Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Aralık '14

 
Kategori
Kitap
 

Hayat plan yapan insanları şaşırtmayı çok sever.

Hayat plan yapan insanları şaşırtmayı çok sever.
 

Patrick Süskind, Güvercin, Can Yayınları, 2014, Roman 77 sayfa, 9.50TL


“Bir sfenks gibiydi bekçi, Yaptığı etki eylemiyle değil, sırf vücutça varlığı yoluyla oluyordu.Bu varlığını ve yalnızca bu varlığını çıkarıyordu soyguncu olacak kişinin karşısına. ‘Benim yanımdan geçmek zorundasın,’ der sfenks mezar hırsızına, ‘sana engel olmam, ama geçmek zorundasın benim yanımdan; hele bir cesaret et, o zaman tanrıların, firavunun ruhunun öcü üzerine yağacak!’ Bekçiyse: ‘Benim yanımdan geçmek zorundasın, sana engel olamam, ama cesaret edecek olursan beni vurman gerekecek, o zaman da mahkemelerin öcü üzerine yağacak cinayetten hüküm kılındığında.’
 
Bazen dört bir taraftan korunaklı ve programlı olduğunu düşündüğümüz hayatlarımızı öyle küçük ayrıntılar tepetaklak eder ki, bizler nerede hata yaptığımızı düşünürken aslında hayatın, plan yapan insanları şaşırtmayı sevdiği gerçeğini her defasında unuturuz.
 
Öyle bir insan hayatı düşleyin ki baştan sona tüm saatleri hatta dakikaları, mikro düzeyde kalp ameliyatı yapan bir cerrah kadar ince ve hesaplı bir şekilde denetim altında olsun; üstelik bütün bu monoton ve hassas yönetim biçimi o hayatı yaşayan insanın bilinçli bir tercihi olsun.
 
Koku gibi sıradışı bir esere imza atmış olan Patrick Süskind, Güvercin isimli kitabındaysa okuru, başından iki büyük badire geçtikten sonra tek amacı insanlardan olabildiğince uzak, olayları her an kontrolü altında tutabildiği bir dünya kurmak isteyen banka güvenlik memuru Jonathan Noel’in tekdüze yaşantısına davet ediyor.
 
Kendine ait olduğunu sandığı bu korunaklı dünyada uzun yıllar boyunca sıkıntısız bir şekilde yaşayan Jonathan Noel’in artık hayattan tek beklentisi, aralarında özel bir bağ olduğunu düşündüğü odasını satın alıp, ona olan sadakatini göstermekten başka bir şey değildir. Öyle ki, kazandığı para daha büyük ve konforlu bir daire tutmaya yetebilecekken Jonathan Noel kendisi için yaratılmış olduğunu düşündüğü bu küçük çatı katına büyük bir tutkuyla bağlıdır.
 
Güvercin, tamda bin bir zahmetle kurmuş olduğu bu korunaklı dünyanın artık hiç bir şekilde bozulmayacağını düşündüğü sırada ortaya çıkar ve Jonathan Noel’in aşılmaz sandığı duvarlarını, iskambil kağıdından yapılmış bir ev gibi başına yıkar. Bu yüzleşme Jonathan için ağır bir geçmiş muhasebesi yaptığı sancılı bir duruma dönüşür. Başından geçen tüm olaylardan arkasına bakmadan kaçtığını, daha doğrusu kaçtığını sandığını fark eder. Şimdiyse küçücük güvercinin koca bir canavara dönüşüp tüm yaşamının hesabını sorması, tıpkı bir sfenks gibi kapısında dikilip, “Benim yanımdan geçeceksin” diye diretiyor olması tüm duygularını altüst eder. Artık alışkanlıklarını ve hayatıyla yüzleşme zamanıdır.
 
Süskind’in Güvercin’deki çıkış noktası her ne kadar ağır felsefi temellere dayanıyor olsa da, hikayesini sıradan insanlar üzerinden basit bir anlatımla okura aktarmayı başarıp, ikincil kahramanlarının gücü ve etkisi sayesinde çok katmanlı okumalara imkan sağlıyor.
 
Süskind, Güvercin’de her birimizin doğruluğundan emin olduğu hayatlarımızın üzerindeki örtüyü kaldırıp cesaretli olanların kendisiyle yüzleşmesine olanak sağlayan bir kitaba imza atmış ve sormuş: “Korunaklı mağaralarınızda her şeyden bihabermiş gibi yaparak yaşamaya devam mı edeceksiniz, yoksa günün birinde sizi de bir güvercinin ziyaret etmesini mi bekleyeceksiniz?”
 
Toplam blog
: 46
: 284
Kayıt tarihi
: 27.03.12
 
 

Dağcılık sporu ile çocuk yaşlarda tanıştı. 1984 yılında ilk yüksek irtifa tırmanışını gerçekleşti..