizen bir sürü kalem, konuşan ağızlar, düşünen beyinler, totemler, ilahlar, semavi dinler bu evrensel kanunu, bu yaşam gerçeğini görmemiş, duymamış, yazmamış, çizmemiş ise; ya da yazmışlar da insanlık okumamış, anlamamış ise Korkut ne yapsın?

Behey insanoğlu senin kaç yıl ömrün var? Yaratan bilir. Eyvallah. Benim itirazım buna değil. Ömrünün kaç yılını yaşıyorsun? Gücün yoktur, dağlara çıkamazsın. Sağlığın yoktur, nefes alamazsın. Paran yoktur, harcayamazsın. Benim itirazım buna da değil, buna da değil! Her şeyin vardır, hiçbir şey yapamazsın. Bir kör anlayış gelir çöreklenir önüne. İlahi emir değildir, kanun değildir ama ikisinden de daha etkili, daha kesindir.

Biz Tanrının bize verdiği güçlerle yaşamımıza kendimiz istediğimiz gibi yön veremeyeceksek, benim yaşamımı toplum dediğimiz kör cehalet planlayacaksa kafatasımızı delip beynimizi oradan alın. Bu toplumun ahmakları”Neyine gerek senin dağlara çıkmak”diyeceklerse ben tuvalete sürünerek de giderim, bacaklarımı kesin alın. Yürek aşk için vardır; ben torunumu yüreksiz de severim. Sevmeyecek, sevemeyecek isek kalbimizi yerinden söküp alın!

Tüm insanlık, ülkemin insanları Tanrı’nın takdirine, gücüne karşı geliyorsunuz. O’nun kutsal emirlerinin hiçbir yerinde kullarımı yaşlandıklarında “mezarlık yolunda oturtun” denilmiyor.

En kutsal kitabı getirin el basayım. Yarım hayat yaşadığımıza yemin ediyorum. Tanrı’nın emri değil. Devletin kanunu hiç değil. Acımak, yardım etmek gibi abuk sabuk, aslında insanı alçaltan, aşağılayan gösteriş amaçlı psikopat davranışlarınız bilin ki bizler tarafından bir hakaret olarak algılanıyor. Yardım acize yapılır. Zavallıya acınır. Senin deyişine göre ben daha 50-60’ımda aciz ve zavallı duruma düşmüşsem acıyacaksanız, yardım ediyorum diye aşağılayacaksanız vurun tepeme bir sopa, öldürün daha iyi. İşte ülkemin insanlarını korkutan budur. Yoksa yaşlanmışız, ölmüşüz, vız gelir bize. Âşık ne güzel demiş ”Ölüm bizim için tozlu yol olur”

Bakın, bakın orada, değil yürümek koşacak durumda olan, daha 60’ındaki babasının elinden tutmuş üniversiteli cahil genç ”ne söylüyor bu adam?” diyor. Her şeyi anlıyor da bu saçma davranışı neden yaptığını bilmiyor. Ona öyle öğretmişler masalcı dedeleri, hikâyeci babaları”Anne baban az biraz yaşlandıklarında ellerinden tutup onları mezarlığa götüreceksin” demişler.

Ya korkut sanki biz Ay’da yaşıyoruz. Devletimiz var, devletimiz. Hiç değinmiyorsun maşallah! Bulsam değineceğim de 80 yıl önce son gördüğümde Haymana sokaklarında kanalizasyon çukuru kazıyordu. Ne o çukurlar bitti ne de kendisini bir daha görebildik. Bu ülkenin çukurlarında kayboldu gitti garibim. Allah rahmet eylesin!

Kimimizin üç kuruş parası malı var. Ona tamah daha biz sağken mezarımızı kazmaya başlamasınlar sakın. Yani bu nedenle olmasın hocayı erken çağırmaları. Tarlamız tumbumuz sizin olsun. Zehri zıkkım olsun alın üç aylıklarımızı da. Yeter ki düşmeyin peşimize. Biz kırlara çiçek toplamaya gidiyoruz Hatça kadınla!

İyilik adına kötülük yapılır mı?60’ından sonra bu ülkenin siz insanları bitiksiniz, bitik. Görgüsüz, terbiyesiz oğlunuz, kızınız ve bilumum arkadaşınız, akrabanız çullanırlar üzerinize. Öksürmenizi bahane edip nefes almanızı yasaklarlar. Kendileri sanki çok yeseler bile şeker hastası olmayacaklarmış gibi akşam sabah kuzu tandır, şiş kebap götürürler. Sonra diyabet profesörü olup ıspanak, pırasa, bir dilim kepek ekmek aç bırakırlar sizi.

Devleti göreve çağırıyorum. Oğlumsa oğlum. Karışamaz benim hayatıma. Ama karışıyor görmüyor musun? Kızım sokağa çıkartmıyor. İnsanlar”Moruk evinde otur" diyor. Onlara gücüm yetmiyor. Devlet eğer bizleri gözden çıkardıysa açık açık söylesin. Türkiye’de istenmiyorsak, bu dünya da yerimiz yoksa Tanrı'da bizi sevmiyorsa bazılarının çok istediği gönüllü sabun fabrikasına gideriz. O sabunlarla kirlenmiş düşünceleriniz ve katran gibi kapkara yüreklerinizi yıkarsınız.

Biz, bizi sevmediğinizi biliyoruz. Her şey gösteriş, yalancı, ikiyüzlü ahlak. Güya adam olduğunuzu, sırtınızda bizi Mekke'ye götüreceğinizi ispata çalışıyorsunuz. Kimi kandırıyorsunuz siz? Mezara girdiğimizde üzerimizi öyle hızlı dolduruyorsunuz ki toprakla. Dirilir dışarı çıkar diye mi korkuyorsunuz? Dirilsek de cehennemin dibine gider yine de dönmeyiz aranıza. Çok kırgınız size çooookk!

Ayrı bir ülke mi kursak acaba? Şöyle Erzurum'un güneyinden bir şehirlik yer verseniz. Mirasımız baştan sizin. Ölürsek hoca da gerekmez. Biz birbirimizi gömeriz. Ağzımızı şapırdatıyormuşuz. Salyamız akıyormuş. Burnumuzu çekiyormuşuz. Öksürüyormuşuz. Hepsinden kurtulursunuz. Evlerinizin bir köşesinde oturmak istemiyoruz.

Kendileri el kadar velet samanlıkta fin fin fon. Yolda belde 55’lik yareninin elini tutsan “ayıptır” diyorlar. Utanılan konular bunlar. Açık edemezsin. Boynunu büküp susarsın. Aslında yaptıkları hayatınızı elinizden almaktır.50 yaşındaki bir adam karısını öpemez.60’ında sarılamaz.70’inde ise elinden bile tutamaz. Günah mı? Değil. Yasak mı? Değil. Ama yapamaz. Din yasak etmiyor ama sözde din adamları yasak ediyor. Nacar bağırıyor ”Edepsizler!”Dilipak küfür ediyor”pornocu bunlar” Allah Allah! Kanun yasak etmiyor ama gülün dikeni yasak ediyor. Tayyib’in anlayışına ters düşüyormuş. Pes doğrusu!

Vücut canlı bir organizma. Et parçası değil ki. Kaç yaşınızda olursanız olun sinirler, duyular, duygular vardır. İnsan isteklerini abuk sabuk ahlaki nedenlerle baskı altında tutmak aşağılık bir şeydir.Bedensel ihtiyaçlar bakımından 20 yaşındaki biri neyse 70'indeki aynıdır.İnsanın en son duyguları ölür.Bazen cenazelere baktığınızda sanki yüzünde hafif bir gülümseme görürsünüz.Bu, sizin onun elinden aldığınız yaşanmamış yıllarının özlemidir.

İleri yaştaki insanların özellikle cinsel güçlerinde azalma olur. Yaşlanmanın doğal sonucu, yanlış beslenme ve düzensiz hayat buna sebep oluyormuş. Tıp diplomasını asıl bana vermeniz gerekir. Belki bunların etkisi var. Ama daha kırkından başlayarak insanlara"artık sizin için aşk meşk olmaz. Çocuk çoluğa karıştınız. Evinize ocağınıza bakın. Ayıp, yakışmıyor. Sapık mısınız siz" diye diye insanların psikolojisini bozarsanız elbette o zaman insanda ne duygu kalır, ne de istek. Elbette o zaman eczanelerin en çok sattığı ürün viagra olur.

Söğüt ağacının kabuğunun içine bakınız. Fazla su varsa dalları, yaprakları yemyeşildir. Aşk ve sevgi de insan için hayat suyudur. Su olmadığı zaman söğüt ağacı nasıl kurursa aşk ve sevgi olmadan da insan kurur, tükenir. Evlerinde değil çarpık ilişkiler ensest bile yapan bir kısım aşağılık insanlar sizin ananızın ak sütü gibi helal olan duygusal ve bedensel isteklerinizi ahlak terazisinde tartarlar. 70 yaşındaki bir insan ağzından aşk sözü çıktığı anda bu topluma göre sapıktır. Bu geri görüşlü topluma inat, şan olsun nam olsun diye 70'imde, 80'imde yarenimle Beyoğlu’nda, Taksim’de el ele, kol kola çifte kumrular gibi gezip dolaşmazsam namerdim.

Torun gezdirmek, enseni kaşımak, su içmek, helâ yolunda seyrüsefer, ekmek yemek, uyumak, horlamak ve tabi ki ölmek. Bunlar serbest. Alacaksın eline budaklı meşe odununu”sen yap bunları” diyeceksin.”Sen yaşa bu hayatı”

İddia ediyorum, Türkiye’de 60 yaşının üzerindeki insanların kesinlikle hayatı yoktur. Kırkından sonra azanı teneşir paklarmış. Neymiş azmak? Ne yapıyor bu ihtiyar bunaklar ya? Vay alçaklar, namussuzlar! Demek siz kızlara saldırıyorsunuz ha! Bakın öyle diyorlar işte!

Bilim bas bas bağırıyor.”70 yaşınıza kadar cinsel hayatınız, ölünceye kadar da aşk hayatınız devam eder”

Bu ülkede aptalların uydurduğu bir deyim var ”Yakışık almaz” 50’sinde aşık olursun yakışık almaz, 80’inde evlenirsin hiç uygun düşmez. Ben seni kodumu duvara öyle bir yapıştırırım ki bak nasıl yakışık alırsın!

İşin acı yanı toplumun saçma sapan anlayışı, düşünceleri yüzünden hayatları ellerinden alınarak köle gibi yaşatılan milyonlarca ileri yaş insanımızın devlet de halk da yanlarında değildir. En başta kendi ailesi ve akrabaları “onun iyiliği için” diyerek insanı ölmeden mezara sokarlar. Aptal bir çocuk daha 40’ındaki annesinin evlenme isteği üzerine “Evlenirsen kendimi intihar ederim” demiş. Kırk yaşında kadıncağızın hayatını bitirmiş. Ben olsam o zibidiye iki tokat çakar sonra nikâhı basardım.

İnsanların anlayışı da büyük sorun. Yani bu tür bir yaşamı biraz da kendileri hazırlıyorlar. Bir evlenme programında bir hanımefendi 20 yaşındayken kocasının öldüğünü, çocuklarını düşünerek 59 yaşına kadar evlenmediğini söylüyordu."Çocuklarımı övey baba elinde büyütmek istemedim.Onlar için saçımı süpürge ettim" dedi.Kim ne derse desin bu bir cehalet örneği. Sanki Türkiye'deki bütün erkekler çocuk katili. Neyin garantisi var ki? Öz annesi bile çocuğunu boğarak öldürüyor. Kötü olan övey baba, övey anne değildir. Sadece bir kısım anne babalar kötü olabilir. Hayat insanların kendilerine aittir. Onu diledikleri gibi yaşayabilirler. Bizimkisi sadece görüş bildirmektir. Hiç kimse benim gibi düşünmek zorunda değildir. Bana göre hayatlarını başkaları için (çocuklarınıza karşı görevinizi yapmak için yaşamınızı feda etmeniz asla gerekli değildir) feda eden insanların bu davranışı psikolojik açıdan tedaviyi gerektiren bir durumdur. Bu hanımın kaç yıl yaşamışsa hayatından bu 39 yılı çıkarmak aslında yanlış olmaz.

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..