Hayatta Kalmanın Zorluğu-1

Suçlamak en basiti en kolayıdır. Zor olan ortaya ürün koymaktır. Kimse ortaya konan ürünü tam olarak bilmeden onun aşamaları hakkında tam olarak bilgi sahibi olmayabilir. Yeni bir şey yapmak, sanılanın aksine ciddi bir tecrübe ister. Bu en basit üründen en karmaşık ürüne kadar tamamen böyledir. Çoğunlukla insan olarak önümüze gelen her üründe ciddi emek olduğunu göz ardı etmeye pek eğilimliyizdir. İşin içine girince kazın ayağının hiç de öyle olmadığını en basit sanılan üretimde dahi görebiliriz. Ortaya yepyeni bir fikir koymak, yepyeni bir ürün imal etmek, geceler boyu uykusuz kalan insanların eseri olarak karşımıza çıkar.  

Fikirler anlamında da bu gerçek değişmez. İnsanların kanaatlerini değiştirmek, önyargılarını yenmek çoğu zaman buluş yapmaktan çok daha zordur ki genellikle ciddi bir emekle ortaya gelen her eser ne kadar değerli olursa olsun gerçek değerini tam olarak bulmuştur denilemez. Her çağ bir öncekilerin bulduklarını kullanmıştır. Bilimsel olarak, fikirsel olarak ilk fikirlerin üzerine bazen yüz yıllarca bir şey eklenmemiş, unutulmuş daha sonra tekrar bulunmak zorunda kalınmıştır. Elbette bundan yüzyıllar öncesinde insanlar birbirlerinden haberdar değillerdi.

Ortaçağ dini inanışından kaynaklanan nedenlerden ötürü Avrupa vebadan kırılırken, yaptıkları savaşlarda Müslümanlarda bu hastalığın olmamasını hayretle karşılamışlardı. Bunun nedeninin temizlik alışkanlıklarından kaynaklandığını anlayan batı yavaş yavaş bu hastalığın etkilerinden kurtulmayı başarmıştı. Ancak öte taraftan batı yüzyıllarca veba ile uğraşan batı, Avrupa genetik olarak en güçlülerin hayatta kaldığı belki de en iyi nesli ortaya çıkarmış, zayıflar elenmiş,  genetik güçlülük onlara yıllarca dünyaya hâkim olmalarının yolunu açmıştı. Tabi bunda Hitlerin de Avrupa’da yaptığı genetik temizliğin de bir etkisi olabilir! Kim bilir?

Şartlar ne olursa olsun sınavı zor olanlar daha kolay soruları kolayca yaparlar. Zor şartlarda hayatta kalma becerisi olanlar diğerlerini kolayca yenerler. Anadolu’da da Cumhuriyet öncesi hatta yüzyıllar önce yıllarca, dağlı halkların ovalılara hâkim olması, onları yenmesi, onların bahçelerini talan etmeleri, zaman zaman soygunlar yapmalarını kolaylaştırılmıştır. Bu bakımdan en ağır antrenmanlarla müsabakaya hazırlanan sporcunun iyi bir beslenmeyle diğerlerini mağlup ettiği, gerçeği ortaya çıkar ki bu gerçek; günümüzde hiç de zor anlaşılacak bir durum değildir.

Avrupa’yı diğer kıtalara hâkim yapan şey, yaşam şartlarındaki zorluğa ilave olarak yaşadıkları hastalıklarla nesiller boyu en sağlıklı olanlarının hayatta kalması bir şekilde sağlıklı ırkların hayatta kalabilmelerinden midir nedir bilinmez ancak soğuk bölgelerden gelen insanların sıcak bölgelerdeki insanlara üstün gelmesinin bir açıklamasının olması gerektiği açıktır. Türkiye’de de bu durum var mıdır denilirse bunu sağlıklı, tarafsız araştırmalar sonucu olan çalışmalarla beslenen, desteklenen, desteksiz atılmayan, yorumlarınıza bırakmak isterim.