Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ocak '16

 
Kategori
Sosyoloji
 

Hayat yarışması

Hayat yarışması
 

Biraz geç paylaştım bu yazıyı. Birkaç yıl evvel televizyondaki “Kim bir milyon ister” isimli yarışmada geçen bir gözlemimdir.

Yarışmacılardan biri; Üniversite sınavı altıncısı “Hercai Menekşeyi” duymamış. Ama Galatasaray lisesini bitirmiş. Tıbbiyeyi kazanmış. Bir vakıf üniversitesinde okuyor.

Diğeri; Bursa da Ekonometri okumuş. Sonra İstanbul da bir Kanada üniversitesi diploması almış. Ayrıca üç lisan biliyor. Türkiye üçüncü güzeli bile olmuş.

Ülkesinin parasından altı adet sıfır atıldığından henüz haberi yok. O hala “bir milyon” diyor “bir” liraya.

Üzüldüm. Kaybettiler yarışmayı bu iki genç de. Umarım hayatta kazanırlar!

Öte yanda “Yurdum insanı” diye karikatürler çıkar sosyal medyada karşımıza. Anadolu insanının saf ve maalesef! cahil. Okuma yazmayı henüz öğrenmiş, belki de daha öğrenememiş olan bu insanların komikliklerini anlatır bu karikatürler. Çok da ilgi toplar beğenilir paylaşılır yorumlanır!

Bunları paylaşanlar bilirler mi o yurdum insanlarının doğup büyüdükleri yerlere elektrik ne zaman gelmiştir? Hiç kitap var mıdır oralarda? Ya da eczane?

Bir de "bizden adam olmaz" meselesi vardır. Şu sözü edilen “BİZ” kimdir?

"Hercaiyi" ya da "parasında kaç sıfır olduğunu" bilmeyen aydın gençler mi? Karikatürlerdeki yurdum insanları mı? Hangileri?

Prof. Doğan Cüceloğlu, Üstün Dökmen ve diğerleri yıllardır kitaplarında, konferanslarında, televizyonlarda anlatmaktalar. Dil dökmekteler. Anne babalara. Okul başarısı, hayatı yönetebilmeyi getirmez çocuklarınıza derler özetle.

Bu arkadaşlar sadece birer örnek. Ama iyi örnekler.

İnsanlarımız önce aynaya bakmalı. Kendini görmeli. Sonra dalga geçmeli “YURDUM İNSANI” ile.

 

Şunu anlatmak istedim. Tahsil üzerine yüklenmek, sınav denen yarışlarda derecelere koşmak. Hayat adına bir birikim kazandırmaz insana.

Hercai menekşeyi aile sohbetinde veya masal kitabında bir şiirde ya da bir kır gezisinde bir türk filminde öğrenir insan.  “Hercai” isimli pop şarkısındaki mecazı ise hiç anlamadan sadece eğlenceli sesler dizisi olarak dinlendiği sonucu çıkar ortaya. Zaten ne söyleyenin ne de dinleyenin bir kelime öğrenme maksadı da yoktur onlardan.

Yukarıda isimlerini sıraladığım çok değerli hocaların kitaplarından birinin kenarından geçmiş olan bir anne babanın çocuğu bu yanılgıya düşmezdi. Çünkü yalnız yarışlar ve kovalamacalardan elde edilmeyeceğini bilirdi başarı bilgi ya da mutluluğun.

Bana kalırsa Üniversite sınavı altıncısı bir kelime ile madara olmuştur. Diğer vasıflı ve kariyerli genç hanım da öyle.

Ardından gelen Brezilya kökenli, kendisi ve kardeşlerinin Alman-Türk çiftinin evlatlıkları olmaktan gurur duyan, kendine güveni yüzüne yansıyan kız ise hiç de beklenmedik Türkçesi ve samimi bakışları ile telaşsız ve heyecansızca aşıverdi soruları.

Neden derseniz, bence pek de yarışlarla geçmemiş bir yaşamı tarif ediyordu. Şansa ve tesadüflere bırakılmış hatta güvenilmiş bir hayat görüşü yansıyordu gözlerinden. Bir tevekkül sergilediği belliydi hayata karşı.

Yarışmasa da gözünü ve kalbini dört açmış olduğu belliydi dünyaya karşı.

Bu açıklık ona çok şey getirmişti. Kaderini değiştiren olaylar ve özgüvenli duruşu bundandı.

Hiç de kötü bir sürpriz beklentisi yoktu gözlerinde. Sorular soruluyor ama o düşünürken bile tebessümünü kaybetmiyordu.

Yaşamı sevmek, ondan korkmamak, kalbini ve gözünü ise yaşamın her alanına karşı açık tutmaktan geçiyordu onun sırrı

Başarısının sebebi buydu. Yarışma değil hayat başarısıydı onun ki. 

 
Toplam blog
: 89
: 985
Kayıt tarihi
: 09.07.10
 
 

Marmara Üniversitesinde  İşletme okudu. İstanbul Üniversitesinde yüksek lisans yaptı.  Dış Ticare..