Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Şubat '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Hayatın içinden

Hayatın içinden
 

Genç, yaşlı birçok insanın yolu düşer, hastanelere. Hastalıklarına çare arayan insanlar doldurur, hastane odalarını. Saatler bir hayli ilerlemişti. Bir sessizlik çökmüştü Numunenin üstüne, ışıklar kapanmıştı odalarda, aniden çığlık atan bir adamın sesiyle irkildim. Ne acı bağırıyordu içim koptu sanki. O an hayat bir flim şeridi gibi geçti gözümün önünden ah be dedim dünya ne kadar kısa ve yalan Arzucum. Ne zaman nerde ne olacağımız belli değil. Şuraya bak insanlar nekadar çaresiz, bir umutla yarın ne olacak diye bekliyorlar.

Odada kuzenim hariç üç hasta benimle beraberde üç refakatçi. Bizim yan tarafımızdaki yatakta Karadenizin cefakar analarından 65 yaşındaki teyzem. Şekeri ve tansyonu yükselmiş kuvvetli geçirdiği için ara sıra hafıza kaybına sebep oluyor. Yatağının ucundaki sandelyeye oturdum elini tuttum. Memleket şivesiyle başladık konuşmaya. Sen kimsun dedi bana. Dedim teyzem bende senun memleketundenim geçmiş olsun iyi olacaksın, merak etme dedim. O kadar yorgun bitkin görünüyordu ki. Biraz neşelenmesi için Hafize Anam sen hiç sevdaluk ettun mi? Diye sordum. Kocamla dedi 3 sene sevdaluk ettum kızım ve bana bir bir anlatmaya başladı hayatını. Teyzemin hayatında neler neler yaşanmış. Hep Karadeniz aklındaymış eşi rahmetli olduktan sonra gidememiş karadenize, kimsesi yokmuş orda hasta olduğu içinde gidemiyormuş. Ama gönlü hep oralarda ölürsem diyor memleketimin topraklarında gömülecem onun için içim rahat gözlerim açık gitmeyeceğim diye dile getiriyor.. Diğer yatakta Zonguldaklı Hatice abla yatıyor. Hatice ablada aynı dertten o odada. Şeker ve tansiyon. Bir yastığa baş koyduğu eşi tam 52 yaşında Hatice ablayı yakın komşusuyla aldatmış. Hatice abla onu yatağında komşusuyla yakalıyor. Birde yakaladığı için eşinden dayak yiyip kapı dışarı ediliyor. Sonra malum üzüntüden şeker tansyon derken kendini numunede buluyor. Nedir bu kadınlarımızın bu cefası diye düşünüyorum. Acaba kadınlarımızda da suç varmı. Kadınlarımız erkeğinin beklentilerini yerine getiremiyorlar mı? Kadın kendi başına ne gül goncasıdır, nede diken. Koklamasını bilirsen gül, tutmasını bilmezsen diken olur der Refik Halit Karay.

Erkekleri anlamak çok zordur. Kendilerine has şifreleri vardır ve onları çözmek için tecrübe şarttır. Erkekler neden aldatıyor diye düşünüyorum. Hatice abla gibiler hak ediyorlar mı bu aldatılmayı. Eksiklikleri vardı demek ki eşinin gözünde ama hak etti mi? hayır bence hak etmedi belki hayatında hiç ruj sürmedi, belki vucudunu hiç kremlemedi veya eşine hiç cilve yapmamışmıydı. Onun evliliğinde şartlar farklıydı belki düşünüyordum ama bir çözüm yolu bulamıyordum. Neydi mutlu evliliğin sırları ben hiç evlilik yaşamadım ama etrafımdakilerden gözlemliyorum. Bence eşler hiçbir zaman aynı anda sinirlenmemeliler. Kadına fazlaca bir görev düşüyor. Duruşu, oturuşu, yürüyüşü abartılı olmayacak, ekonomiden, politikadan, milli maçlardan, kültürel olaylardan haberi olacak, bizi kim yönetir, nasıl yönetir, demokrasi, monarşi nedir bilecek. İçime bir burukluk düştü şimdi. Tülbentli Ak yüzlü anam geldi aklıma. Çektikleri roman olur. Babam onu hiç aldatmamıştı ama çok çektirmişti anacıma. Babam iyiydi hoştu fakat işi eve çok taşırdı. İş hayatımda tanıdığım ve çok takdir ettiğim bir beyefendi anlatırdı. İşyerimdeki bütün sorunlarımı evin yakınındaki bir ağacın dallarına asarım sabah giderken o sorunları alır tekrar işe giderim. Ozaman benim beynimde dinç olur hem böyle oluncada ailemi üzmemiş olurum derdi. Babam bunu hiç yapamadı stresini eve taşıdı ve bizleri çok üzdü.

Şimdi benim isyanım bir kadın olarak çocuk doğurupta cami avlusuna bırakanlara, küçücük bebeklerini odaya kapatıpta aynı çatı altında erkeklerle fuhuş yapan kadınlara, şimdi isyanım göğüslerim sarkar, göbeğimde iz kalır diye çocuk doğurmayan kadınlarda, şimdi isyanım hayat için mücadele etmeyen, çocukları için bir nebze olsun fedakarlık yapmayarak evliliğini bitirenlere. Kadın gibi kadın olacak kadın dediğin. Bir gecelik değil, ömürlük olacak, yıllara rehaveti değil, huzuru taşıyacak. En seksi leydi olmayı da bilecek, hanım sultan olup sözünü geçirmeyide. Paranın gücünüde bilecek ama ne parasızlığın eziksizliğini nede paranın kudurmuşluğunu yaşayacak. Değerlerini bir anlık heves uğruna terk etmeyecek.

Tekrar hastane odasına geri dönelim. Diğer yataktaki teyzem doğulu bir haftadır hastanede. Kızı perişan olmuş sadece yanında kalabilecek tek kişi felç geçirdiği için anlıyor ama konuşamıyor. Kızcaz çok yorgun sen uyu dedim ben annenin nöbetini tutarım. Çok sevindi kıvrıldı bir köşede uyudu. Bu odada kimse bölücülük ayrımcılık yapmıyor herkes birbiriyle gayet mutlu ve yardımlaşarak geçiniyor. Kimsenin kimseyle bir problemi yok bu vatan hepimizin bizler insanız kürdüyle, lazıyla, çerkezi, ermenisi, hristiyanıyla. Bu ülkeyi artık kirletmeyin. İnsanca yaşayalım bu vatan topraklarında.

Hastanelerimiz eskisi gibi değil. Eskiden hemşireler yetmezmiş gibi hastabakıcılar bile hastaları azarlarlardı. Şimdi gördüm ki gayet güzel bir hizmet sunuluyor. Hastaneleri bu hale getiren bugünkü hükümete sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Daha güzel yarınlar için hepimiz el ele diyorum. İnsan iftihar ediyor, gurur duyuyor. Hele vakaların neler olduğunu duyup anlayınca; ’’Burada olmasalar çoktan yitip giderlerdi’’ demek için uzman olmaya gerek yok ki, görülüyor çünkü. ’Allah muhtaç etmesin ama başımızdan da eksik etmesin. Sözlerimi Volkan konağın şu dizeleriyle noktalamak istiyorum. Yaş akar gözüm sızlar, ne kalur gerisine, herkesin bir derdi var durur içerisinde.

 
Toplam blog
: 53
: 2313
Kayıt tarihi
: 30.01.07
 
 

Hayat herşeye rağmen o kadar güzel ve sevgi doludur ki. Benim için hayat kimi sevdiğim ve kimi in..