Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ekim '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Hayatımın en buruk Cumhuriyet bayramı

Hayatımın en buruk Cumhuriyet bayramı
 

Cumhuriyet bayramımıza, bu yıl her zamankinden daha farklı bir atmosferde girdik. Bayram, önemi dolayısıyla özel olarak sevinçle, neşeyle, coşkuyla kutlanan gün demek. 29 Ekim'in bu bağlamda bizim için önemi, anlatılamayacak kadar büyük. Fakat bu neşeyi bize çok görenler, en mutlu günümüzde bizi hüznümüzle başbaşa bırakmayı başardılar.

Ben çok duygusal olduğum için bu tür olaylardan çabuk etkileniyorum ve kolay kolay da bu havadan kurtulamıyorum. Yarım asırdır ilk kez bir cumhuriyet bayramını bu kadar hüzünlü yaşadım.

Zaten insanı duygulandıran şiirler, marşlar, konuşmalar, bu sefer beni daha çok etkiledi. Küçücük yavruların okuduğu Cumhuriyet şiirlerini dinlerken, şimdi onlar da çocuklarının sesini duymak isterdi, başarılarını görmek isterdi diye düşündüm.

Onlar, canlarını bu vatan için feda eden ve vatanın bu coşkulu bayramına katılmayı, çoluk çocuğuyla bu mutluluğu paylaşmayı başaramadan aramızdan ayrılıp giden şehitlerimiz...

Milyonlarca şehit vererek sahip olduğumuz bu vatanın kıymetini bir kez daha anladım. Aslında bunu hepimiz biliyoruz, her zaman da tekrarlıyoruz. Ancak, yine de insanın gözünde canlandırabilmesi zor. Hiç tanımadığımız bilmediğimiz insanlar, Çanakkale'de düşmana siper olmuşlar, Anafartalar'da, İnönü'de, Dumlupınar'da ya şehit ya gazi kararlılığıyla düşmana karşı çarpışmışlar. Çoğu kazanılan zaferi bile göremeden aramızdan ayrılıp gitmiş...

Ciddi bir şekilde düşünmezseniz, masal gibi bir şey... Fakat günümüzde tanıdığımız, yakınlarımız, aynı akıbeti paylaşıp, göz göre göre yok olup gidince, insan şehitlerin, şehitliğin ve şehit kanlarıyla elde edilmiş memleketin kıymetini daha iyi anlıyor.

*****

Atatürk'e hitaben yazılmış şiirler, çocukluğumuzdan beri belleklerimizde yer etmiştir. Fakat bugün katıldığım törende dinlediğim şiirler, nedense beni daha farklı düşündürdü.

Sanki Atatürk'ü tam anlayamamışız, onun üzerinden duygusal bir hamaset yapmaya çalışıyoruz gibi geldi.

Atatürk'ün Türk gençliğine Hitabı'nı hepimiz biliriz. Bizim için aslında özet bir el kitabı olabilecek kadar kapsamlı bu hitabede, Atatürk bir anlamda bizi, bundan sonra yapılması gerekenleri yapmakla görevlendiriyor:

"Ey Türk gençliği! Birinci vazifen Türk istiklâlini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir." Görüldüğü gibi yapmamız gereken şeyler var. Bize emanet edilen cumhuriyeti ilelebet korumak ve savunmak için vazifeliyiz.

Ve devam ediyor Atatürk. "Bir gün, istiklâl ve Cumhuriyet'i müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin!"

Bir de Gençliğin buna verdiği bir cevap var. Ne deniyor orada? "....Çağdaş uygarlığa geçmek için bütün zorlukları yeneceğimize, namus ve şeref sözü verir, kendimizi büyük Türk ulusuna adarız."

Peki biz ne yapıyoruz? En ufak bir zorlukla karşılaştık mı, "Atam! Gel, şu halimize bak, bizi kurtar!" diyoruz.

İçinde bulunduğumuz ve sahip olduğumuz pek çok nimet gibi, Cumhuriyetin de kıymetini bilmediğimizi düşünmeye başladım. Öteki nimetler için nasıl bazılarımız sadece lafla "Allah'a şükür" deyip geçiyor, kimilerinin aklına bu da gelmiyorsa, aynı mantıkla çoğumuz da Cumhuriyet için "Atatürk'e teşekkür borçluyuz" diyoruz ama, bu teşekkürün ve değerinin farkında bile değiliz.

Biraz zor durumda kalınca, bugünün şartlarında o zorlukla mücadele edip başarı kazanmamız gerekirken, biz yardımı yine Atatürk'ten bekliyoruz. Sanki yattığı yerden kalkıp gelecek, bizi her dertten kurtaracak, "aferim çocuklar, ne güzel de yan gelip yatıyorsunuz, siz istifinizi hiç bozmayın, ben zaman zaman gelir durumu düzeltirim, siz başınız sıkışınca yeter ki bana bir haber verin" diyecekmiş gibi davranıyoruz.

Çocuklarımıza Atatürk gerçeğini bu vesileyle daha iyi ve daha kapsamlı öğretmemiz gerektiğini düşünüyorum. Onu başımız her sıkıştığında bizi koruyacak, kollayacak, derdimizi çözecek kutsal bir "....man" gibi görmekten vazgeçelim. Bizi kurtaracak olan onun bize bıraktığı ilkelerdir. Onlara sarılıp, onları uygulayarak ancak başarı kazanabiliriz.

Atatürk'ün ölmeyip kalbimizde yaşıyor olması, ona duyduğumuz sevgi, saygı ve minnet dolayısıyladır, onu hiçbir zaman unutmayacağımız içindir.

Bu duygularla Cumhuriyet bayramınızı en içten dileklerimle kutlarken, bugünü asırlarca hep bayram olarak daha görkemli, daha neşeli, daha mutlu, daha sevinçli günlerde ve zamanlarda kutlamayı, Atamızın bize bıraktığı emaneti her yerde ve zamanda, kanının son damlasına kadar korumaktan çekinmeyen bir nesil olmayı temenni ediyorum.
 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..