Hayata tersten uçun

Hayatı akışına bırakmak insana daha kolay gelir enerjiyi azami bir şekilde harcayarak günlerini tamamlayabilir. Gün içerisinde geçen zamanı akım ile özleştirirsek bu akıntı ya da akımı doğada ki canlılarında kullandığını fark ederiz. Var oluşuyla kabiliyetli yaratılan kuşlar ya da balıklar akıntıyı en iyi şekilde kullandıklarını, doğa cambazı gibi hareket ettiklerini görüyoruz.
Kuşlar hava akımını kullanarak akıma kendilerini bırakarak saatlerce göç için uçabilirler. Hakeza balıklarda aynı şekilde su akıntısını kullanarak uzun yollar kat ederler. Burada doğada var olan bu sistemi kendimize uyarlarken tabi ki canlının özelliklerine de bakmamız gerekir. Bu canlılar yaratılırken bir mühendislik becerisinin çok daha ötesinde mimarlığın kusursuzluğuyla yaratılmış canlılardır.Bu canlılar sadece akıntıya bırakmaz kendileri akıntıyı gidecekleri yere azami enerji kullanmaları için kullanırlar.Bu da bu canlıların çevresel faktörleri en iyi şekilde kullanabildiklerini ve bunun içinde hazır olduklarını gösterir. Fiziksel ve içgüdüsel olarak kusursuz bir yaratılış örneği vardır ve bu sayede en az enerji ile çok yol kat edebilirler.Bu içgüdüsel hareketi yaparken fiziksel kabiliyetini elde etmek istedikleri sonuç(avlanma , av olmaktan kurtulma , hedefine ulaşma, ) için bu davranışı gerçekleştirirler.

İnsan açısından akıntıyı ele alacak olursak, insanoğlu benzer davranışı "Hayatı akışına bırakmak" terimine yüklemiştir. Hayatın akışını kendi lehine kullanabilmesi için öncelikle bu akışa karşı gerekli iradeye sahip olmalı ve bir amaca ulaşmak için kullanmalıdır. Aksi taktirde oluşabilecek sonuçlar aleyhine işleyecektir. Düşünün nehrin akıntısına bırakmışsınız kendinizi eğer bir yere varmayı hedeflemeden akıntıda devam ederseniz akıntının hızlandığı ve müdahale imkanınızın kalmadığı anda şelalenin en yüksek noktasına yaklaşmışsınızdır. Düşüşünüz de bir o kadar gürültülü olur ki o an anlarsınız rüyadan uyandığınızı.
İnsanlar hayatı tamamen akışına bırakırken aslında kaçmak için bu yöntemi kullanırlar , hayat dediğimiz yaşam formu üzerinde karşılaştıkları sorunlara karşı gerekli iradeyi gösteremedikleri ve herhangi varmak istedikleri bir sonuç olmadığı taktirde bu yöntemle hayata kendilerini teslim ederler. Ne zaman bu yöntem kişinin kendi yörüngesinden çok uzak bir noktaya götürdü ve şelale sendromu olarak adlandırdığımız olayı yaşadılar o zaman kendilerine gelirler.Artık uzak bir yörüngede belki de akıntıya karşı ilerlemek zorunda kalacakları bir durumla karşı karşıya kalırlar.

Hayatı iç faktörler ve dış faktörler şeklinde ikiye ayırabiliriz. İç faktörler bizim kontrolümüzde olan bizim kendi irademizle gerçekleştirdiğimiz durumlardır. Dış faktörlerde bizim irademizde olmayan durumların gerçekleşmesidir. Ne hayatı bütünüyle kontrol edebiliriz ne de tamamen akışına bırakabiliriz. Denge kainatın her bir parçasında mikro dan makroya hakimdir.Bizde bu dengede yer almalıyız ki dengesizlik! durumu ortaya çıkmasın. En az enerjiyle daha fazla sonuç elde etmemiz gerekir bunun içinde hayatı akışına bırakmalıyız.

Hayata akışına bırakırken ; bu akışa karşı gerekli irade ve güç donanımlarımız sağlam olmalı bununla birlikte varmak istediğiniz bir sonuç ve süreç kontrolü elinizde olmalıdır. Kontrolünüzde olmayan bir akışa bırakmak sizi hiçbir şekilde hedeflediğiniz bir sonuca götürmez bilakis hayatın istediği yere götürür.
Hayattan ne istediğinizi bilmezseniz hayatın istediklerini gerçekleştirirsiniz.

Mustafa ŞAHİN