Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Mayıs '15

 
Kategori
Deneme
 

Hayatın işe yaramayan bölümlerine gerçek denir

Hayatın işe yaramayan bölümlerine gerçek denir
 

Bir yalan dünyada, bir hayal âleminde yaşıyoruz sanki.  Gerçek olmayan, gerçekleşmemiş olan hayaller, umutlar daha çok konuşuluyor. Gerçeği yazan konuşan çizen yok. Gerçek oluyor ama kimsenin umurunda değil. Hem gerçekler acıdır, insanın canını sıkar. Hep böyle gerçeğe bağlı olup mutlu olanı görmedik.  Böyle olunca gerçekten kaçış var haliyle.

Yaşıyoruz geçiyor ama gerçeği pek de önemsediğimiz söylenemez. Hayatın zor ve acı yanlarına gerçek deniliyor. Atasözü olmuş sanki “Gerçekler acıdır” Bu nedenle insanlar gerçekleri kabul etmez, gerçeklerden kaçmaya çalışırlar. Hatta utandıkları gerçekleri saklarlar.  Kendilerine gerçek olmayan hayal ve ümitle bir dünya kurmuşlardır. Gerçek olmayan bu dünyada mutludurlar.  Sadece zor, acı ve mecburiyetlerin olduğu gerçeklerin dünyasına göndersen kimse gitmez.

Gerçek ödenmemiş faturadır. Hasta annendir.  Gerçek banka borcudur. Kötü komşudur. Savaş ve kavgadır. Cehalet ve bilgisizliktir. Yoksulluk ve ölümdür. Gerçek algısı kuru ekmektir, patsa gerçek değildir. Gerçeği kimse yaşamak istemez. Gerçek yaşamak istemediğimiz ama yaşamaya mecbur olduğumuz hayattır.

Gerçekler güzel olsa herkes gerçeğe koşar. Gerçeklerin dünyasında mutlu olan yoktur. Zaten orada mutlu olunsa tam mutlu olunur. Aslında gerçek, hayatın ta kendisidir, geri kalan hikâyedir. Lakin gerçekler adı altında bize öyle bir hayat sunuluyor ki “aman uzak olsun” diyoruz, gerçeklerden nefret ediyoruz.

Hayatımızın en kötü yanları gerçeklerdir ve biz onları saklarız. Gerçeğin dünyasında kötüler ve kötülükler ile bunların yarattığı hayat “ölsem de kurtulsam” şeklindedir. Gerçeğin dünyasında hiçbir seven sevdiğine varamaz. Gerçeğin dünyasında Tanrı yoktur, kötüler vardır. Kötü kader vardır, kahpe felek vardır.

Hayatımızın bir kısmına gerçek diyoruz biz. Ve o bir kısmı mecburen yaşıyoruz. Ömrümüz hastanelerde geçiyor. 30 yaşında kalpten ölüyoruz. Gırtlağa kadar borçlanıyoruz. Bunalımlara giriyoruz. Ve bu hallerimizi kimseler bilmesin diye herkeslerden saklıyoruz.  Herkesin hayatının bir kısmı böyle. Ama o bir kısmı bizler bilmiyoruz. Herkesin kendine göre gerçeği var.

Gerçeklere bağlı kalmamızdan falan söz edilir. İnsanların gerçekleri yılanlı bir kuyudur. Ve bu kuyunun ağzını kapatır yaşamaya devam ederiz. Hayatın bu kısmında asla umut falan yoktur. Bazılarımız o kadar ayıp ve utançla doluyuzdur ki utancımızdan Tanrı’nın karşısına bile çıkamayız.

Gerçekler hiçbir işimize yaramaz, son derece gereksizdir. Benim dedemin katil olduğu bilinmese de olur; kimin ne işine yarayacak. Şüphesiz gerçek denilen bu değildir de bizim gerçeklerimiz böyle. Gerçek deyince herkesin yüzünde soğuk bir rüzgâr eser. Birinin gerçeği bacağında donunun olmamasıdır, düşünebiliyor musunuz? Keyiften değil yokluktan. Bu adam gerçeği nasıl sevsin. Aldatıldığınız, kovulduğunuz, dövüldüğünüz, yüzüne tükürüldüğünüz… Daha ben ne deyim!

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..