Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ekim '11

 
Kategori
Deneme
 

Hayat yaşamaktan ibaret

Hayat yaşamaktan ibaret
 

Ekim ayına yakışmayacak kadar soğuk bir İstanbul sabahı. Günler süren yağışlardan arta kalmış grimsi bir gökyüzü altında yer yer siyahlaşan, bazen lacivert gri bir deniz ve ara ara beyaz güvercin kafası gibi köpükleriyle ara ara hiddetlenen dalgalar. Arada havada uçuşan kar taneleri bile var bu sabah. O kadar kış soğuğu gibi. Ama ne gam.

Sıcak evimin penceresinden, dumanı üstünde tüten neskafe dolu kupa bardağım iki elimin arasında ellerimi ısıtırken dışarıyı seyrediyorum. Sokakta yakalarını kaldırmış soğuktan korunmaya çalışan insanlar işlerine yetişme telaşındalar. Kimisinin elleri cebinde, bazıları şemsiyelerinin altında kafalarının içinde binbir türlü düşünce. Kış ta erken bastırdı bu sene.

Herkesin öncelikleri farklı. Milyarlarca insanın yaşadığı bu dünyada herkes farklı nedenlerden mutlu olabilirken, neden genelde herkes mutsuz diye düşünüyorum. Beklentilerin yüksek tutulması mı sebep acaba? Halbuki mutsuz olmak için bir sürü sebep sayabilecekken, mutlu olmak için nedenlerimiz ne kadar da az.

Nedir mutluluğun tarifi? Herkese göre farklı, göreceli bir kavram. Kısaca iç huzuru diyebilir miyiz? Şimdi ben sıcak evimden elimdeki sıcak kahvemle dışarının soğuğunu bilerek penceremden dünyayı seyredebiliyorsam bir de kafamın içi rahat ve huzurluysa işte benim için mutluluk.

Çünkü soğukta dışarıda yaşayanları düşünüyorum, zor şartlarda geçinmeye çalışanları, ayın sonunu nasıl getireceklerini hesaplayanları, akşama ne yemek koysam çocukların önüne diye tasalananları düşünüyorum. Kahvemin kokusunu içime çekerken gözlerimi kapayıp kendi halime şükrediyorum.

Kimbilir ne kadar çok insan şimdi benim yerimde olmak isterdi. Mutlu olmak ya da olmamak tamamen benim elimde. Yaşanan ve yaşanacak olan bütün acılar ve dertler hepsi geçici, önemli olan yaşama sevincini kaybetmemek. Çünkü yaşıyoruz ve hayattayız. Ve bu hayatın ne zaman biteceğini bilmiyoruz. Hiç bitmeyecek gibi yaşamalı ve yarın bitecek gibi hemen mutlu olmaya bakmalıyız.

Hayat nedir diye düşünüyorum da, dünyanın bir kapısından girip bir kapısından çıkmaktan ibaret değildir tabii ki. Arada öyle çok sorumluluklar, öyle çok açmazlar var ki. Hep çetele tutmaktan ibaret gibi. Neler yaptığın, ya da yapılacaklar, ödediğin ya da ödenecekler, alınacaklar verilecekler, gelecekler gidecekler hep bir yarış gibi. Yetişmeye çalışmak bir şeylere. Bazen yetişememek, yetişemediğin için üzülmek. Kimler geldi, kimler geçti sayısı belirsiz ömür boyunca. Sevenler, sevilenler. Kimisi iz bıraktı, kimisi iz bile bırakmadan geçti gitti. Bir varmış bir yokmuş gibi.

Hayat aslında kendini bulmak, kendin için neler hissettiğindir. Şefkat, sevgi sarmalında nefretin yerine iyiliği koymaktır, kendin için ne istiyorsan arkadaşın için de aynısını istemektir.  Güven geliştirmek, önemsemek, çalışmak, öğrenmek, kendini iyi tanımaktır hayat dediğin. Sıcak bir aile kucağıdır. Paylaşmaktır. Ve hayatında olmasını istediğin ama olmayanlara hayıflanmak yerine, olan güzelliklere şükretmektir. Yoksa hayatın bir kapısından girip diğerinden çıkıp gitmek en basiti.

Canım dışarı çıkmak istedi şimdi. Eşofmanlarımı üzerime geçirip sıkıca giyinmeli, kapişonumu başıma geçirip ıslak kaldırımlara basmalıyım. Rüzgarı hissedip, havayı koklamalıyım. Günlük gazetemi alıp dünyadan haberdar olmalıyım. Belki bir arkadaşıma sabah sabah bir telefon edip uyandırırım ve ben geliyorum kahvaltıya derim.

Bir sokak simitçisinden fırından yeni çıkmış simitlerimi de alıp dost sohbetine sığınmak isteği sardı birdenbire. Demli bir çay bardağının üzerinden iki çift gülen göz birbirine çok şeyler anlatırken, dilimizde tatlı dedikodular dudaklardaki gülücükler eşliğinde bir kahvaltı. İşte basit bir mutluluk

Şükran Demirtaş

 
Toplam blog
: 249
: 3042
Kayıt tarihi
: 19.03.11
 
 

Doğup büyüdüğüm şehirde, İstanbul'da yaşıyorum. Emekliyim. Gezmeyi, görmeyi, keşfetmeyi sevdiğim ..