Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Mayıs '07

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Hayat yolu

Hayat yolu
 

Önce kendini ne zamandır gittiğini bilmediğin bir yolda buluyorsun. Anlatıyorlar sana geçirdiğin aşamaları. Onlar anlattıkça normalleşiyor geçmişin. Yoluna devam ediyorsun. Pek düşünmüyorsun üzerinde, herhalde öyle olması gerekiyor.

Sana yönünü gösteriyorlar. İlkokulu bitiriyorsun, orta okulu ve sonra liseyi.. Bitirdiklerinin ardında hep yenileri bekliyor seni. O yollarda ilerlerken hiç bilmediklerinle kesişiyorsun. Arkadaşlık, dostluk, düşmanlık, kitaplar, fikirler, uğraşlar..

Yol hiç sıkmıyor seni. Hem monoton, hem değil. Çevrendeki herkesin aynı yollardan geçtiğini duyuyorsun. Birçoğu senden daha çok şey biliyor. Uyarılar geliyor sana, ve öneriler.. Onları ne zaman nerede kullanacağını kestiremiyorsun. Ama çoktan hafızana girmiş ve yer etmiş oluyorlar.

Üniversiteyi okusan mı okumasan mı? Hangi bölümü seçsen, seçtiğin bölümü nasıl bitirsen? Yolun sonunu göremiyorsun sadece devam ediyorsun.

Bedelsiz yolculuğunu ilk işinle sonlandırıyorsun. Ne kadar iş o kadar para, ne kadar iş o kadar tecrübe..

Yılların yolda geçmiş ama sen ilk kez sorguluyorsun. Ben doğru yerde miyim? Bir süre öyle olduğunu sanıyorsun. Bu yol seni ihya eder..

Sonra kendini kavrıyorsun. Sen daha fazlasını yapabilir, daha büyük hedeflere koşabilirsin. Bunu anlıyorsun. Başka yollara gözün takılıyor, sapmak istiyorsun.

Küçükken astronot olmak istiyordun. Büyüdün doktor, avukat, öğretmen oldun. Şimdi bir sanatçı olabilir misin ya da keşiş?

Yaşın ilerledikçe çocukluğundaki gibi buyurganlığın hâkimiyeti ele alıyor. Her şeye uzanmak istiyorsun, her şeyi yapabileceğine inanıyorsun.

Bir çırpıda para kazanıp Karun kadar zengin olabilir misin? Zengin olup da git gide sıkıcı gelen yolculuğu renklendirebilir misin? Okuduğun kitaplar maddiyatın hiçbir şey olduğunu söylüyor ama görüyorsun, onsuz da hiçbir şey olmuyor.

Kâh aynı yolda, kâh farklı yollara saparak hala ve hep ilerliyorsun. Kendini bulmak için bir şeyleri feda ediyorsun. En başta zamanı.. Seçtikten sonra vazgeçtiğin yolları, terk ettiklerini.. Onları kaybediyorsun. Bu kayıpların kâh üzüyor, kâh üzmüyor. Geriye baktığında yaşadıkların, ulaşabileceğin yakınlıkta gibi gözüküyor. Ama arkanı dönüp onlara doğru ilerlediğinde yakalayamıyorsun.

Yolun devam ediyor. İleri bakmalısın, daima ileri. Ve hatta daima bir adım ileri, bir basamak yukarı..

Hala arıyorsun kendini. Sen bu yolları aşarken, yine birileri senden çok önce bu yolları geçmiş oluyor. Soruyorsun, anlatıyorlar. Dinliyorsun. Bir kıvılcım yanıyor sende ama bu cevabı bulduğun anlamına gelmiyor.

Aramaya devam.. Seçimlere devam.. Artık yol başında muhafızlar. Sana bu yolu neden seçtiğini soruyorlar. Doğru ya, bedelsiz yolculuğun biteli yıllar oluyor.,

Eskiden sormuyorlardı “Bu çikolatayı yemeyi çok mu istiyorsun?” diye.. Şimdiyse; “Neden bu yolu seçtin?” , “Bu yolun sana katkısının olacağına inanıyor musun?”, “Peki, sen bize ne vereceksin?”

Kurallara alışıyorsun. Sorulara alışıyorsun. Alışamadığın ise cevaplar. Kat ettiğin yollar o kadar uzun ve çeşitli ki, bazen sen bile verdiğin cevaptan tatmin olmuyorsun.

Zaman geliyor, artık sen yolları değil, yollar seni seçiyor. Sen ise bir tek saptığın yolda kalabilmeyi umuyorsun.

Meğerse bu kadar yolu kendini bulmak için aşmışsın. Bulduysan ne ala.. Senden mutlusu yok..

Ya bulamadıysan.. Kaybolduysan.. Cevap anahtarını yollardan birinde unuttuysan? Onlar geriye baktığında ulaşabilecekmişsin gibi duruyor. Ama –maalesef- arkanı dönüp onlara doğru ilerlediğinde yakalayamıyorsun.

 
Toplam blog
: 68
: 931
Kayıt tarihi
: 30.12.06
 
 

Yazmadan duramaz. Öğrenmeden duramaz. Sevmediği yerde durmaz.   ..