Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Mart '12

 
Kategori
İnançlar
 

Hayatınızın merkezinde kim var?

Hayatınızın merkezinde kim var?
 

Allah insanları kesin bir dille uyarır:

“(Mal, mülk ve servette) Çoklukla övünmek, sizi tutkuyla oyalayıp, kendinizden geçirdi… Öyle ki, mezarlarınıza girinceye kadar bu oyalanmaya devam ettiniz… Hayır, bu doğru değil. Sakın yanılmayın. Yakında, ölümden sonra hakikati kabirde öğreneceksiniz… İş öyle değil ama zamanı geldiğinde ahretle, azapla karşılaşınca daha iyi bilip anlayacaksınız… Eğer (kıyamet günü size ne yapılacağını) kesin bir bilgiyle bilseydiniz, (dünyada öğünüp durmazdınız)… And olsun, (kıyamet günü) o kızgın ateşi muhakkak göreceksiniz…. Sonunda yani öteki dünyada keskin bir gözle o cehennemi mutlaka göreceksiniz… Sonra o gün, (size verilen) bütün nimetlerden hesaba çekileceksiniz.” (Tekasür, 1-8)

Ateş, dünyadaki yanılgılarımızın, İlahi sınırları aşmalarımızın bedeli…

Bu yüzden “Kendinizi ve çocuklarınızı ateşten koruyunuz” (Tahrim, 6) çağrısını yapıyor Kur’an… “Kendinizin ve çocuklarınızın ebedi hayatını kendi ellerinizle yakmayın” demek bu…

İnsan Allah’ın açık bir dille onca uyarısına, Hz.Muhammed(s.a.v.) gibi bir rehber göndermesine rağmen ebedi hayatını kendi kendine yakıp yıkıyor.Herkes kendi cehenneminin yakıtını bu dünyadan yanında götürüyor aslında.

İnsanın dünyadaki pusulası İslam…

Hayatını nasıl tanzim edeceğini, nerede duracağını, nasıl davranıp neler yapacağını, neleri yapmayacağını İslam rehberimiz/pusulamız olup gösteriyor bize…

Pusulayı önemsemeyen yolunun nereye çıkacağını da önemsemiyor, demektir.

Pusulayı/İslam’ı yani Allah’ı dikkate almadan, önemsemeden kendi heves ve isteklerine göre bir hayat tanzim edenin yolu ateşe varacağını ihtar ediyor bizi Yaratan….

Bizi Yaratan bizi önemsiyor.

Peygamberler, ilahi kitaplar göndermiş… Dünya hayatının nereye çıktığını açık açık anlatmış, nasıl bir hayat tanzim etmemiz gerektiğini Peygamberleri aracılığıyla göstermiş, sonra dostları/veli kulları ile hatırlatmaya devam ede gelmiş.

Ya biz… Allah’ın bizi önemsediği kadar biz Allah’ı önemsiyor muyuz?

İslam neresinde ve ne kadar yoğunlukta var  hayatınızın?

Yani Yaratan’ın hoşnut olacağı bir hayat tarzını inşa edebildiniz mi?

Müslüman’ın hayatının İbadet karıştırılmamış bir parçası/anı olmamalıdır … İbadet ise, insanın Yaratan’ı ile alakasının şuuruna varmak demektir… Din, yani İslam, bütünüyle böyle bir şuur inşa ediyor insanda… Müslümanlığımız, hayatımızın tüm kıvrımlarında Yaratanımızla şuurlu bir alakayı hissetmekten oluşuyor.

Bu da, “Müslümanlık Yoğunluğumuz”u Yaratan’ın önemsediği kadar önemseme sorumluluğunu getiriyor.

Allah bizden ne kadar Müslümanlık istiyorsa o kadar Müslüman olmamız gerekiyor.  Ne fazla ne az…

Kendi İslam’ımız”ın “Allah’ın İslam’ı” ile örtüşüp örtüşmediği, bütünleşip bütünleşmediği üzerinde her an ve büyük hassasiyetle durmamız gerekiyor.

İslam’ın ana çerçevesini Kur’an belirliyor, öyleyse gözümüzü ve kulağımızı Kur’an’dan ayırmayacağız…

İslam, en asli kıvamında, Kur’an vahyini insana taşıyan Peygamber’in hayatı ile örneklenmişse, hayatımızı O (s.a.)’nun hayatına benzeteceğiz.

 “Kur’an İslam’ı” ya da deyim yerindeyse “Muhammed İslam’ı” her neyse, onunla ilahi huzura çıkma azmiyle yaşayacağız.

Allah buyuruyor: “Allah’a çağıran, güzel bir hayat yaşayan ve “Ben Müslümanlardanım” diyenden daha güzel sözlü kim vardır?”  (Fussılet, 33)

“Ben Müslümanlardanım!” demek Yaratıcının nezdinde en güzel sözlerden biri…

“Müslümanlıkbizi bütün insanlar arasından seçip bize Allah’ın verdiği bir isim:

Allah yolunda gereği gibi cihad edin. Sizi insanlar içinde bu emanete ehil bulup seçen O'dur.  Din konusunda, size hiçbir zorluk da yüklemedi. Haydin öyleyse babanız İbrahim'in milletine ve yoluna! Bundan önce de, bu Kur'ân'da da, size Müslüman adını veren O'dur. Ta ki Resul size şahit olsun, siz de diğer insanlar nezdinde Hakkın şahitleri olasınız. Haydin namazı hakkıyla ifa edin, zekâtı verin ve Allah'a sımsıkı bağlanın. O sizin biricik mevlanız, efendinizdir.  O, ne güzel mevla ve ne güzel yardımcıdır.”  (Hacc, 78)

Akıllı insan, dünyada hangi rolde olursa olsun, Müslümanlıkla bağını bize “Müslüman” adını veren Allah’ın hoşnutluğuna layık olacak bir yoğunluğa ulaştırmak için kalbini Allah’tan başka her şeyden arındırarak, nefsini tezkiye ederek yaratanın huzuruna selim bir kalp ile çıkmak için ahdine sadakat içinde bir hayat tanzim eder.

 
Toplam blog
: 178
: 1496
Kayıt tarihi
: 01.10.07
 
 

Balıkesir doğumlu.1990 İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mezunu. Balıkesirspor Kulüp Yöneticili..