Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Haziran '07

 
Kategori
Felsefe
 

Hayatınızdaki büyük taşlar, küçük taşlar...

Hayatınızdaki büyük taşlar, küçük taşlar...
 

Biraz sonra okuyacağınız gerçek hikaye Northwestern Üniversitesi Kellog Business School’da İş İdaresi master öğrencileri ile Zaman Yönetimi dersi profesörü arasında geçer. Profesör sınıfa girip karşısında duran dünyanın en seçilmiş öğrencilerine kısa bir süre baktıktan sonra, “ Bugün Zaman Yönetimi konusunda deneyle karışık bir sınav yapacağız.” dedi.

Kürsüye yürüdü, kürsünün altından kocaman bir kavanoz çıkarttı. Arkadan, kürsünün altından bir düzine yumruk büyüklüğünde taş aldı ve taşları büyük bir dikkatle kavanozun içine yerleştirmeye başladı. Kavanozun daha başka taş alamayacağına emin olduktan sonra öğrencilere döndü ve “ Bu kavanoz doldu mu ? ” diye sordu.

Öğrenciler hep bir ağızdan “ Doldu ” diye cevapladılar. Profesör, “ Öyle mi ? ” dedi ve kürsünün altına eğilirek bir kova mıcır çıkarttı. Mıcırı kavanozun ağzından yavaş yavaş doktü. Sonra kavanozu sallayarak mıcırın taşların arasına iyice yerleşmesini sağladı. Sonra öğrencilerine dönerek bir kez daha “ Bu kavanoz doldu mu ? ” diye sordu. Bir öğrenci “ Dolmadı herhalde ” diye cevap verdi. " Doğru " dedi profesör ve gene kürsünün altına eğilerek bir kova kum aldı ve yavaş yavaş tüm kum tanelerini taşlarla mıcırların arasına nüfuz edene kadar döktü.

Gene öğrencilere döndü ve “ Bu kavanoz doldu mu ? ” diye sordu. Tüm sınıftakiler bir ağızdan “ Hayır ” diye bağırdılar. “ Güzel ” dedi profesör ve kürsünün altına eğilerek bir sürahi su aldı ve kavanoz ağzına kadar doluncaya dek suyu boşalttı.

Sonra tekrar öğrencilerine dönerek “ Bu deneyin amacı neydi ? ” diye sordu. Uyanık bir öğrenci hemen, “ Zamanımız ne kadar dolu görünürse görünsün, daha ayırabileceğimiz zamanımız mutlaka vardır. ” diye atladı. “ Hayır ” dedi profesör, “ Bu deneyin esas anlatmak istediği, eğer büyük taşları baştan yerleştirmezsen küçükler girdikten sonra büyükleri hiç bir zaman kavanozun içine koyamazsın gerçeğidir.

Öğrenciler şaşkınlık içinde birbirlerine bakarken profesör devam etti : “ Nedir hayatınızdaki büyük taşlar. Çocuklarınız, eşiniz, sevdikleriniz, arkadaşlarınız, eğitiminiz, hayalleriniz, sağlığınız, bir eser yaratmak, başkalarına faydalı olmak, onlara bir şey öğretmek!

Büyük taşlarınız belki bunlardan birisi, belki bir kaçı, belki hepsi. Bu akşam uykuya yatmadan önce iyice düşünün ve sizin büyük taşlarınız hangileridir, iyi karar verin.

Bilin ki, büyük taşlarınız kavanoza ilk olarak yerleştirmezseniz hiç bir zaman bir daha koyamazsınız, o zaman da ne kendinize, ne de çalıştığınız kuruma, ne de ülkenize faydalı olursunuz. Bu da iyi bir iş adamı, gerçekte de iyi bir adam olamayacağınızı gösterir. ”

Profesör, ders bittiği halde konuşmadan oturan öğrencileri sınıfta bırakarak çıktı...

Bana kalırsa herkesin elinde bir tebeşir, bir de elek vardır.

Elek vardır çünkü milyonlarca seçenek arasından, kendinize en uygun olanları, elekten süzülüp sizde kalanları seçersiniz.

Bilinçli bir birey, kendini tanıyıp, tercihlerini, isteklerini, ona mutluluk veren şeyleri böyle belirler.

Tebeşir vardır çünkü önceliklerini, beğenilerinizi kara tahtanıza yazarsınız.

Zaman içinde değişirse, değiştirirsiniz...

Öncelikleriniz, tercihleriniz sizin kim olduğunuzu gösteren ipuçlarıdır aynı zamanda.

Kavanozun dolup dolmadığı, hayatınızdaki kuma, küçük ve büyük taşlara bağlıdır.

Hayatınızdaki taşlara ve bastığınız toğrağa iyi bakmanız dileğiyle...

 
Toplam blog
: 353
: 3712
Kayıt tarihi
: 28.02.07
 
 

"29 Temmuz 1980’de İstanbul’da doğdu. Celal Bayar Üniversitesi, İşletme mezunu. Şiir, deneme, öykü, ..