Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Eylül '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Hayatı kurtarmak...

Bu gün ilk kez yazmaya başlıyorum ve çok heyecanlıyım. Bu saatte neler yazabilirim, insanlara nasıl faydam olabilir? Nasıl dikkatini çekerim insanların diye çok telaşlı, heyecanlı ve aceleciyim. İnsanların dikkatini çekmek istediğim husus başlıktanda anlaşılacağı gibi insan hayatının değeri ve her vatandaşın yapabileceği küçücük şeylerle nasıl bir hayatın yada hayatların kurtarılabileceğidir.

Bilindiği gibi %95'i deprem fayları üzerinde bulunan güzel ülkemizde gözardı edilen en önemli husus sivil savunma konusudur. Afet olduğunda hepimizin acıyarak, vah vahh tüh tüüh lerle izlediğimiz afet haberlerinden neden kimse kendine pay çıkarmaz? Neden bir gün o tvlerden izlediği enkaz altından çıkan, yakınları enkaz altında kalan insanların yerinde bir günde kendisinin olabileceğini düşünmez insanlar? Bende düşünmüyordum... Taa ki 17 ağustos 1999 salı gecesi 3.02 ye kadar. O gece... Aman Allahım ne müthiş bir gürültü ne müthiş bir sarsıntı. O bir dakikaya yakın zaman nasılda yıllar oldu, nasılda tüm yaşanılan acı tatlı ömür film şeridi gibi gözümün önünden geçti. Annemi hatırladım, babamı ve tüm sevdiklerimi hatırladım o bir dakikada. Belki bir daha göremeyecektim, belki az sonra ben yok olacaktım. Pişmanlıklarımı yaşadım, yapmak isteyipte yapamadığım gerçekleştiremediğim hayallerim geçti gözümün önünden... Ölüm ne kadarda yakındı, yanıbaşımdaydı sanki. Ahh diyordum bir kurtulsam bir bitse şu sarsıntı bir bitse kulakları sağır eden gürültü. Ben yapacağımı biliyordum. Ben bir daha çok katlı yerde yaşarmıydım? Hiç güvenirmiydim ben başkasının yaptığı hiçte güvenilmeyen binalara?

Evet bitti o sarsıntı , bitti o gürültü ve ben hala yaşadığıma inanamıyor olsamda bulunduğum binayı terk ettik gecenin bir yarısı. Sadece terk ettiğimiz evlerimiz değil binlerce sevdiğimizide terk ediyormuşuz meğer. Bilsem çıkarmıydım? Onları orada bırakır çıkarmıydım bilemiyorum ama çıktım. Dünya sanki mahşer yeri gibi insanlar oraya buraya can havli ile koşturmaktan tanımıyor kimseyi. Herkesin kafası bir yere odaklanmış kimi annesini, kimi kardeşini, kimi sevdiğini bulmaya çalışıyor. Kimi buluyor sevdiklerini kimi ise buluyor bulmak istemediği şekilde. O enkazın başına giderken yaşanan duyguları, edilen duaları yaşayan bilir ancak.

Baştada dediğim gibi bu ülkenin %95' i fay hatları üzerinde bunu bilmeyen yok sanırım. Ama kendi yaşamı için çocuğunu sağlığı için, yakınları için birşeyler yapmaya çalışan kaç kişi var? Hepimiz biliyorum ki o görüntüleri izlerken basın organlarından çok şeyi planlamıştık, çok şey yapmaya karar vermiştik değilmi? Ne oldu? Yapabildikmi hepsini? Yada çoğunluğumuzda olduğu gibi bir kaç gün sonra unuttukmu ? Haklısınız 2 büyük deprem yaşayan biri olarak bende unuttum bir kısmını. Sevgili dostlar; unutturmayacağım diye bir iddiam yok ama bende karınca kararınca sizlere hatırlatmaya devam edeceğim dilimin döndüğünce. Birey olarak yapabileceklerimiz hakkında yaptığım araştırmaları paylaşmak , aldığım eğitimin sadece bende kalması değilde sizlerle paylaşmaya çalışacağım elimden geldiğince. Hepinize saygılar sunuyorum...

 
Toplam blog
: 22
: 935
Kayıt tarihi
: 06.09.06
 
 

1966'da yine bir sonbaharda doğdum. Hala o sonbaharı yaşıyorum. Amacım yazar falan olmak değil sadec..