Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Nisan '08

 
Kategori
Sinema
 

Hayatımızda bir mola verelim: Tatil (The Holiday) Filmi üzerine...

Hayatımızda bir mola verelim: Tatil (The Holiday) Filmi üzerine...
 

Amanda Woods (Cameron Diaz), sinema filmleri fragmanı yapan başarılı ve hırslı bir Hollywood iş kadını. İşine o kadar düşkün ki, sevgilisi ile sevişmeye zamanı yok. Sevgilisi de onu aldatıyor. İlişkileri iyi gitmiyor. Ayrılma kararı alıyor.

Iris Simpkins (Kate Winslet) Londra'da gazeteci. Kendisine saygı göstermeyen bir adamı seviyor. Ancak o adam başka biriyle nişanlanıyor. Diğer taraftan da Iris'i kullanmayı sürdürüyor. Iris Londra'ya uzak mesafede oturduğu evini bir internet sitesine devre mülk gibi koyuyor. Amaç evleri değiştirmek üzere tatil yapmak.

Amanda Woods erkeklerden ve insanlardan uzak bir yerde tatil yapmaya karar veriyor. İnternet üzerinden arama yaparken Iris'in evini görüyor. Birlikte "msn" üzerinden konuşuyorlar. Amanda Woods'un Hollywood'daki gösterişli evine karşılık Iris'in mütevazi evi kapısının önündeki arabalarıyla birlikte değiştiriliyor.

Sonrası tipik bir Hollywood filmine dönüşüyor. Amanda, Iris'in ağabeyi (Jude Law) ile ; Iris de Amanda'nın Hollywood'a müzik yapan bir arkadaşıyla (Jack Black) tanışıyor. Olmazlar olur oluyor; tatil ortamının verdiği rahatlıklar aşk duygusunu kamçılıyor.

İzlerken çok keyif aldığımı, kendimi şu sıralar çok ihtiyaç duyduğum tatil ortamında hissettiğimi söylemeliyim. Tatil güzel bir şey. Hele zenginseniz, paranız varsa tatil yapmak çok ayrı bir keyif aracına dönüşüyor. Aşkların bir çoğunun tatillerde başlamasının ya da güçlenmesinin arkasında yatan şey de yaşamın içinde verdiğimiz bu mola.

Amanda Woods öylesine yoğun bir iş temposuyla çalışıyor ki, yaşamına eşlik eden adamı tamamen unutuyor. Bu yoğun tempo işte başarı, aşkta hüsran getiriyor. Ama terazi kefelerinin hepsine istediğiniz herşeyi keyfinize göre koyamıyorsunuz işte. Amanda'ya büyük zenginlik getiren işteki başarısı, özel hayatında ters orantılı olarak işliyor. Amanda'nın bu ortamda tatil yapma kararı vermesi de çok ilginç. İnsanın karşısına her zaman Jude Law gibi biri çıkar mı bilinmez. Ancak eski sevgilisinin de yenisinden aşağı kalır bir vizyonu olmadığını söyleyebiliriz.

Neye emek verirseniz o güçlenir. İşiniz ön plana geçerse orada başarılı olursunuz. Hatta kapitalizmin olanakları sizi zengin bile yapabilir. Aşkı ararsanız onu da bulursunuz. Ona özen gösterirseniz çevrenizde oluşan aura etki alanı yaratır. Film boyunca Amanda Woods ve yeni sevgilisi sürekli mantıklı bir ilişkiden söz ediyorlar.

"Yatıyoruz ama aşık olmayacağız; çünkü bu imkansız bir ilişki."

Ancak tatil ortamı ve Amanda'nın ihtiyaç duyduğu o güçlü aşk duygusu buna izin vermeyecektir.

Iris'in işleri biraz daha ilginç gelişiyor. Hollywood'un en eski senaryo yazarıyla karşılaşıyor. Ona eşlik ediyor. Kendisi için özel bir gece düzenlemek isteyen Hollywood yazarlar sendikasının davetine hazırlıyor. O sırada da büyük zaaf duyduğu eski erkek arkadaşı ile uğraşıyor. Bir şekilde (aydınlanma anı) ondan kurtulmayı bile beceriyor.

Bütün bu olup bitenleri, insanların hayatlarına verdikleri bir molada gerçekleştirmeleri çok ilginç ve düşündürücü.

İnsan ister istemez yaşantımıza eşlik eden kaos ve sıkıntılı ortamların üzerimizde yarattığı etkilerden kurtulmak için ihtiyaç duyduğumuz şeyin bu boşluklar olabileceğini fark ediyor.

Ne güzel değil mi?

Henüz tam olarak bahar gelmedi. Yazı hissetmek çok uzak bir gelecek gibi. Ancak şimdiden tatil arzusu hissetmek... Demek ki ne kadar sıkılmışım... Filmin bende bıraktığı etki bu. Bir de Cameron Diaz.. Çok hoş bir kadın...

Uzay Gökerman


 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..