Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ağustos '15

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Hayata dair sanrılı sualler

Hayata dair sanrılı sualler
 

İnsan ne zaman teslim olur karanlığa?

Güneşin batışını gözleriyle gördü diye yeniden doğacağını tasavvur edemediğinde mi? Oysa her veda ebedi mi? Ya da her uğurladığın gittiği yerde baki mi?

Var mıdır güneşin doğmadığı, bulutların ardından da olsa gökyüzünden umut saçtığı, hayatın devamını hatırlattığı bir sabahı?

Ne zaman vazgeçer sevmekten?

İlk gıdasının sevgi olduğunu unutup, keyifle dünyayı izlediğin kucağın sıcağını artık sığamadığın için geçen yıllar soğuttuğunda mı? Kalpten kalbe yolları, yıllar bu kadar tıkar mı? Yoksa beslediğin kininin soğuk kudreti, sevgiyle çoğalmış hücrelerine hastalığını yaydığında mı?

Var mıdır ki kiniyle sevgisini aynı vücutta hasarsız taşıyabilen? Sen? İlk kişi misin yoksa bunu bugüne dek başarabilen? Oysa bilir misin sevgi çok daha naif ve sıcaktır kinden. Bundandır yenilişleri, gidişleri öbürü varken.

Ne zaman haris olur?

Bencilliğinde boğulup kendinin kendine yeteceğine kandığında mı?

Var mıdır dünyanın bütün servetine sahip olabilen ya da sahip olduklarıyla maneviyatını doyuran? Sana –ki yine senin ibret-i alem tarihinden o bildiğin dünyevi imtihan- hala göstermedi mi beyhude hırsını Sultan-ı Süleyman?

Ne zaman en üstün canlı olur?

Toprağın altında, bulutların etrafında, denizin dibinde hüküm süren diğer her canlıya yetişip her birine fark attığında mı?mukemmel_insan

Var mıdır her şeye muktedir bir canlı, aynı toprağın, suyun muhtacı, aynı yaratıcının evladı?

Ne zaman mükemmel olur?

Tüm hatalarından aklayan, her kusurunu paklayan sihirli suda yıkadığında mı? Akar mı böylesi kir pas dolu dünyada? Bir yasak elmanın dibine düşen meyvecikleri değil misin sanki nefsinle geldiğin, yenik düştüğün heveslerinle gideceğin dünyada?

Ne zaman galip gelir zamana?

Yumuk, minik ellerin, narin, ufak bedenin hep geldiğin gibi kaldığında mı? Yıllar son sürat savrulup geride herkese naçizane güzelliğini karalayan hüzünlü, asimetrik çizgileri bırakırken bir tek seni atladığında mı?

Söylesene o ipeksi tenine, hislerine ve ümitlerine zaman yamacında aktıkça hiç çamur sıçratmadı mı?

Ömür boyu cömertçe akan, hiçbir şey olmamış, hiç can yakmamış bir kum saati var mı?

içerikNe zaman çok zengin olur?

Pahasını insanın biçtiği ganimetleri elde ettiğinde mi? Gücü idamesine yetecek kadar sıhhati yerindeyken konforunu başkasından satın aldığında mı?

Bir düşün, peşine düştüğün kağıt balyaları sağlığı, sevdayı, sonsuz semayı, kök saldığın toprağı, muhtaç olduğun uçsuz bucaksız maneviyatı sana kazandırır mı? Sen hiç nice paranın içinde, hiçliğin esaretine düşmüş ultra milyoner duymadın mı?

Korkma, henüz hiç kimse bir yıldız satın alacak kadar zengin olamadı ve kalbini gülümseten hiçbir değer henüz satılığa çıkmadı.

Ne zaman en güçlü olur?

Güçsüze basarak yükseldiği zaman mı? Yükselen sen misin yoksa ayaklarının altında biriken bir yığın masum can mı?

Zirveler güzeldir ancak oraya götüren her yol hakikaten mübah mı?

Belki bilmezsin sana bir şey söyliyeyim o bakmadan basıp geçtiğin minik karıncaları diyorum hepsi bir araya gelse oluşacak ağırlığı, siz hepinizin toplamını terazide kendinden çok yukarılarda bırakır, bundan haberin var mı?

Ne zaman en hassas olur?

Hayat nicedir sakin, dingin güzelken sana, birden çıkan fırtınada mı? “Süt liman”daki gemilerin gün gelip alabora olduğunda mı? Oysa her rüzgar ılık olsa, her zaman estiği yerden geri savursa dağıtmadan saçlarını…

Sen ki gayet iyi bilirsin havaları, dünya ikliminde her mevsim aynı mı? Yoksa herkesten gayrı bir tek senin seçme hakkın var mı? Bir beklenmedik fırtına nefesini zorlarken yabancı bir tebessüm bile acına saygısızlık mı? Peki ya başkalarının fırtınaları? Kendinde umduğun tüm şefkatli duygular bu kez onlara ortak mı?tren_ray-asli68

Ne zaman vazgeçer yaşamaktan?

Bir nefes daha alabilmek için tüm imkanlarını kanıyla, canıyla tüketip, kendi azaldıkça umutlarını çoğaltan, geçen her saniyeye kalan ömrünü sığdıran korkulu çaresizliğin soğuğunu hiç yaşamadığından mı?

Yaşamayan bilmez bazen bir ölüm ihtimali bile bin hayat bağı olur insana. Bugünkü korkun, hayattan vazgeçmek şöyle dursun; sımsıkı sarılıp içini nefesin tadıyla dolduracağın ‘yaşamlar’ olur yarınına.

Ne çok soru daha sorulacak ve ne çok sorun sorgulanacak…

Oysa ne haklısındır her zaman o doğrularınla dolu acaba’lara kapalı dünyanda.

Görmedikçe daha zor şartları, bıçak sırtı hayatları arınmaz kibrin, susmaz sitemin.

Ölümsüzmüşçesine hunharca yaşarken gelmez aklına yoktan var olduğun ancak var’lığının gözleri hayata kapansa da artık yokluğa dönmeyeceğinin, yeni var’lığında beklendiğinin…

imagesdgsethYalnızlığa ve karanlığa esir düştükçe gelmez aklına aslında hep en yücesiyle olduğun en ıssız kuytularında bile.

Her şeyden bıktığında ise fark edemezsin yaşamın hala senle aktığının, gözünün baktığı kadarını görebileceğinin, baldan bibere hepsini tadabileceğinin, en hoş nağmeleri kulak verdikçe duyabileceğinin, bir tek ruhunla bile olsa istediğin yerde olabileceğinin, verdiğin her nefesten sonra son an’a dek bir yenisini alabileceğinin, en acı zamanında bile hayata tutunman için birçok sebep olabileceğinin…

‘İnsan’ olarak başladığın bu dünya yolculuğunda, can yoldaşın ‘insanlık’tan ayrılmadıkça, köşe başı sürprizlerde ondan bağını koparmadıkça kendini sana mutlaka hatırlatacak, vicdanına ses olacak, bilinmezlerle dolu dünyadaki yolculuğunun başı ve sonu arasında sağlam köprü kuracak, var oluş amacını her daim anımsatacak, geçmişinin gururu, geleceğinin pusulası, vazgeçmedikçe zaafına esir düşmeyeceğin koruyucu yol arkadaşın olacaktır.

Narin ALTINAY

 
Toplam blog
: 25
: 353
Kayıt tarihi
: 17.02.15
 
 

Sınıf Öğretmeni, Özel Ders, NLP, Yaşam Koçluğu, Güncel Olaylar ..