Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Haziran '09

 
Kategori
Tarih
 

Hayatım, gözyaşı şişem nerde?

Başlığı garipsemeyin lütfen. Yüzyıllar önce bu topraklarda yaşayan biri olsaydınız, bu soru size enteresan gelmezdi.

Bir inanışa göre, Roma imparatorluğu döneminde insanlar ölülerinin yada gurbete gönderdiklerinin arkasından onlar için döktükleri gözyaşlarını küçük şişeciklerde biriktirirlermiş. Bu şişeler ölenlerin mezarına konurmuş, gurbete gidenlere ise; geri döndüklerinde, gözyaşını biriktiren tarafından verilirmiş.

Aslında, gerçek adı “unguentarium” olan ve daha çok ilaç, krem, losyon, yağ gibi şeyleri muhafaza etmek ve taşıyabilmek için kullanılan bu şişeciklere; “Gözyaşı şişesi” denirmiş.

“Demek ki” dedim kendi kendime bu bilgiyi ilk duyduğumda; “insanlar gibi toplumların, coğrafyaların da kaderi var.” Ve maalesef bu coğrafyanın kaderi de gözyaşı ile çok içiçe. Kimin aklına gelebilir ki cidden gözyaşlarını şişelerde biriktirmek? Olsa olsa bizim coğrafyamızda yaşamış olanların yada yaşamakta olanların...

Garip bir ilişkimiz var toplum olarak hüzünle, ağlamakla, gözyaşlarıyla… Kimilerimiz, kesinlikle duygusal olmadığını ispat etmek istercesine; kabadayı, ağlamaz erkek görünürken; içki masalarında, yada yalnız başına hiç olmadık yerlerde zırıl zırıl ağlayabiliyor. Yada sürekli gözyaşı dökmeye meyilli, duygusal görünen birinin, hemen yanı başımızda döktüğü gözyaşlarının sahteliği şaşırtabiliyor bizi yıllar sonra...

Düşünsenize; çektiği acıyı, kederi konuşmak için özenerek masa kuran, “dertliyim, içelim” deyip donattığı masada saatlerce oturan, bunu bir törene çeviren bir milletiz biz. Acılarımıza tören yapıyoruz, onları itinayla yaşıyoruz. Bizi daha derinden vursun diye belki... Ne de olsa bizden önce bu toprakların sahibi olanlar da, birbirlerine şişelerde gözyaşlarını birktirmemişler mi..?

Evet doğru, topraklarımızdaki eski Roma mezarlarından çıkıyor gözyaşı şişeleri. Ağlamak da gülmek kadar doğal ve insani bir duygu, kabul. Görüyoruz ki, bizden önce bu topraklarda misafir olanlar da, çok ağlamış, çok gözyaşı dökmüş. Ama gülmek varken; hiç gerek yok ağlamaya ve artık zaman 21. yüzyıl; uzay çağı, internet çağı, bilgi çağı... kısacası hiç birşey eskisi gibi değil...

Ve bence, bizim toplum olarak artık; üzülecek takatimiz, biriktirecek gözyaşlarımız kalmadı...

D. Dara KILINÇ

ddarakilinc@gmail.com

 
Toplam blog
: 160
: 2717
Kayıt tarihi
: 16.04.09
 
 

Öykü Şiir Deneme ..