Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Mayıs '11

 
Kategori
Öykü
 

Hayatın ta kendisi 12. Bölüm

Hayatın ta kendisi 12. Bölüm
 

resim alıntıdır."Karanlık sessiz çığlıklarımı duyuyor mu?"


Ne korkunç kadındı bu böyle. Darmadağınık kızıl bukleleri alnını kaplamıştı. Kuaförden yeni çıktığı belliydi. Üzerinde mor bir elbise vardı. Bedeninin şekline uygun olmayan bu elbiseden basen bir yandan göbek öte yandan fırlamıştı. Lömbür lömbür etti her yandan fırlayan. Kükredi cırtlak sesiyle. 

“Haydarrr…” 

“Hoş geldin karıcığım.” 

Handan şaşkınlığının arasında fal taşı gibi açılmış gözleriyle bir adama bir kadına bakakaldı. Kadının dominant yapısı, gözlerinde büyüttükleri müdürlerinin nasıl zavallılaştığı görülmeye değer bir tabloydu. Gülmemek için kendini zor tuttu. Sinirleri iyiden iyyie gevşemişti. Az önce yaşadığı korkunun üzerine bu iyi gelmişti, hatta hoşuna bile gitmişti bu sahneye şahit olmak. 

“Hoş mu geldin? İyi ki geldim… Bu ne rezalet. Bu yosmanın ne işi var burada?” diye kükredi Tijen. 

İlk cümlede ne olduğunu anlayamamıştı Handan ama ikinci kez kendisine yosma diye hitap edilince beyninden aşağı kaynar suların döküldüğünü hissetti ve öfke ile kadına döndürdü bakışlarını. 

“Bana bakın hanımefendi. Müdür Beyin eşi olabilirsiniz ama benim için hiçbir şey ifade etmiyorsunuz” derken tir tir titiryordu kuru bir dal gibi. Sanki sesi başka birinin sesiydi ve başka birinin ağzından çıkıyordu Handan’ın kontrolü dışında. 

“Hhımm.. Pek de ukalayız. Ne arıyordunuz kocamın kollarında.” 

“Onu kocanıza soracaksınız.” 

“Soralım bakalım. Söyle bakalım Haydarrrr… Ne işi vardı bu kzın kollarında.” 

“ Canım karıcığım… Bu kız… Bu kız varya…”diyerek Handan’a doğru uzattı işaret parmağını. 

“Bana asılıyor…” 

“Hii...”diye kesik bir ses çıktı Handan’ın dudaklarından. 

“Evet… Evet… Asılıyor bana… Savunma istedik hakkında işe geç gelince. Onun için sırnaşıyordu aklınca…”derken dikleşti. 

“Ama var mı bende ona kanacak göz. Karımı seviyorum dedim… Çık dedim… Dinlemedi. Kollarını doladı boynuma… Ben de tam itiyordum ki… Sen girdin içeri… Tijen’im benim…”diyerek Handan'ın şaşkınlıktan kocaman açılmış gözlerine merhamet dilenerek baktı. 

Acıma ve tiksintiyle baktı zavallı adama Handan. 

“Çık kızım…” diye kükredi palazlanarak. 

“Yapılacak işlerin yok mu senin…” 

“Artık yok. Çünkü daha fazla çalışamam burada. İstifa ediyorum.” diyerek kapıyı vurdu ve çıktı Handan. 

“Haydar…” Diyerek dudaklarına götürdüğü sigarayı yakmasını emretti Tijen. 

“Sultanım… Ne içersin? Ne söyleyeyim sana?” 

“Nes… Kremasız olsun.” 

…………….. 

“Tamam Bekri. Seni de anlıyorum” dedi Yusuf yumuşak bir sesle. 

“Ama… Bu işler senin dediğin gibi pat diye olmaz. Zamana ihtiyacımız var hepimizin..” 

“İyi de… Ayşe’nin zamanı kalmadı belki.” 

Çaresizce birbirine baktı karı koca. Sonra duvardaki saate baktılar. Zaman iyice daralıyordu. Handan’ın mesai saatinin bitmesine, eve dönmesine sadece bir saat kalmıştı. Handan gelmeden Bekri’nin gitmesi hepsi için en iyisiydi. Handan daha gerçek anne babası olmadıkalrı gerçeğini yeni öğrenmiş, bunu zaten zor hazmetmişti. Şimdi nasıl söylerlerdi Ona gerçek annesinin ölüm döşeğinde olduğunu. Bir yolu olmalıydı. Göğsünün sol tarafında müthiş bir ağırlık hissetti Yusuf. 

………………. 

Gözyaşları sel olmuş akıyordu Handan’ın. İyiden iyiye bozulmuştu sinirleri. Sibel usulca yaklaştı yanına. 

“Ne oldu Handan? Yoksa Züleyha Teyze mi?” diye sordu çekinerek. 

Başını iki ana salladı Handan. 

“Bu… Bu ne biçim bir adam Abla. Hem hakkımda savunma istedi… Yani ben geç kaldım ama… Odasına çağırıp bir de bana tacizde bulunmaz mı? “ 

“Allah’ın belası geçen günde Güler’e saldırmıştı. Azıttı iyice. Adam uçkurundan başka birşey düşünemiyor..” 

“Hasta bu adam hasta…” der demez gülmeye başladı Handan kahkahalarla. 

“Tam beni sıkıştırmıştı ki köşeye içeri karısı girmez mi?” 

“Tijen Hanım mı?” 

“Evet… Adı Tijen'di.” 

“Anlatsana. Ay çok merak ettim şimdi.” 

“Kadın kükredi, yağdı, esti. Bizim o koskoca Haydar Bey küçüldü, küçüldü bir fare gibi, kapana sıkışmış gibi debelendi durdu. Ay görsen manzara çok komikti.” 

“Pis zampara iyi olmuş Ona. Tijen Hanım gelir Onun hakkından.” 

“ Ne kılıbık şeymiş öyle. Olur karıcığım, peki karıcığım, sen ne dersen o olsun karıcığım”. Diye taklidini çıkararak anlatıyordu Handan olanları ama birden bire ağlamaya başladı. Sibel de şaşırdı. Ağlarken kahkahalar atıyor sonra birden bire yeniden ağlamaya başlıyordu Handan. 

“Zavallı kız bu ara her şey üst üste geldi” diye geçirdi içinden. 

“Karısı bana yosma dedi, biliyor musun? Çok ağrıma gitti. Bir de üstüne üslük kendini kurtarmak için bana asılıyor karıcığım, savunmasını istedik demez mi Haydar Bey.” 

“Bey deme şu adama Handan'cığım. Beyliği kim kaybetmiş ki o bulsun.” 

“Öyle. Zaten bir daha onunla karşı karşıya gelmek zorunda kalmayacağım. İstifa ettim.” 

Bu cümleyle kalakaldı Sibel. 

“Ne dedin sen? “ 

“İstifa ettim.” 

…………………….. 

“Bekri…” dedi Züleyha. 

“Sen şimdi gitsen. Handan neredeyse gelir. “ 

“Gelsin… İyi ya işte kızımla da konuşurum. Alır giderim daha olmadı.” 

“Olmaz öyle şey. “ diye sesini yükseltti Yusuf. 

“Önce bir düşünelim. “ 

“Düşünecek ne var Abi? Kız bizim kızımız…” 

“Tabii kız sizin. Ele avuca geldi. Büyüdü. Bakıma da ihtiyacı kalmadı. Sahiplenmek kolay. “ 

“Uzun ettin ama yenge.” 

“Bana bak Bekri. Sabrımı taşırma. Kardeş falan demem.” 

“Ne yaparsın Abi.” 

“Alırım lan, ayağımın altına.” diyerek sokak kapısını gösterdi. 

“Şimdi çek git.” 

Pis pis sırıttı Bekri. 

“Aramızda konuşalım... ararım seni.” 

Kıpırdamadı Bekri. 

“Abi…” 

“Evet.” 

“Abi… Paraya sıkıştım. Ayşe’nin hastalığı yaktı, kavurdu bizi. Elde avuçta kalmadı.” 

“Anlaşıldı senin derdin” diye mırıldandı Züleyha. 

“ Bu muydu derdin. Kaç para istiyorsun? 

“ 20 000 lira.” 

“Ne? 20 000 lira mı?” 

“Bende bu kadar para ne arar. Emekli bir adamım ben. Bak hala dikiş dikiyor yengen hasta haliyle.” 

“Handan kzım için 20 000 lira bile az… Bu başlangıç daha.” 

“Allah’ın belası. Derdin buydu demek. Defol evimden, defol. Bir daha da gözüm görmesin seni. Kim der ki aynı anne babadan olduk diye.” 

“Yine görüşeceğiz abi. “ diyerek kapıdan çıkarken “yenge “ dedi başıyla selamlamak için güya. 

“Göreceğiz bakalım el mi yaman bey mi yaman. Paçalarınız tutuştu. Yüreğinize ateş düştü bir kere. Ne yapıp ne edip bulacaksınız bana 20 000 lirayı.” diye kendi kendine söylenerek inmeye başladı dik yokuşu Bekri. 

“Pislik herif “dedi iğrenti içinde Yusuf. 

“Kardeşim ama utanç duyuyorum Bekri’den.” 

“Görüyorsun ya Yusuf’um derdi Handan falan değil para. Ayşe’nin hastalığı da yalan olmalı.” 

“Öyle görünüyor.” 

“Ne yapacağız o zaman. Nereden bulacağız 20 000 ‘i. “ 

“Sen endişelenme yavru ceylanım. Bakarız bir şeyler.”
……………………….. 

“Biliyordum “diye düşünüyordu Özgür başka bir çatı altında “ biliyordum. Handan ‘ın da bana karşı boş olmadığını biliyordum. İtiraz etmedi bir tanem ama nasıl şaşırdı. Gözlerinin parıltısını hiçbir şeye değişmem. Oldu bu iş. Akşam annemle babamla konuşacağım. En kısa zamanda istesinler Handan’ı ailesinden.” 

................ 


"Kalk Haydar... Hadi çıkıyoruz..."diye cırtladı Tijen. 

"Kalkıyorum karıcığım... Ama nereye kalkıyorum..." 

"Unuttum deme bana Haydarrr... Operaya biletimiz var bu akşam.." 

"Aa.Hiç unuturmuyum karıcığım... Hadi çıkalım..." 

"Çıkalım ama orada uyumak yok Haydar..." 

"Yok karıcığım..." 

BY PAPATYA 

 

 
Toplam blog
: 71
: 569
Kayıt tarihi
: 25.11.08
 
 

1969 doğumluyum. evliyim, iki çocuğum var. Kitap okumayı ve şiiri severim. ..