Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Mayıs '11

 
Kategori
Çevre Bilinci
 

Hayatımız akıp gidiyor!

Hayatımız akıp gidiyor!
 

Bu gidişle akacak bir suyumuz da bir hayatımız da olmayacak çok yakında…


“ Hayatım su gibi akıp gidiyor ” diyerek iç geçiririz bazen. Geçmişe bir özlemdir bu çoğu zaman. Çocukluğumuza, gençliğimize, sağlığımıza…Geçip giden güzelliklerin ardından bir eyvah…Bu deyimde, bizden çok şeyi götürür gibi görünse de su, bize hayat verendir. Varlığımızı sürdürebilmemiz için en gerekli varlıktır. Suyun hayat verdiği diğer varlıklarda bizim için en az onun kadar değerlidir. Yemyeşil ormanlar, verimli topraklar, ırmaklar, denizler… Günümüzde küresel ısınmayla başlayan tartışmalar hala devam ediyor. 

Çevre kirliliği, insanın doğaya acımasızca verdiği zararlar ve doğanın intikamı gündemden düşmüyor. Kutup ayılarından, çölleşmeden bahsediyor bilim adamları. Ne zaman çevreyle ilgili bir muhabbet açılsa aklıma rahmetlik Denizli Valimiz Recep Yazıcıoğlu gelir. Çok farklı bir insandı o, nur içinde yatsın. Sağlığına çok dikkat ederdi. Asitli içecekleri değil ayranı tercih ederdi içecek olarak. Bulunduğu ortamlarda sağlıklı içeceklerin bir anda çoğalmasına vesile olmuştu. Görev yaptığı yerle ilgili vizyon sahibi projeler üretirdi. Denizli için de, o dönemde çılgın proje olarak değer bulmasa da Bozdağ da kayak merkezi, Mendereste rafting, Gökpınarda su kayağı yapmaktan bahsediyordu. Hatta daha da somutlaştırarak bu adımları bizzat kendisi atıyordu. Rafting yapıyor, su kayağı yaparken su sporlarını geliştirmekten bahsedip basına poz veriyordu. Denizli’nin tanıtımı için büyük çaba harcıyordu. Doğa aşığı olan, doğayla insanı doğal yollarla bir araya getirmeye çalışan, ülkesini seven ve onu değerli kılan bir yöneticimizdi o. Ancak onun su kayağı yapması çevrecilerimizi çileden çıkarmıştı. Bir anda şimşekleri valimizin üzerine yöneltmiştik. İçme suyumuz katlediliyordu. Devletin Valisi halkın suyunu kirletiyordu. Bu duruma duyarsız kalabilmek imkansızdı. Çevreciler bir anda çoğalıp kenetlenmişlerdi sularını korumak için. Sonrasında valimizin acı vefatıyla hepsi unutuldu. Çevrecilerimizde onunla birlikte kaybolup gitti. Oysa Gökpınar Barajına çok yakınlarda akmaya devam ediyor Menderes Nehri. Organize sanayi bölgesinin yakınlarından kıvrım kıvrım, nazlı nazlı, masmavi? Şey, mormuydu yoksa? Yoksa pembemiydi bugün. Hadi canım ben hiç siyah görmedim orasını olsa olsa kahverengidir rengi. Bir damla motor yağı değmemiştir oysa Menderese…Hem su kayağı da yapılmıyor ki artık Denizli’de… Yıllardır akıp gidiyor Menderes. Yıllar önce kaybettik valimizi ve onunla birlikte çevrecilerimizi. Gökpınar Gölünde kontrol altındaki tesislerden evimize tertemiz bir şekilde gelen su için yaşanan tartışmalarda kaldı çevreciliğimiz. Bir devlet memuru olarak görevini en iyi şekilde yerine getirmeye çalışan valimize karşı yükselebildi ancak sesimiz. Menderes Nehri bir simgedir sadece. Güzelim ülkemde renk renk akmaya devam eden daha çoook Menderes Nehri var. Fakat hiç gündeme gelmiyor onlar... 

Oysa gündeme damga vuran, damga vurmaya devam edecek olan çok büyük bir tehlike var. Kanser…Tarlamızdan evimize güvenerek aldığımız, soframıza yıkamadan koymadığımız domatesimiz, biberimizle içimize sinsi sinsi yerleşen bir illet. Günlük heveslerimiz, geleceği düşünmeden attığımız adımlarımız, para hırsımız ve bencilliğimizle kirlettiğimiz suyumuz bizden onun aracılığıyla intikam alıyor. Zengin fakir fark etmiyor onun için. Hayatımızı kendisiyle birlikte alıp götürüyor. Bu gidişle akacak bir suyumuz da bir hayatımız da olmayacak çok yakında…Kimbilir yarın sıra hangimizde? 

Dipnot: Çevreci olmak için illa ki çevre koruma derneğine üye olmak mı gerekli? Oysa hepimiz çevrenin doğal bir üyesi değil miyiz? 

 
Toplam blog
: 7
: 220
Kayıt tarihi
: 19.05.11
 
 

Denizli'li eğitim görevlisi, turizmci, voleybol hakemi. Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültes..