Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Haziran '08

 
Kategori
Güncel
 

Hayatımızın trafik polisi

Hayatımızın trafik polisi
 

Bizim kulağımız ve gözümüz olsun.Ama beynimiz olmasın.


Televizyonun yaygınlaşmasından önceki yaşamla, günümüzü karşılaştırdığımızda; bazılarının onu "aptal kutusu " diye adlandırmalarını, yadırgamamak gerekir diye düşünüyorum. Televizyonun; günlük yaşamdan ülke yönetimine, insana özgü duyguların yozlaşmasından, ahlak çöküşüne kadar bir dizi konudaki etkinliği tartışılmaz.

Dizilerle, çoğu kez Amerika'dan ithal edilen yarışma programlarıyla, eğitici olmaktan çok lüks yaşama özendirici, sürekli ve aşırı tüketime yönlendirici reklamlarıyla; insanımız adeta afyonlanıyor, gerçek gündemden uzaklaştırılıyor.

En önemlisi de haber programları...En güvendiğimiz haber sunucuları bile aynı sistemin birer parçası. Dikkat edin haber sıralamasına: Deprem ha bugün, ha yarın olacak korkusunu körükleyen haber veriliyor, ardından kuraklık, ardından işsizlik ...Bunların ardından da günün mayo modası, ardından kanser dosyası, onun ardından bir magazin haberi. Sonra yürekleri dağlayan şehit haberi, ardından bir ünlünün yaşamından kesitler.

Yani insanlara sağlı sollu tokatlar atılıyor,sonra biraz tatlı sözler söyleniyor, daha sonra adeta silkeleniyor.

Psikoloji'de okuyan kızımın Sosyoloji hocası; insanların böylelikle serseme çevrildiğini ve giderek herşeyi kanıksamış, duygusuz ya da olmadık yerde tepki veren, dengesiz insan tipinin, yaygınlaştığını söylemiş.

İngiltere'de Glasgow Üniversitesi'nde görev yapan Glasgow medya grubu; haberleri dört ana gruba ayırıp halka yansıtıyormuş: 1) kötü haber 2 )daha kötü haber 3) Gerçekten kötü haber 4) Savaş, barış haberleri

Televizyonu ele alan sosyolojik araştırmalar, insanların gazete okumadıkları için televizyon haberlerine odaklandıklarını ortaya koymuş,

Bizdeki televizyonculuk, genelde batının anlayışını benimsemiş durumda. Oysa İsveç, Norveç gibi İskandinav ülkelerinde kötü haberlerin kesinlikle gece 12 ye kadar verilmediğini duymuştum ancak 12 den sonra bu tür haberler veriliyormuş.

Hayatımızın trafik polisi medya. Özellikle de görsel medya denilen televizyon. Elini kaldırıp indirerek ona geç, ona dur diyor; kendi kafasına, çıkarlarına göre bizleri yönlendiriyor.

Ülkeyi kimler idare edecek, nasıl bir insan tipi ülkemiz için geçerli olur, insanlar nasıl bir ruh hali içinde olurlarsa birileri bundan faydalanır? Seçim öncesi hangi lideri" kafaya almışsa" en çok o arz-ı endam ediyor ekranda ve anketler o doğrultuda sonuçlanıyor.

Bilgiye, habere onun sayesinde ulaşıyor, dünyanın bir ucundan onun sayesinde haberler alıyoruz. Evimizin, ailemizin ayrılmaz bir parçası ; odamızın dünyaya açılan penceresi televizyon.O olmadan yaşamamız mümkün değil. Ama; kaşıkla verip sapıyla gözümüzü çıkarıyor diye düşünmemek de elde değil.
 
Toplam blog
: 307
: 1382
Kayıt tarihi
: 08.08.07
 
 

Emekli Türkçe öğretmeniyim.Şimdi Marmara Üniversitesi bünyesinde bulunan, Atatürk Eğitim Enstitüsü ..