Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Mart '07

 
Kategori
Felsefe
 

Hayat

Hayat hakkında yazılan çizilenleri okumak pek bir moda oldu son günlerde. Konuyla alakalı yazılanlar basından alıntı yapılarak e-posta yoluyla hepimizin karşısına gözle görülür şekilde gelmeye başladı. E insanlar başkalarının hayatını yazılı ve görsel basın yoluyla görerek ya da okuyarak yaşarken, eşittirliğine denk gelen sonuçta bu oluyor galiba.

Bir yazı okumuştum, hayatının evrelerinde neleri öğrendiğini anlatıyordu yazarı. Çocukluk yılları ile başlamış doksanlı yaşlarına kadar sıralamıştı hayatını, içine ince, ince öğütler sıkıştırarak. Kaçımızın doksan yaşına geleceğini, ortalama insan ömrünün altmış yıl olduğunu baz alarak sorgulayabiliriz sanırım. Benzer bir yazıyı daha genç ve popüler bir yazardan da okudum. O da yaşadığı yaşına kadar öğrendiklerini yazmış, gerisini yaşadıkça göreceğini eklemişti.

Düşünüyorum da bireysel olarak kendi hayatımızı yaşama lüksümüz kalmadığına göre başkalarının hayatından ders almayı öğrenmeli miyiz ya da öğrenmemeli miyiz? Acaba hangisi? Hayatımızı başkalarına aitmiş gibi yaşamamak için bir çelişki gibi görünse de yine okumak lazım ama okunacak yazının en kalitelisini okumak. Haberleri takip etmek lazım ama o haberin ilkelisini, ciddi bilgiler içerenini takip etmek.

Günümüz yazarları hayatlarından inciler aktarırken, hitap ettikleri elit kesim mi okumalı ki; yurtdışına ayak bastıklarında, edindikleri deneyimler okuyanın işine yarasın. Oysa düşünülmüyor ülke nüfusunun kaçı bulunduğu ilin dışına gezi amaçlı çıkma lüksüne sahip. Fakat popüler yazar bu yazının sonunu güzel bağlıyor “bunlar benim yaşadıklarım, genellenemez” diyor.

Bunca ünlünün hayatını aynaya yansıyan yüzü gibi izlerken insan, etkilenmeden kaç milyon ya da en fazla kaç binleri kendi hayatını yaşayabiliyor. Bundan kaynaklı değil midir izlediği dizideki karaktere özenip silah taşımalar, bundan değil midir intihar şeklini bile dizi senaryosuna uygun gerçekleştirenler. En çok da çocuklar etkileniyor demek ne derece doğru. Bunu savunanlar yalan söylüyor, külliyen yalan. Yetişkin kadınlar değil mi trajikomik kadın kuşaklarını seyredip hayıflananlar hem de senaryo olduğunu, uydurma olduğunu bile bile?..

Buna örnekler çoğaltılabilir, yazı iyice uzayıp renklenebilir ya da sıkıcı olup düğümlenebilirde ama sözü uzunda tutsam kısada özü de, özeti de şu;

Başkalarının hayatını yaşamayı yıllar önce öğrendik haydi geç kalmadan kendi hayatımızı yaşamayı öğrenelim... Belki hayali buzda paten kayamayacağız ama düştüğümüzde kendi kanayan yaramıza, kendi kendimize pansuman yapmayı öğreneceğiz... Denemeye değmez mi?

 
Toplam blog
: 76
: 1458
Kayıt tarihi
: 25.03.07
 
 

1976 yılında Iğdır'ın Tuzluca ilçesinde doğmuşum... 8 yaşımda göç ettiğim bu ile bir daha hiç git..