Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Nisan '10

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Hayattan koparcasına...

Hayattan koparcasına...
 

Çam ormanı ile kaplı alan


4. Nisan. Pazar gecesi.

Gece müzikleri, İtalyan sanatçılar, caz ustaları trompette, davulda, saksafonda müziğe vurmuyor artık, ancak saat 22.48’i göstermekte.

Radyo 3 yayını Muğla ve çevresinden kaldırıldı. Bu çevrede sadece Bodrum ve Datça’da bırakılmış. Bunun nedenlerini araştırdım.

Yıllardır dinlenen bir radyo yayınıdır. Özellikle Muğla gibi kültür, turizm ve uygarlıklar kenti olan bir bölgeden dinlenmelidir. Yaklaşık altı aydır bu yayın iptal edilmiştir.

Bu konuda TRT Genel Müdürlüğü’nden öğrendim. Radyo 3 yayını hakkında yazdığım yazıya cevap geldi. Bölge halkından gelen talep üzerine Radyo 3 yayını yerine Radyo-nağme yayını hizmete girmiştir. Ancak radyo 3 yayınımız hem uydu, hem de internet üzerinden dinlenebilmektedir, denmektedir.

Dileğim bu yayının tekrar Muğla üzerinden yayına başlaması ve Muğla çevresinden talebin gitmesi.

Gece hayli sessiz. Odamın ışıklarını yakarken kalemimi, kağıdımı, okuduğum kitabı bir kenara bırakıp, dışarıya terasa çıktım.

Gökyüzünün karanlığını yıldızlar delerken, çiğ kokusu yayılıyordu yavaş yavaş. Sandras’ın karları çoktan erimeye başlamıştı.

Evim Yerkesik’e bakışta en yukarıda. Yerkesik’in dağlarına elimi uzatsam, tutacak gibiyim.

Evlerde ışıklar da sönmüş. Sokak lambaları aydınlatıyor ortalığı. Gecenin güzelliğini seyrettim. Derken birden içime yayılan o güzel ve bahar çiğinin kokusu ile, içeriye girdim.

Elimdeki kitabın 271. Sayfasına gelmişim. Kağıt, kalemimi elime tutuşturdum.

Bu gece ne yazacaktım? Bugünü… Günü yazmaya başladım, kağıda…

Pazar yürüyüşlerimden bir gündü yine gün.

Yürürken geçen araçlardan dostlar, tanıdıklar selam veriyor, durup kısaca söyleşiyoruz.

Yürümeye devam ediyorum. Bugün Çatak vadisine doğru gideceğim. Bugüne dek pek gitmemişim. Yerkesik Menteşe’deki Kerimoğlu Türküsüne neden olan evin o geniş bahçesinden çatak vadisinin derinliklerini seyrettim, ancak o tarafa doğru bir yürüyüş yapmamıştım.

Beni çeken şey Çatak Vadisinin bir yerine uzanan topraklarımızdı. Görmek istediğim yer. Öylesine güzeldi ki , sessizlik ve yol. Çam ağaçlarıyla bezeli dört bir tarafı. Yıllar var gitmemiş, görmemişim bu doğa ve toprak , parçasını. Ayak basmamışım.

Kendi topraklarımıza indiğimde Çam ormanlarıyla kaplı alanın ortasında buldum kendimi. Çok geniş bir çamlık alan.

Çamlar yılların yorgunluğunu taşıyor gibiydi. Yıllar öncesi, bu alanın bir kısmı yanmıştı.

Şu orman yangınları ile birlikte ciğerlerimizde yanıyordu. Yine yaz gelecek , yine binlerce hektar alanlar. Dikkatsizlikten, kasıttan, arazi açmaktan yanıp, kül olup gidecek….Kül olup gitmesine izin vermeyelim… Ormanlarımızla birlikte yaşayalım.

Çam ormanlarıyla kaplı alanımızın etrafını dolaştım. Yıllarla konuşuyor, yıllara dönüyor gibiydim.

Birden durdum, fotoğrafını çektim. Güneş ışığı dallarından aşağıya sarkmıştı. Kuşların en canlı yaşam alanıydı , sesleriyle örtüşen bu yer. O seslerle yaşıyordu, o çamlarımız. Gökyüzü çam ağaçlarının dallarıyla örtünmüş.

Bir melodiyi andıran bu "sessizlik ve orman". Oradan oraya uçuşurken, mutluydu kuşlar.. İnsanın içine dek işleyen mis gibi çam kokusu yayılıyordu…

İçinde bir yerde düzlük bir alanda, bir keçi ağılı gördüm birden, bir de az ötede kulübesi . Kulübeyi naylonla iyice örtmüştü sahibi.. Sanki yeniden gelecek keçilerini ağıla koyacak.. Köşkü kurmuş kendine. Çamların dallarından, gövdesinden kesip ağıl yapmış. İzin almadan, söylemeden. Bunların kalkması lazım diye düşünüp, yürüyorum sessizliğe ve ormana…

Baharın, ormanın, kuşların tadını aldığım doğanın yemyeşil rengiyle örtüşmüştü, zaman. Zaman burada geçmese dediğim. Hayatın kendisini, taa içimde duyduğum...

Gidip gördüğüm yer, ailemin soyağacıydı. Kökleri, hatıraları. Onlar ayak bastılar, o topraklara. Onlar gördüler, duydular çamlarla kuşların sesini. Yorulduklarında onlar dinlendiler, gölgesinde. Tarlada onlar çalıştılar. Harmanı onlar dövdüler. Çok çalıştılar o topraklarda, ağaçların gölgesinde bir yudum sularını içtiler. Hayat buldular orada…

Ben hayattan koparcasına Yerkesik ve Kütüphane demişim… Hayatımdaki Kütüphane değil hayattan koparcasına Kütüphane…

O sevgim yine doğa kadar eşsiz ve güzeldir….

 
Toplam blog
: 642
: 524
Kayıt tarihi
: 19.07.08
 
 

Muğla'nın YERKESİK  beldesinde dünyaya gelmişim.  Yöremin o solunacak havasını, coğrafyasını çok ..