Haydi çarşı, Kartal'a bir el atıver...

Pazartesi günü arkadaşlara "Gökdeniz bu maça bahis oynadı galiba" diye şaka yaptım. Çünkü yıllardır böyle oynadığını görmemiştik.

Gökdeniz eğer bu "halt"ı tekrar yediyse bahsi Trabzon'a oynamış olmalı. Çünkü bu maç oynanana kadar maçın favorisi Beşiktaş'tı.

Şaka bir yana, bizim bahisçi "topçu" olduğunu hatırlayınca, maçın rengi değişiverdi.

Dünkü maçın yıldızı Gökdeniz ve Jefferson'du. Futbol yazarı arkadaşlar kadar kesin konuşmasam da Ersen Martin'i bir de Tigana'yı koyabilirim "günün yıldızı" hanesine.

Bütün Trabzon Tigana'ya duacı; böyle bir takımı Trabzon'dan birine kurdursan kuramazdı.

Diğer günün yıldızı sahada gezinmekten başka bir iş yapmayıp iki gole konan Ersen Martin; fırsatçılığından ötürü.

Ayrıca Beşiktaş seyircisi.

Eskiden beri Beşiktaş seyircisini beğenirim, dünkü şovları hoştu. Çarşı grubu (her ne kadar Komunist oldukları iddia edilse bile) futbol sahalarına "orjinallik" katan bir grup.

Beşiktaş'ta, her türlü meseleye "sloganik" çözümler bulan Çarşı, milyonlarca dolar harcanan takımın problemlerini çözmede tek gerçekçi adres gibi görünüyor.

"Kelli" ve de "felli" spor yazarları kızsa da ben tribün gruplarının faydasına inananlardanım.

Seyirci yönünden zenginlik grupların ortadan kalkmasıyla ortadan kalktı. Klüp başkanları her ne kadar "tribün gruplaşmalarını ortadan kaldırdık" diye önemli bir şey yaptıklarını zannetseler de grupların tribünleri renklendirdiği gerçek.

Mesele "cemaat" meselesi netekim. Cemaati ortadan kaldırırsan ruh zayıflıyor.

Geçtiğimiz yıllarda Trabzon tribünlerini şenlendiren "Sürmeneli Prenalar", "Affetmezler" vb. grupların ortadan kalkmasıyla Trabzon tribünlerinin heyecanı zayıfladı.

Sonuç:

Trabzon Beşiktaş'ı yendi, Gökdeniz'i kazandı.

Beşiktaş seyircisi ile kazandı, Tigana ile kaybetti.

Doğan için bir kaç söz söylenecekse, umarım yine takımı yarı yolda bırakıp gitmez.

Eğer sonuna kadar "adam gibi adam" olacaksa problem yok.

Yoksa, Trabzon bir kaç maç kazanır lakin sonunda kendini kaybeder...