Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Şubat '14

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Hayata seyirci kalmak ya da içine dalmak (II)

Hayata seyirci kalmak ya da içine dalmak (II)
 

Bazen de umarsızca her şeyi şansına bırakarak...


Hayatın içine -tüm koşulları kabul ederek-  her yaş döneminde aynı hız ve cesaretle dalmak mümkün değildir kanımca. Çünkü mevcut yapı ve sistem içinde bu bir tür yarışma demektir! Bunun için hazırlıklı, güçlü, aynı zamanda sağlıklı ve dinamik olmak gerekir.

O nedenle zaman zaman içine dalar, zaman zaman tribüne çıkıp seyircisi oluruz hayatın.

Bloğun ilk bölümü için bkz.: http://blog.milliyet.com.tr/hayata-seyirci-kalmak-ya-da-icine-dalmak--i-/Blog/?BlogNo=448010 

Hazırlıklı olmak deyince öncelikle eğitimli olmak, çağdaş yaşamın ve geçerli mesleklerin gerektirdiği donanıma erişmek akla geliyor. Kreşten başlayıp geçerli bir üniversite mezuniyetine hatta mastıra kadar uzanan ya da çıraklıktan ustalığa değin pratik bir meslek edinimini içeren bu süreç neresinden baksanız 24-26 yaşlarını buluyor! Yani bu yaşlara kadar zaten –çok zorunlu, özel hal ve durumlar dışında- hayatın içine tam olarak giremiyorsunuz.

Hazırlıklı ve güçlü olmanın bir diğer yönü de tek başına yetkin bir birey olmanın yanı sıra örgütlü olmak, sınıfsal konumun sağladığı olanakları kullanmak (ya da arkanızda güveneceğiniz bir yapının olması) anlamına geliyor. Çağdaş toplumlarda uygun sınıfsal konumun yakalanması ve kooperatiflerden sendikalara, mesleki dernek ve kuruluşlardan sivil toplum kuruluşlarına kadar uzanan geniş bir yelpazede etkin bir örgütlülük bu açıdan önem taşır. Örgütlenmenin zayıf ve yapay, sınıf bilincinin ise neredeyse yok olduğu bizim gibi toplumlarda bu durum “dayısı olmaktan” başlayıp aşireti ya da tarikatı olmaya, etnik ya da dinsel aidiyeti içeren yapıları etkin kullanmaktan ayak oyunları, kaba güç ve tehdit kullanmaya kadar uzanabilen feodal ve sistemi bozucu özellikler de arz edebiliyor.

Kişilik özellikleri; Hayat yarışında kişiyi diğerlerine göre avantajlı kılan fiziksel özellikler de önemlidir. Bunları büyük ölçüde değiştiremeyeceğimiz için bir kenara koyarsak… Özgüveni yetersiz, tembel, fazlaca bir sorumluluk ve risk almaktan hoşlanmayan vb. olumsuz özelliklere sahip insanlar karşılaştıkları yol ayrımlarında hep kısa, zahmetsiz yolları tercih ederler. Bu yüzden de çoğu kez hayatın dışında kalırlar. Ulaştıkları yer de çoğu kez varmak istediklerinin çok ırağında yer alır.

Deneyimler; Geçmişte yenilen kazıkların bir bileşkesi olup yeni fırsatlar ve endişeler karşısında benzeşim kurma ya da uyarlama yoluyla, içine dalınan mücadeleli bir hayatın yol ayrımlarında hayati ölçüde işe yarayabilir. Geçen her yıl deneyimler heybemize yeni bir şeyler katarak onu daha da doldurur, diğer koşullar uygunsa savaşım gücümüzü daha da arttırır.

Ve yaş! Yaşlandıkça hem sağlığımız ve dinamizmimiz eski güç ve düzenliliğini yavaş yavaş yitirmeye başlar hem de her şeye başkaldırmaktan, bazı şeyleri kabullenmeye doğru önemli ölçüde değişiriz… Yoruldukça eskiye oranla duyarsızlaşırız. Hayatta olanları olması gerekenlermiş gibi daha çok görmeye başlarız. Kendi isteklerimiz değil, yakın çevremizin ve toplumun istekleri daha ön plana çıkar. Artık bir tür alma ve biriktirme değil verme, hafifleme dönemine geçeriz. Yeni mücadeleleri yürütecek ve bunun için hayatın içine dalacak olan genç nesle güvenerek…

Kıssadan hisse;

Öncelikle "kendini yaşama hak ve sorumluluğuna” hayatın içinde çalışarak, üreterek sahip çıkmanın ve varoluşumuzu toplumsal bir yolla etkin olarak gerçekleştirmenin çok önemli olduğu yaşamlarımızda, eğitim, meslek yeterliliğine erişebildiğimiz 24-26 yaşlarından 60-65 yaşlarımıza kadar hayatın içine -kişilik özelliklerimiz ve deneyimlerimiz elverdiğince- dalarız. Bahsettiğim dönemlerin öncesi mücadeleye hazırlık, sonrası ise yorgunluk atma dönemleri olması itibariyle daha çok seyretme dönemleridir. Ama bu dönemlerde de çeşitli aktiviteler (hobiler, spor, gezi, sosyo-kültürel ve siyasi, danışmanlık, eğitmenlik vb.) aracılığıyla yarışmacı olmayan bir tarzda, hayata düşük yoğunluklu dalışlar yapmak tabii ki mümkün...

Ya sizce?

İ. Ersin Kabaoğlu,

8 Şubat 2014, Ankara,

 
Toplam blog
: 366
: 2333
Kayıt tarihi
: 05.10.07
 
 

Samsun/Ladik doğumluyum. Çocukluğum ve ilk gençlik yıllarım babamın görevi gereği ülkemizin Orta ..