Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Şubat '14

 
Kategori
Haber
 

Haydarpaşa'yı da öldürecekler

Haydarpaşa'yı da öldürecekler
 

 "Kömür kokulu kara lokomotiflerin pistonlarını demir yığınından çıkartıp, islim yüklenmiş hüzzam sesleri haline getiren usta makinistler gardan koparken, gırtlakta düğümlenen boğuk sıkışma ve nemli gözler, bazen umudu bazen de felaketi haykırır gibiydiler. "
 
Hancı şiirinde, Bekir Sıtkı Erdoğan,"Yolculuk başladı Haydarpaşa'dan, " diyor. 
 
Bir dostum beni," Haydarpaşa'ya" benzetmiş, maksadı ,-kendi ifadesiyle- : " Anadolu'yu Avrupa'yı birleştirir, Haydarpaşa. Hasretlikler biter, bir sürü telaş, sevinç ve hüzünler yaşanır, orası sadece bir bina değil, bunlara tanıklık eden mekandır. Siz de bizleri bir araya getirdiniz , insanların mutluluğuna vesile oldunuz, ondan dolayıdır sizi orasıyla özdeşleştirdim! " 
 
Bu içten iltifattan sonradır ki Haydarpaşa'yı anımsatmamı. rica etti. Neden olmasın canım kardeşim...
 
*** 
 
İsimler genelde onu yaşayanı anlatsa da Haydarpaşa, 106 yıl önce yapılan garı temsil ediyor. Kimsenin umurunda değildir, Haydar Paşa'nın 3.Selim'in Paşası olduğu. Alaman mimarlar , Otto Ritter ve Helmuth Cuno'nun kaleminden ve beyninden çıkıp Çin'e kadar uzanan demirden yolun başı olduğu. 1100 kazık üzerine inşa edilmiş şatovari binası, Marmara'yla, Boğaz'ın martılar eşliğinde kucaklaştığı yerde alımlı gelin misali süzülüp durması ...
 
Dünya Harbi'nde cephanelik olup, 917'de bir sabotaj sonucu kanadının yanmış kuşa dönmesi , 976'da Independenta tankerinin patlamasından kurşun vitraylarının hasara uğraması , 2010'da çatısının yanarak çöküp 4. katının kullanılmaz olması da kimseyi fazla ilgilendirmiş değildir...
 
Hatta, yanı başındaki iskeleyi de hatırlayan da pek çıkmaz. Biz yaştakiler için Haydarpaşa ününü, paşanın gelini iddiasıyla ortaya dökülen , Christine Davray (Haydar)adlı Fransız madamından da almadı . Neymiş Efendim ! Jean Yves Haydar boşta bulunup "Ben, Haydar Paşa'nın torunuyum "demiş de ,seksi fotoğraflarını çektiği eşi de "Haydar Paşa'nın geliniyim !" söylemiyle , Cüneyt Arkın , Ekrem Bora , Kadir İnanır gibi, bizim jönlerle azıcık öpüşerek filmlerinde görünmüş 'de, kocasının çektiği fotoğrafları satıvermiş kocaman (!) gazetelere ...
 
Gar'ın amacı dışında kullanılmasıyla gerçek yangının yaşanacağı gerçektir.
 
Haydarpaşa Garı'nı : 3 milyar 19 milyon 180 bin dolar bedel biçilmiş, satacaklar, otel yapacaklar. Bu anıların imhası anlamındadır. Haydarpaşa'yı öldürecekler!..
 
Marmaray,hattı bahanesiyle AVM ve otele dönüştürülmesi girişimi var . Buna , Haydarpaşa Dayanışması adına Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Birleşik Taşımacılık Sendikası 1.şube ,Mimarlar Odası Anadolu 1.2. Büyükkent Bölge Temsilciliği tepki gösterip , her pazar gar önünde nümayiş yapıyorlar.Bilfiil tebrik edip , desteklemek gerek bu memleket evlatlarını ...
 
***
 
Yoğun anılarımın geçtiği önemli mekanlardandır.Köklerimin Erciş'te bulunması nedeniyle, bazen Erzurum, bazen de Kurtalan ve Tatvan'a yolculuklarımız çocukluk günlerimin en önemli heyecanlarıydı .
 
Trene erkenden binerdik. Nereden bulmuşsa bulmuş , babam bir kompartıman anahtarı edinmişti. 3. mevki biletimizle tahta koltuklu tren odasına erkenden yerleşir, kapıyı kilitlerdik. Kardeşimle pencere kıyısını kapmaya ,bazen iki gece , 3 gün süren yolculuğumuzda , akşamları üstte bulunan ahşaptan valiz rafına meşin arkalıkları yastık olarak koyup , evden getirdiğimiz battaniyeyi de yatak yapıp yatmaya bayılırdık.Annemin pişirdiği yollukları son kırıntısına kadar yerdik.
 
Üsten alta açılan pencereyi ıkınarak indirir, mahşeri kalabalığa ,upuzun vagonlar arasında kucaklaşan mavili , sarılı entarili,mantolu, tombul göğüslü kızlarla , elindeki paltosuyla , cilalı ayakkabılı briyantin saçlı, Ayhan Işık bıyıklı gençlerin,göğüslerini ezercesine sarılmalarına ,gözlerindeki sevgi dolu bakışmalarına ,kalplerindeki gümbürtünün çığlığına taa buradan duyarcasına, iliklerime kadar şahitlik ederdim .
 
Limonata ,gazoz,simit, gazete , pişmaniye satıcılarının işbilir tavırlarla dar koridorlarda musikiye benzer tonla yaptıkları satış tanıtımları, raylar üzerinde ileri geri açılıp kapanan kapıların çıkarttığı metal seslerin gizemli havası, bilet denetleyicisi kondöktörün elindeki, kartondan bileti delen çelik kerpetenini " bilet kontrol !" diyerek kapıların camını tıklatmasının tehditi kulaklarımda ; vagonlar arasındaki küçücük holde yıllardır görüşmemişcesine gözleri kenetlenen , umudunu kaybetmemiş , gençliğini beyinlerinde sürdürenlerin kavuşmuş elleri, gözlerimin içindedir.
 
İki bin metre karelik alanda, beyin damarlarına benzer intizamda kıvrılan onlarca parelel demir çubuğun ötelerde , Üsküdar'ı Kadıköy'e bağlayan köprü altına doğru birleşe birleşe bir çift olmasının hafızamda yarattıkları kavram , farklı zamanlarda yerlerde yaşayıp ,birbirlerini yeni tanıyan buruk sevdalıların, ellerini birleştirmesindeki sıkılığına benzer bütünleşmesiydi sanki. 
 
***
 
Ana binada, sıra sıra dizilmiş kemerli camları yarıya inik gişeleri,içinde görünmekten korkuyormuşcasına siperde bulunan siyah kolluklu görevliler, postane , duvarlarında hareket yer ve saatlerini gösteren kocaman panolar, taş zemin ve konuştukça ,yürüdükçe yankı yapacak azamette yüksek tavan vardı. Kısa pantolon ve lastik ayakkabılarımızla seksek oynar gibi bir oraya, bir öteye koşuşturmalarımızın tadının tarifi yoktu.
 
***
 
Askere uğurlamalar,gelin alayları,talebeler,köyden gelip oğluna sığınan ,ancak gelinden yüz görmediğinden olacak ki İstanbul'dan ricat eden, elleri bir deri bir kemiğe bürünmüş iki büklüm analar, babalar, bazen sırtlarında çantalarıyla belki de Nepal'e kadar gidecek ecnebiler, tahta bavullular, çuval torbalılar , renk renk esvaplarıyla Türkiye'mi yansıtanlar, bakışlarından İran ,Ermenistan, Arabistan,Moğolistan suratı akan her türlü millet ,Haydarpaşa meydanının kısa süren, ama ömür boyu unutulmayacak misafiri olurlardı. 
 
***
 
Kömür kokulu kara lokomotiflerin pistonlarını demir yığınından çıkartıp ,islim yüklenmiş hüzzam sesleri haline getiren usta makinistler gardan koparken , gırtlakta düğümlenen boğuk sıkışma ve nemli gözler bazen umudu, belki de felaketi haykırır gibiydiler. 
 
Haydarpaşa sadece bir bina değil, insanlığın toplumsal hafızasıdır !  İlişmeyin, işini yapsın !.. 
 
13 Mayıs 2012
msgazioğlu
 
Toplam blog
: 40
: 956
Kayıt tarihi
: 30.06.06
 
 

Yüreğinize ulaşabilmek ,duygularımı ,deneme , anı , şiir  ve fotoğraflarımı paylaşmak istiyorum ...