Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ocak '08

 
Kategori
Psikoloji
 

Hayata direniş nerde saklı ?

Hayata direniş nerde saklı ?
 

Çocuksu yüreğime sarılırım...
Sen sen ol !... Yitirme çocuksu yüreğini diyerek.
Bakışım ışığıyla yansısın etrafa isterim, yüreğim buram buram acı tütse de gözlerimin gelecek güzel bir oyuncağın hevesinde ışıldamasını beklerim...

Mutluluğun peşinde aval aval dolananlardan olmaktan uzak, geçmişten, bugüne taşıdığım başucumda duran eski bez bebeğime sarılışımı anımsarım. Her kırık bir akşam devirişimde... Ona sarılınca akıp gidecek gözyaşlarının ferahlığını yaşarım...

Elimdekiler mutluluğumun birer anahtarı oldu hep. Eksiklerimi hatırlayıp mutluluğumu kaybedeceğim dakikalarda;
kalınca bir tahtaya çivileri çakıp tahtayı futbol sahası yaptığım, o şekilde de mutlu olduğumu anımsarım. O oyuncağın yaratıcısının ben olduğum bilinci, mutluluğumu ikiye katlamıştır çoğu zaman...

Çocukken daha yaratıcı daha bir cesurdum, bilirim...
Her sıkışıp kaldığım anlarda çocukluğuma sarılışımın nedeni bu olsa gerek...
Gücümü ve yaratıcılığımı çocukluğumdan çalıp çalıp, dönerim bugünüme...

Benim o güce,
Benim o cesarete,
Benim o saf bakışa,
Benim o yaratıcılığa,
Her atladığım yaşın başlangıcında daha fazla ihtiyacım oluyor...

Hayat yıpratır ya; inişli çıkışlı virajlı yollarıyla...

Çıkışlarım da inişimin gerçeği de kulağımın arkasında dolanır küpe olarak...

İnişlerimde, gülümserim sadece ...

Yine çelme taktı hayat , düştüm !...diye

Belki; inişlerimde yuvam yıkık bir külhandır...
Düşünürüm o anda; saray zaten saraydır, önemli olan külhanı saray yapmaktır.

Sonra yaşadığım, son bulmuş ya da bulacak olan aşklarım gelir aklıma...
Saymak isterim aşklarımı; bir , iki , üç diye devam eden bir çizelgem olsun diye...

Bir bakarım; ömür dayatılır mı ? Tek aşklık ya da iki aşklık hikayelerin getirisine...
Dolu dolu yaşanmaz mı hayat ?
Mirasın yoksa; hikayeler biriktir torunlarına diye geçer aklımdan, parantez içi düşüncelerimden...
O esnada yine çocukluğum hükmeder beynime ve hatırlatır sahip olduğum ne annemin , ne babamın , ne de
kardeşimin yerlerine başka modeller oturtamamış olduğumu...

Anlarım ki; aşkında çoğulcu renklerinin ve her bedenin üzerine giydirip giydirip provası biçilmiş bir kaftan
olmadığını...

Aşkta; ya...hiç çalmaz kapını, öksüz gibi devam edersin yaşamına ....
ya...çalar kapını belli , belirsiz nedenlerle kayıp gitmiştir avuçlarından sen sadece izleyebilmişsindir , yüreğinde çınar gibi büyüttüğün dev ağacın yıkılışını...
Ya da ikinci şanslar vardır yaşamda, onüçmilyonda bir şans sayısal loto talihlisi olmak gibi şans gelir
dayanır kapına...

Aşka dair bu üç tezinde gerçeğine hazırlar çocuksu bakışlarım beni...

Öksüz yaşama devam etmeye hazırım, çocukken isteyip kavuşamadığım oyuncaklarım var , Alışkınım...
Yüreğimle besleyip büyüttüğüm çınarımı kaybetme cesaretim var , çocukluğumda karşılaştığım , kırılan , tamiri zor , bir daha eskisi gibi olmayan , kağıttan yaptığım kulelerim var, Yıllanmışım...
Onüçmilyonda bir şansın varlığını hep ümid etmişim; çocukluğumda da dünde de bugünde de yarında da yaşamaya hevesim var... Büyümekten uzak çocuk kalmaya meyilli bebek bir yüreğim var...
Hayata karşı direnişim çocuk dünyamın zenginliğinde yatar...

 
Toplam blog
: 73
: 717
Kayıt tarihi
: 17.10.07
 
 

1979 D.bakır doğumluyum. AÖF bankacılık bölümü okumaktayım. Yazmayı çok seviyorum, hayata bağlayıcıl..