Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Haziran '17

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Hayat varsa öyküsü de vardır.

Hayat varsa öyküsü de vardır.
 

Behiç Ak


“Gerçek hayat öyküsünden uyarlanmıştır.” Denir filmlerde, kitaplarda ya da oyunlarda, ben de diyorum ki; Hayat var sa öyküsü de vardır. Başka deyişle gerçek olmayan hayat öyküsü yoktur. Kimliksiz yaşayıp ölen varmıdır? Bilemem fakat kimliksiz yaşayıp, evlenip, çalışabilen ve hatta çocuk sahibi olanların  var olduğunu biliyorum.

Ramazan altı kardeşin en küçüğü olarak ailesine katılmış, diğer kardeşlerden bir kısmına bir şekilde çoğunlukla da  ölen kardeşin kimliğinde doğan kardeş yaşıyor şeklinde ailenin yaşamı devam ederken kimse Ramazan’ın  büyüyüp bir kimliğe ihtiyacı olduğunu düşün(e)memiş olmalı ki; evli ve iki çocuklu, karısı üçüncü çocuğuna hamileydi,  Ramazan Tamamen uydurma bir isim ve soyadıyla çalışıyor. Evini geçindiriyor, hem de öyle köyde falan değil, bir metropolde, patronu kendilerini sahiplendikten sonra öğreniyor ki; karısının da kimliği yok yani Ramazan ve Halime diye birileri yok, O’nların iki yaşayan biri doğmayı bekleyen çocukları da yok! Aziz Nesin’in “Yaşar ne yaşar ne yaşamaz!” kitabından fırlamışlardı sanki,

Dünya iyiler sayesinde ayakta duruyor denir ya, bu sözü doğrular casına, patron aileyi ve çocukları yasal kimliğe kavuşturacak işlemlerin yapılması gerektiğine karar veriyor. Evlilikleri ayrı bir öyküy zaten, Halime köyün en güzel kızlarından biri, büyük ağabey duyuyor ki Halime’yi birine verecekler. Kendisiyle bir konuşma yapıyor alıp evlerine getiriyor. Eve gelin geldiğini bilmiyor bile 15 yaşındaki  Halime, Ramazan hayvanları otlatmaktan dönüyor. Ağabey karşılıyor kendisini, durumu anlatıyor. “Bak diyor …lar alacaklardı Halime’yi ben getirdim. Seni O’nunla evlendireceğim!”  Ata sözü ne diyorsa onun olacağını bilen Ramazan karışan görüşen kimsesi olmayan Halime’in kocası oluyor. Bir süre sonra bulundukları yerde karınları doyamayacağını anlayan Ramazan büyük şehre göçüyor. Uydurma adıyla bir şekilde iş buluyor. Dünyada buluşabileceği en iyi insanla tanışıyor. Ailenin öyküsünü ve kendilerinin işin ciddiyetini kavrayabilecek durumda olmadıklarının anlayan patron  başlıyor  tek tek kapıları çalmaya, avukatlar, belediyeler, muhtarlar derken Ramazan’ın aile desteğiyle kolaylıkla kimliği alınıyor. Evlendiği zaman ailesinin söylediğine göre 16 yaşında, yani 23 yaşında üç çocuk babası Ramazan, 18 yaşında üç çocuk annesi Halime’ye kimlik çıkarılmaya kalkılınca anlaşılıyor ki;  Halime’de ne ana var ne de baba, akrabalar kimi ak diyor kimi kara, bir türlü işin içinden çıkılamıyor. Neyse uzatmayacağım. Çok uzun uğraşlar, avukatlar, şahitler bulunarak önce Ramazan sonra Halime kimliğe kavuşuyor ve üç çocuklarıyla beraber nikahlandılar. Sırasıyla çocuklara kimlik çıkarıldı,  Ramazan askere gidip geldi. Kendi çocuğu olmadan üç çocuğa baba olan Patronla, çalışan değil de baba oğul gibi yaşamlarına devam ediyorlar hala!

Not: Kerim Korkut beyin “Hiç nüfusa kaydolmadan yaşayıp ölen var mıdır?

” başlıklı bloğundan esinlenerek yakından tanıdığım ve çok sevdiğim insanların öyküsü, zaman zaman yazmak istiyor nasıl toparlayacağımı bilemiyordum.  tabi ki uydurma isimlerle…

 
Toplam blog
: 209
: 350
Kayıt tarihi
: 13.09.11
 
 

Kurşun kalemden gelen ağaç kokusunun kağıtla buluşma büyüsüyle yoluna devam eden, Lise mezunu, ha..