Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Temmuz '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Haydar Dümen ve babam

Haydar Dümen ve babam
 

Doktor Haydar Dümen’i tanımayan yoktur sanırım. Benim babamı da tanımayan yoktur. Aralarındaki tek fark biri tüm Türkiye’de tanınır, diğeri sadece kendi memleketinde.

Biri cinselliğin ustası, diğeri çapkınlığın(!)

Biri yetmişini aşmış diğeri atmışını.

Birinin saçları bembeyaz, diğerininkine aklar düşmüş.

Bunlar farklılıklarıydı. Peki ya ortak noktaları neler?

Yok! Olması da gerekmiyor(!)

Ya, başlık neden böyle?

Hemen arz edeyim: Geçen gün babamla aynı masadayız. İçtiğimiz rakı değil; çay(!) Ben kitap okuyorum, o da gazetesini. Her gün çift gazete hatmeder kendisi. Bir ara baktım, bir yandan okuyor, bir yandan gülüyor. Meğer Haydar Dümen’in köşesine gelen okur mektuplarına gülüyormuş. “Dur” dedim kendisine. “Haydi, doktorun yanıtlarını okumadan bu okur mektuplarına sen yanıt ver.”

Bir kahkaha patlattı bizimki.

“Olur” dedi. Aldım elinden gazeteyi, ben okuyorum, o dinliyor, uzman bir çapkın olarak yanıt verecek hazret(!)

Okurlardan biri penis boyuna takmış garibim. “Len o’lum boyundan ziyade işlevi önemlidir” diyen bir Allahın kulu çıkmamış olsa gerek(!)

Babama verdim lafın ucunu.

“Söyle bakalım, sen olsan ne derdin?”

“Oğlum şöyle bir bak, gördün ki; hiç işe yarayacak gibi değil, kestir at anasını satiim, derdim,” dedi.

& & &

Okurlardan biri kesin dalga geçiyor. Diyor ki; “Eşimle haftada iki-üç kez ilişkiye girsem, çocuklarımız ikiz veya üçüz olur mu?”

Babam da ben de gülmekten yerlere yatıyoruz. Ne zaman sonra babam kahkahalarının arasından;

“Vay benim şaşkın başım, şimdi ben anana sormaz mıyım, nerede benim dokuzuzlarım onuzlarım diye?”

“Kabahat anamda baba, kısır muhakkak bizimki!” diyorum. “Biz nasıl oldu da aradan sıyırdıysak artık(!)”

& & &

Bir başka okur, kız arkadaşının hymen zarının derdinde. Yırtılmış mıdır, sağlam mıdır, onu soruyor.

Babam;

“A, salak oğlum ne işin var bakire kızlarla, ortalık azgın avrat dolu yahu, derdim,” dedi.

“Ama olmadı ki, belki kızı seviyordur.”

“Seven adam gizli iş görmez. Açık açığa çıkar ortaya ‘alıyom ben bu gızı’ der”

“İyi de belki daha evlenmelerine zaman vardır, hani okul filan derdi…”

“Yine olmaz, bekleyecek. Hem de adam gibi bekleyecek. Elin kızına zarar verilir mi canım!”

“Peki” dedim. Baş etmem mümkün değil. Üstelik haklı da. Meselenin hymen zarından öte, beyin zarı ile ilgili olan kısmı başka mevzuu(!) Mevzuu derin, mevzuu kuyu(!) Girişi kadar kolay değil, çıkışı(!)

& & &

Bir başka okur mektubu içler acısı. Gırgırına yazdıklarını düşünüyorum artık.

Mektuba göre, adam eşinin vajinasından şikayetçi. Spermler içeride durmuyormuş.

Okumaya devam edemedim, kapattım gazeteyi. Babam gözlüklerinin üzerinden beni inceliyormuş meğer;

“Utandın değil mi?” dedi.

“Evet ya, utandım. Boş verelim bence biz bunu. Sen istersen kendin okumaya devam et.”

“Yok yahu, bence ilgi çekmek için uyduruyorlar bunları. Bu kadar salak olunmaz ki!”

“Cahil insan sayısı çok fazla babacım. Üstelik sözünü ettiğimiz cehalet eğitimle filan giderilebilir cinsten değil!”

“Doğuştan doğuştan” diyor. “Bunlar doğuştan salak, zaten eğitim salaklığı gidermez.”

“Neydi o bir söz vardı?”

“Eğitim cehaleti alır, eşekliği baki kalır. Ama buradaki cehalet sadece okuma yazma cehaleti(!)”

“Hay bin yaşa be babacım! Aynen öyle işte, aynen öyle!”

Ben kitabıma geri döndüm, o gazetesine.

Sessizlik.

Birden kaldırdı başını;

“Duydun mu, senin Üzmez’i üzmüşler!”

“Sahi mi? Hani nerede?”

“İşte burada” deyip; din taciri, sapkının tutuklanma kararını okuyuveriyor.

“Çok sevindim be ya! O çocuğun psikolojisini düzeltmez belki ama; intikamı yerde kalmamalıydı,” diyorum.

“İşte bu da deminki meseleye geliyor. Bak, insanı din gibi kuralları her şeyden keskin bir öğreti bile adam edemiyor! Yani, kimi doğuştan salak, kimi doğuştan pislik!”

“Yerden göğe haklısın. Diyecek hiçbir şey yok bunun üstüne.”

Sonra başlıyorum, bir eğitimci olarak düşünmeye. Öğrenme ve öğretme kavramları üzerinde kafa yoruyorum, bin yıldır yorduğum gibi. Ve biliyorum ki; bazılarına hakikaten öğretilemez. Belki ezberletilebilir. Fakat bir gün, bir şey, o ezberi bozuveriyor. Öyle olunca da, senin onca yıl ezberletmek için verdiğin mücadele tepe takla!

Ne yazık…

 
Toplam blog
: 135
: 3170
Kayıt tarihi
: 23.07.08
 
 

Eğitim sürecinin bazı bölümleri Almanya ve İngiltere'de olmak üzere en son PAÜ'den eğitim uzmanlı..