Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Şubat '11

 
Kategori
Öykü
 

Hayatın Ta Kendisi 7. Bölüm

Hayatın Ta Kendisi 7. Bölüm
 

resim alıntıdır. "Kabuslarım yoldaşım mı oldu yoksa?"


Telefonun çalmasıyla bir ateş düştü Handan’ın yüreğine. Annesine mi bir şey olmuştu yoksa? Şaşkın gözlerle baktı Özgür’e. İğneli lafı karşısında şaşaladı. 

“Annemin telefonu. Haberleşmek için yanıma almamı söylemişti babam.” 

“Hhımm.” diyerek gevrek gevrek gülümsedi Özgür. 

“Efendim “diyerek kalktı oturduğu yerden ve arkasını dönüp birkaç adım uzaklaştı oturdukları masadan. 

“Sibel ben.” 

“Sibel Abla.” Diyerek rahat bir nefes aldı Handan. 

“Canım benim ne oldu öyle? Haydar Bey sabah sabah esti gürledi buralarda. Telefonla izin yasakta… Kaç kere söyledim de. Yine aynı şeyler yapılıyor da. Emrivakilerden hoşlanmam da. İmam ne derse desin cemaat bildiğini okuyor da… Biz burada eşek başımıyız da…” 

İster istemez gülümsedi Handan arkadaşının peşepeşe sıraladığı cümleler karşısında. 

“Artık sözüm geçmiyor da… Yakarım çıranızı da… Neyse boşver şimdi bunları… Neler oldu güzelim? Çok merak ettim seni. Anneciğin nasıl? “ 

“ Çok korktuk ama şimdi iyi. Akşam yoğun bakıman çıkarıp odasına aldılar.” 

“Oh çok şükür.” 

“Allah, Onu bize bağışladı. Haydar Bey… Benim hakkımda başka bir şey…” 

“Boş ver sen Onu patavatsız işte. Adam iş yerine gelince kaplan kesiliyor. Hadi ben meşgul etmeyeyim seni… Geçmiş olsun bir tanem. Görüşürüz.” 

“Görüşürüz Ablacığım. Handan… Bir şeye ihtiyacın olursa…” 

“Biliyorum. Ararım Ablacığım. İyi günler. “diyerek kapattı telefonunu. Arkasını dönünce orada olduğunu unuttuğu bir çift ela gözün kendinse muzur muzur baktığını fark etti. Yaklaştı. Özgür’ün beklediği gibi oturmadı sandalyesine geri, uzandı çantasını aldı. 

“ Ben… Müsadeni isteyeyim Özgür.” 

“Oturuyorduk. Hem… Daha doğru dürüst bir şey bile konuşamadık.” 

“Ben… Gerçekten çok yorgunum. Bütün gece gözümü kırpmadım. Eve gidip biraz dinlendikten sonra hastaneye döneceğim. Babamın da dinlenmesi lazım.” 

“Peki. Başka zaman olsa bırakmazdım seni. Yani bunca yıl sonra karşılaşmışız ama özel durumun. “derken kendisine uzanan eli sıktı. 

“Ne zaman buluşuruz?” derken kızın yanaklarından öpüverdi Handan’ın hiç beklemediği bir anda. Saç diplerine kadar kızardığını hissetti kız. Kalbinin sesinin duyulacağından korktu ve bir an önce oradan kaçmak için sabırsızlandı. 

“Telefonunu aldım… Ararım seni.” 

“Ama sen vermedin.” 

“Söyledim ya telefonum yok.” 

“Peki. O zaman iş yerinin numarasını ver.” 

Kaçacak yeri kalmamıştı Handan’ın. 

………………… 

Saçlarını okşadı karınsının. Gözlerini araladı Züleyha. 

“Yavru ceylanım nasıl şimdi? “ 

“İyi… Çok iyi… Merak etme” diyerek sevgi dolu gözlerle baktı kocasına. 

“Sen yanımda olunca hep iyiyim ben.” 

“Canım benim. Ben de senin yanında olunca çok iyiyim.” diyerek duraladı. Yutkundu. 

“Züleyha’m… Beni bırakıp gideceksin diye çok korktum.” 

“Karını tanımıyor musun sen. Bilirsin ne kadar inatçı olduğumu. Öyle kolay kolay bırakır gider miyim seni, kızımızı…” 

“Handan… Nasıl deli divane oldu görseydin. Tüm gece başucunda bekledi beni eve gönderip.” 

“Biliyorum. “dedi Züleyha gözlerini tavana dikip sanki Tanrı’yı görüyor ve Onunla konuşur gibi “ Sana şükürler olsun Tanrım.”dedi. 

…………………… 

Bomboştu ev. Annesi babası olmayınca evin ruhu da uçup gitmişti sanki. Cıvıl cıvıl şakıyan sesler yok olmuştu. Muhabbet kuşları da olmasa hiçbir hayat belirtisi olayacaktı evde. Annesinin sabahlığına ilişti gözleri. Kavradı pazen kumaşı. Göğsüne bastırdı. Kokladı lavanta kokusunu. Gözleri nemlendi oracıkta. Çöküverdi olduğu koltuğa. Bedenini garip bir ürperti kapladı. Sarsıla sarsıla ağlıyordu içinde biriken onca şeyden kurtulmak istercesine. 

………………… 

“ Gir.”diye haykırdı Haydar koltuğuna iyice yerleşerek. 

“Beni istemişsiniz efendim.” 

“Gel Güler.” 

Bir iki adım adım ilerledi Güler. 

“Yaklaş diyorum kızım. İşit miyor musun? “ 

“Yurt dışı gezisine katılacak müşteri listesi… Buyurun.” 

Uzandı aldı listeleri. Şöyle bir göz gezdirdi. 

…………………. 


Gözyaşları içinde uykuya daldı Handan. 

“Gel” diyordu Haydar " Gel. Bak sana ne göstereceğim… " 

Sonra sert bir şekilde kavrıyordu ince bileğini. Karanlık dehlizlerden neredeyse sürüklenerek geçiyorlardı. Kapılar… Peşepeşe kapılar… Geçiyorlardı. Kan kırmızı bir oda… Oda da bir yatak… Yatakta annesi… Yüzü gözü tırnak izleri içinde… Gök gürlemesine benzer şekilde kahkaha atıyor Haydar… 

“ İşte bana karşı gelenlerin sonu böyle olacak …” 

Var gücü ile itiyor adamın bedenine değen koca çıbanlı ellerini. Sendeliyor Haydar. Doğruluyor. Omuzlarından tutup kendine çekiyor… 

“İmdat… İmdat…” çığlıkları duyulmuyor… Sesi çıkmıyor… Bir anda ela gözler parıldıyor gökteki yıldızlar gibi. 

“Özgür… Kurtar beni…” diyecek, dudakları yok. Titriyor korku içinde. 

……………………. 


“Bunlar da yurt içi gezilerinin müşteri listeleri.” diyerek masanın üzerine bırakıyor Güler. 

“Boş ver şimdi listeyi. “ diyerek ayağa kalkıyor Haydar. 


……………….. 


Boncuk boncuk ter damlaları birikiyor alnında. 

“İmdat… İmdat… “ diye haykırıyor evin sessizliğinde. Kafesin içindeki muhabbet kuşları korkuyla siniyor köşeye. 

Nereden geldiğini anlayamadığı odayı dolduran dalga dalga suların arasında tazyikle ilerliyor Handan karanlık dehlizlerde. 

…………………………. 

Geri çekiliyor Güler. 

Uzanıyor saçlarına dokunmak istiyor. 

“Haydar Bey… Ne yapıyorsunuz?” diyerek geri çekiyor bedenini. O geriledikçe Haydar yaklaşıyor. 

“ Kaçma kız. Deli oluyorum senin için. “ 

“ Haydar Bey kendinize gelin. “ diyerek kendini toplantı masasının öbür yanına atıyor Güler. Hızlı bir hamleyle yanında beliriyor ve kolunu yakalıyor. 

“Ölüyorum senin için… Yavrum benim.” diyerek içine çekiyor kızın parfümünün kokusunu. 

“Gel buraya… “ 

“Bırakın beni… Bırakın.” diye bağırıyor Güler. 

“Kendini ağırdan satan kadınlar her zaman tahrik etmiştir beni… Yavrummm”. 

Ne yapacağını bilemiyor Güler. İşini kaybetmek istemiyor ama bu tacize de göz yumamıyor. 

“Bir kere öpücem kız. Naz yapma artık.” diye bayağılaşıyor Haydar hiç olmadığı kadar ve onu bir anda kendine çekiyor. O kadar kuvvetli ki… Kurtulamıyor adamın vantuz gibi yakalayan kollarından. Islak dudaklarını yaklaştırdıkça soğan kokulu nefesini daha da duyumsuyor Güler. Can havliyle tekmelemeye başlıyor adamı. Beklemediği bu hareket karşısında kolları gevşiyor Haydar’ın ve suratına inen etkili tokatın etkisiyle şaşkına dönüyor. Adamın bu şaşkınlığından yararlanan Güler hızla çıkıyor odadan. Arkasından bağırıyor Haydar. 

“ Seni adi yaratık. Ödeteceğim bu yaptığını… Göreceksin gününü.” 

by PAPATYA 

 
Toplam blog
: 71
: 569
Kayıt tarihi
: 25.11.08
 
 

1969 doğumluyum. evliyim, iki çocuğum var. Kitap okumayı ve şiiri severim. ..