Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Aralık '12

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Hayat Rüyadır, Rüya Hayattır...

Hayat Rüyadır, Rüya Hayattır...
 

Lütfen yazıyı okumdan önce, Gordon Allport’un konuyla ilgili araştırmasından alıntı şu hikayeye kulak verin.

Avusturya’da bir adam yerel bir hastane de ölüm döşeğinde yatmaktadır. Doktorlar adama hastalığını açıkça teşhis edemediklerini fakat edebilmiş olsalardı hastalığı muhtemelen tedavi edebileceklerini söylerler. Bir kaç gün sonra hastaneye ünlü bir doktorun geleceğini ve belki hastalığı teşhis edebileceğini ifade ederler. Bir kaç gün içinde beklenen doktor gelir ve hastaneyi dolaşmaya başlar. Ölüm döşeğindeki hastanın yanına geldiğinde hastaya bakar ve  ‘moribundus’ diye mırıldanır. Sonra hastanedeki turuna devam eder. Bir kaç yıl sonra ölüm döşeğindeki o hasta doktoru arar ve şöyle der. ‘Teşhis için teşekkür etmek istiyorum. Hastalığımı teşhis edebilrseniz iyleşebileceğimi söylemişlerdi. Bu yüzden ‘moribundus dediğiniz andan itibaren iyileşeceğimi biliyordum.’

Evet yaşam koçunun yorumu; zihin beklediğini gerçekleştirir.

Her konuda gerçeği şüphesiz biliyor gibi davranıyoruz ama bazı konularda insanlar gerçeği şüphesiz bilemezler. Farkında olmadığımız şey, gerçekliğin bizim yaklaşımımzla ilgili olduğudur. Yani kendi senaryomuzu kendimizin yazdığıdır.

Aklıma şöyel bir soru geliyor. Akıl sağlığımızın ölçütü gerçekliğe adapte olabilmemiz. Fakat hangi gerçekliğe?Zaten her koşulda kendi gerçekliğimizi jkendimiz yaratmıyor muyuz. O zaman akıl sağlığının gerçekliğe adapte olma kriteri de gerçekliğini yitiriyor gözümde.

Peki yaşadığımız gerçekliğin bizim doğru gerçekliğimiz olup olmadığından nasıl emin olabiliriz?

Aslında gerçekliğinden emin olmadığımız, sürekli mış gibi yaptığımız bir dünyada yaşıyoruz. Bunu kolaylıkla lehimize çevirebiliriz. Olmak istediğimiz kişi adına mış gibi yaparak dünyamızı ve geleceğimizi yeniden şekillendirebiliriz.

Çünkü gerçekliğimiz yıkılana kadar sanki tek gerçeklik içinde bulunduğumuz durummuş gibi davranıyoruz. Oysa herhangi bir gerçkeliiğin varlığına ilişkin tek somut deneyim bu gerçekliğin yanlış olduğu ortaya çıkarsa yaşanabilir. Oluşturduğumuz bu gerçeklik okyanusunda, bir buzdağına çarpmadığımız ya da karaya oturmadığımız sürece, karanlık ve hiç bilmediğimiz bir mekanda hiç bir yere çarpmadan yürüyen insanlar gibiyiz. O zamanki gerçekliğimiz o odada hiç bir eşya bulunmadığı yönündedir.  Tek bildiğimiz ise karşı duvara vardığımızda hiç bir yere çarpmadığımızdır.Ne zamanki zihnimizdeki bu imge bi yere çarparak bozulur, o zaman gerçekliğimiz hükmünü yitirir ve yeni bir gerçekliğie merhaba deriz. Çoğu zaman içinde bulunduğumuz durumda hiç bir çare yokmuş gibi görmemizd e bu yüzdendir. Gerçekliğimizi değiştirmemiz gerekir.

Bu yazıyı okurken dünyanın bizim anlayışımıza göre kurgulandığına inanmak biraz zor gelebilir. Ne olursa olsun zifiri karanlıkta karşı duvarı bulan insanlar gibi eninde sonunda somut sonuçlara ulaşırız. İyi ya da kötü… Bizler mükemmel işliyoruz, içinde bulunduğumuz durumu mükemmel bir şekilde yaratıyoruz ve istediğimiz anda bu gerçekliği değiştirebiliriz.

Bir şey zaten öyleymiş gibi yapılarak bir gerçekliğe dönüştürme kurgusu yaratılır. Ve kendi kendini gerçekleştiren bir kehanet gibi bu kurgu kendi gerçekliğini kendisi yaratır. Hayali etki somut sebebi ortaya çıkarır, şimdiden şekillendirdiğiniz gelecek şuanınızı belirler, olayın tahmin edilmesi tahmin edilenin gerçekleşen olay olmasını sağlar.

En eski zamanlardan beri tüm öğretiler aynı şeyi söyler.  Sonu düşünerek işe başla ve istediğin gerçekliği yarat.

İstediğimiz anda gerçekliğimizi dolayısıyla yaşamımızı değiştirebilirz. Çünkü rüya hayattır,hayat rüyadır…

Sevgilerimle…

İnci AKTAŞ-Yaşam Koçu NLP Uzmanı Bursa

   

 

 
Toplam blog
: 76
: 1085
Kayıt tarihi
: 28.11.10
 
 

İnci AKTAŞ 1984 yılında Bursa'da doğdu. Uludağ Üniversitesi İşletme bölümünden mezun oldu. İstanb..