Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

salih haluk reşat şentürk

http://blog.milliyet.com.tr/shr

26 Nisan '12

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Hayatınızda pişman olduğunuz beş şey nedir?

Hayatınızda pişman olduğunuz beş şey nedir?
 

Bazı pişmanlıkların geri dönüşü yoktur.


Geçen gün bir arkadaşım aşağıdaki haber yazısını benim ile paylaşmıştı.

“Ölmeden Önce Beş Pişmanlık

Son nefeslerini vermek üzere olan insanları evlerinde ziyaret edip bakımlarını üstlenen Avustralyalı yazar Bronnie Ware, 'Ölmek Üzere Olanların En Yaygın 5 Pişmanlığı' adlı bir kitap yayımladı. İşte orada geçen beş pişmanlık:

1- Başkalarının benden bekledikleri yerine keşke kendi istediğim hayatı yaşayacak

    cesaretim olsaydı.
2- Keşke bu kadar çok çalışmasaydım.
3- Keşke duygularımı açıklayacak cesaretim olsaydı.
4- Keşke arkadaşlarımla ilişkimi kesmeseydim. 
5- Keşke daha mutlu olmama izin verseydim.”

 

Yazılanları okuyunca ve işin özünü biraz inceleyince yaptığım eğitim toplantılarının en başında kişisel hedefler ile ilgili konuştuklarım geliverdi aklıma…

Son nefeslerini vermek üzere olan insanların en önemli beş pişmanlığı,

1- Başkalarının benden bekledikleri yerine keşke kendi istediğim hayatı yaşayacak cesaretim olsaydı…

   Cesaret demek, bedel ödemeye hazır olup, olmamaktır. Başkalarının beklentilerini veya kendi        arzularını yerine getirmek ise, hayatın çeşitli evrelerindeki kavşaklarda alacağımız kararlara bağlıdır.  Okumuşsun, askere gitmişsin, işini seçmişsin, evlenmişsin, 2 çocuğun var, iş hayatın orta düzeyde ve senin istediğin yaşam bu değil ise; sen hatalısın ve bunun cesaretle alakası yok. Hayatının kontrolünü kaybetmişsin ve doğru düşünme becerini kaybetmişsin demektir. Okul hayatında, işini seçerken, evlenirken, çocuk yaparken önemli kavşaklardan geçtin. Yolu hep sen seçtin. Senin cesarete değil senin oturup düşünmeye ihtiyacın varmış. Unutulmaması gereken en önemli şey, yaptıklarımızın / yaşadıklarımızın sonrasında keşke dememek için hayatımızın önemli kavşaklarından geçerken alacağımız kararları doğru alabilmekte, o yolda yürürken de ara kontrollerimiz yaparak ruhsal sağlığımızı ve kararlarımızı sık sık değerlendirmeliyiz. Önemli olan hata yapmamak değil, hatanın farkına geç varmaktır.Karar kavşaklarından geçerken alacağımız her kararın bir bedeli var ve bu bedeli önceden düşünüp ona göre hareket etmek ise ihtiyaç duyulan cesaretin ta kendisidir.


2- Keşke bu kadar çok çalışmasaydım…

Keşke… Keşke… Keşke… Burada unutulan ya da fark edilmeyen bir konu var gibi geliyor bana.” - Zamanında aldığın bir kararın sonucunda çok çalışmasaydın, şu an sahip olduklarının ne kadarına sahip olacaktın? “ Bu noktada hırsın aklının önüne geçti ise, yani kazan, kazan noktasını aşarak, hep bana ve/veya daha çok, daha çok şeklinde çalıştıysan konu farklı değerlendirilebilir. Ancak, konu yine arada oturup beyaz kağıdın önünde düşünmemiş olmak ve bunun bedelinin ödenmesiyle ilgilidir. Zamanında en büyük hedefin lüks bir yaşam iken ve bunun için karar alıp hedefine ulaştıktan sonra, işin sonunda keşke demek aldığın kararın bir bedelini ödemektir. Keşke dememek için aldığımız her kararı gerçekten çok isteyip istemediğimizi ve bunun bedelinin ne olacağını, bana sağlayacağı faydaları düşünürken benden alacaklarını da iyi hesap etmektir. Ben mağaza müdürü olacağım demekle iş bitmiyor, müdür olduğunda elde edeceğin unvan ve maddi olanaklar olabilir ancak sorumluluğun ve işine ayırmak zorunda kalacağın zamanın aratacağını da sorumluluk sahibi bir insan olarak düşünmelisin. Hem bol zaman, hem yüksek maddi olanaklar, hem itibar bir arada olamıyor. Her işin sonunda farklı bir bedel var. İyi düşün.

3- Keşke duygularımı açıklayacak cesaretim olsaydı…

Çoğumuz başkaları ile olan ilişkilerimizde barışı sağlamak için gerçek duygularımızı kontrol altına alır, bastırırız. Aslında yaptığımız şey olası sorunlardan ve çatışmalardan kaçma yöntemidir. Bunun da öncelikle bir özgüven meselesi olduğuna inanıyorum. Neyi, neden istediğimizi ve bunun bize getireceği olumlu ve olumsuz sonuçları düşünmemek ya da düşününce ortaya çıkan sonuçların istediğimiz ile örtüşmemesi durumunda geri adım atmaya başlıyoruz. Oysa yapacak başka şeylerinde olduğu bir gerçektir. İstediğimiz sonuç için plan yapmak, gelişim sağlamak, uğrunda çaba sarf etmek, yaratıcı olmak ve asla vaz geçmemek gerekiyor. Sonuçta biz başkalarının düşünce ve davranışlarını kontrol edemeyiz. Ancak dürüst, empatik, samimi ve hoşgörülü yaklaşımlarla bu düşünceleri etkileyerek, daha önceki yaklaşımları istediğimiz düzeye çekebiliriz. Bunu denememize rağmen istediğimiz sonucu alamayacağımız durumlar olabilir. Bu gibi durumlarda dahi alacağımız bir ders olduğunu düşünüp kendimize bir çıkış yolu oluşturabiliriz. Böylece, ya o değişir, ya da sen değişirsin. Her iki sonuçta da kazanan daima sen olacaksın.

Keşke dememek için proaktif (Önlemlerini önceden almasını bilen. Yapacağı işi, sonu olumlu ya da olumsuz olsun sonuçlarına katlanmayı göze alarak yapmak. İş bittikten sonra keşke yapmasaydım diye sızlanmamak.) davranış şeklini alışkanlık haline getiren kişi olmak yeterli bir özellik olacaktır.


4- Keşke arkadaşlarımla ilişkimi kesmeseydim… 

Tercihlerimizi hayatımızın sonuna doğru çok daha fazla değerlendirilmeye başlıyoruz galiba… Eski dostluk ve arkadaşlıklara verilen veya verilmeyen değer kaybetme aşamasına gelince hatırlanabiliyor. Arkadaşlarımızın farklı özellikleri ile hayatlarımızın farklı noktalarına zenginlik kazandırdıklarının ne kadar bilincindeyiz acaba? Hangi arkadaşım hangi özellikleri ile hayatımda nasıl bir yer alıyor sorusunu zamanında sorabilmek ve bunu değerlendirebilmek ruhsal gelişimimiz için son derece önemli bir konudur. Bu konuda pişmanlıklar yaşamak ne yazık ki çoğumuzun yaptığı bir hatadır. Tercihlerimizi ve önceliklerimiz yaparken arkadaşlıkların yeri ile diğer kazançların yerlerini iyi değerlendirmek gerek, yaşamın son haftalarına kalmadan…


5- Keşke daha mutlu olmama izin verseydim…

“ - Ben mutlu olmak isterdim. “ Bu konu, çeşitli ortamlarda ve yöntemlerle insanı şaşırtacak kadar çok dile geliyor. Oysa mutluluğun bir seçim olduğu fark edilemiyor çoğu insan tarafından. Hepimiz eski alışkanlıklarımızın içine hapsolup kalmışızdır. Alışkanlıklar, kendini bulunduğu alanda rahat hissetme (konfor alanı ) duygularını önemli boyutta etkiler. Değişimden korkar insan, mevcut durumu sürdürerek her şeyi düzeltebileceğini zanneder. Sonuçta kendisini gerçek anlamda mutlu edebilecek unsurlardan uzaklaşır ve sahte mutlulukların takipçisi olur. Bir gülümseme, bir “ohh...” çekmek bile kişide büyük bir özlem olmaya başlar. Ama hayatın zamanı sınırlıdır, işin bir şekilde sonuna geldiğinde “keşke” ile karşılaşmamak için hayatı bilmek ve anlamak gerekiyor.

Hayat bir seçimdir. Hayatınızı evet kendi hayatınızı seçmeyeceksiniz de kimin hayatını seçeceksiniz? Bilinçli bir şekilde, akıllıca ve her şeyden önce dürüstçe seçim yapın.

Mutluluğu seçin ve unutmayın, hepimizin mutluluk tarifi farklıdır. Bunu keşfetmek ise bizim işimiz…

Keşke; ne etkileyici bir kelime değil mi? İnsana kaybetmeyi / kaybedilenleri anımsatıyor doğrudan doğruya… Zamanında yapılmayanların / yapılamayanların bedelini öderken /ödedikten sonra, yaşananlar dile getirilirken kullanılan ilk kelime; keşke... 

Oysa bir gerçek var ki, kabul etsek de etmesek de hayatımızın kontrolü bizim elimizde ve sonuçta hepimiz alacağımız kararların bir ürünüyüz. 

Hepinize gerçek seçimleriniz için başarılar diliyorum. 

Mutluluğu seçmeniz dileği ile…

 

Son söz: Keşke dememek için; keşke önüne boş bir beyaz kağıt koyup, “ Ben ne istiyorum, neden istiyorum, gerçekten istiyor muyum, bu istediklerim bana ne sağlayacak, bunların bedelini nedir ve ben bunları ödemeye hazırlıyım?” sorularını kendine sorup gerçek anlamda yanıtlasaydın…

 

 
Toplam blog
: 136
: 750
Kayıt tarihi
: 18.02.07
 
 

Devlet Güzel Sanatlar Akademisi mezuniyeti ve askerlik sonrasında başladığım iş hayatım aynı kuru..