Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Temmuz '12

 
Kategori
Güncel
 

Hayatı yanlış yerden tutmak!...

Hayatı yanlış yerden tutmak!...
 

Böyledir hayat, önce konuşmasını istersin sonra susturursun!...


"Dünya'nın en tehlikeli hali, cehaletin örgütlü eyleme geçme halidir" der, Goethe.

*

-"Suçlu varsa suçunu konuşun insanın, dilini, dinini, cinsiyetini değil!"

*
İnsanların politik eğilimlerini dilleriyle, dinleriyle tanımlamak, bir ortaçağ zihniyetidir.

Bir insanın düşüncelerini, dini inancı ve konuştuğu dile göre yargılamak, herhalde çağın yargıçları için yüz kızartıcı bir durum olsa gerek!

KCK davasında, kendi dilleriyle (anadili) savunma yapmak isteyenlerin savunmalarını kabul etmeyen yargıçlar, partilerin de görüşleriyle bir ara yol bulmuşlar ve "anadili" yerine "anladığı dil" de savunma yapabileceklerine karar verdiler.

"Güleriz ağlanacak halimize" diye dilimizde güzel bir deyim vardır. Ağlanacak durum da olsa biz yine de gülerek işin içinden sıyrılmak isteriz.

İmam Hatiplerde yıllarca Atatürk düşmanlığı yapıldığını herkes bilir. Yine, askerlerin de Atatürkçü olduğu bir gerçek. Şimdi, Ergenekon'da Kemalistlerin, Balyoz'da da askerlerin hesabı soruluyor gibi bir imaj yaratılarak, bunların davalarına İmam Hatipli bir savcı ile yine İmam hatipli bir yargıç bakarsa ne olur?

Ne olacak? Davalar, ip yumağına döner. Dönmedi mi? Döndü. Şimdi  Bekle, yumak çözülecek!

Sözüm ona tutuklu (oysa çoktan cezaları kesilmiş) vekillerin salıverilip verilmeyecekleri hakkında yargıçlar - güya - dün  (09.07.2012) bir karar verebileceklerdi. Ama verememişler, duruşmalar aynı şekilde eskisi gibi sürdürülmüş.

Aslında ise sorun, KCK davalarından kaynaklanıyor olması. Aradan aylar geçmesine rağmen daha hangi dilde konuşulacağına karar verilememişken, davaların uzun sürmesi veya sürmemesi kimin umurunda ki?

Bekle ki, yeni Anayasa çıksın!...

"Üçüncü yargı paketi" dediler, sabırla beklediler; otobüs geldi, geçti ama bir inen olmadı. Şimdi de, KCK'nin "anladığı dil"de konuşması beklenecek. Beklenecek, ama hangi durakta inileceği hala belli değil. Çünkü, henüz durağın adı bile konmamış!

İp, ayaklarda dolandıkça dolanmakta, bu arada zihinler gittikçe bunamakta; otobüs ise, bilinmiyen bir durağa doğru yol almakta, yolcular karamsar, yarınları kararmakta; vatandaş sinmiş, korkaklığını yaşamakta, kurbanlar belli, gözler, ölü bir koyun gözü gibi dışarıya fırlamış, başlar uzanmış öylece bakmakta, bekliyorlar ki, bir uyarıcı daha gelse de, bu rüyadan uyanılsa...

Yargıçların yargıçken, askerlerin askerken, memurların memurken konuşamamalarına inat, emekli olduklarında dilleri çözülmüş gibi bir bir konuşmaları, vatandaşın aklını gittikçe ip yumağına çevirmiş, onlar konuştukça, vatandaşın aklı dolanı dolanı veriyor da bir türlü doğru bir  karar veremiyor!...

Geçenlerde, Anayasa Mahkemesi eski raportörü Dr. Osman Can, yargıtaydan Kemalistlerin iyice temizlendiğini, böylece yargıtayın da tamamen siyasallaştığını söyledi. Bu durumda savcıların ne yapabilecekleri merak konusu!...

Çünkü sonuçta, otobüsün içindekilerle "anladıkları dil"de konuşacak olan onlar...!

Alaettin Morgül / 10.07.2012  

 
Toplam blog
: 193
: 1086
Kayıt tarihi
: 02.02.10
 
 

İsveç`in Göteborg şehrinde oturmaktayım;  evli ve bir kiz bir oglan iki çocuğum var. İsveç`te..