Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Eylül '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Haydi hep beraber okula!

Haydi hep beraber okula!
 

Günaydın arkadaşlar!

2007-2008 Öğretim Yılı bugün başlıyor. Tüm çocuklar ve velilerle birlikte ülkemiz için de hayırlı uğurlu olsun. Genç nüfusumuzun çok olması nedeniyle neredeyse Avrupa'da birçok ülkenin nüfüsu kadar çocuk bugün yollara düştü. Artık İlköğretime yeni başlayanların minik kalpleri eski zamanlardaki kadar heyecanla çarpmıyor. Onlar okula çoktan alıştılar bile. Çünkü onların öğretim yılı geçen hafta başlamıştı. Aslında bu tür uygulamalar ne kadar gerekli ve yararlı tartışılır. Parçala,böl ve yönet mantığı gibi aynen. Hep birlikte yaşansa o heyecan ne olur ki,onun da güzelliği orada zaten. (Aynen 3-4 hafta önce sünnet yaptırılıp,düğün töreninde koşuşturan çocuklar gibi.) Her alanda olduğu gibi eğitim ve öğretimde de bazı şeyler naylonlaştırılıyor. Eski güzellikler aranıyor. Şehir yaşamının getirdiği koşuşturmalar arasında o güzellikler kaybolup gidiyor ve o tatlı telaş maalesef yaşanamıyor.

Üç yıl öncesine kadar o telaş ve koşturmaca benim yaşamımda da vardı. Her yıl öğrenciler kadar biz de merakla beklerdik. Neyi mi? Hangi sınıf bize verilecek? Ders programı nasıl olacak? Sabahçı mı yoksa öğleci mi olacağız? Boş dersler olacak mı,nöbet hangi gün ve kaçıncı katın koridorunda. Boş gün var mı? Bunlar bile ince ince hesaplanırdı. İlk günler birbirleriyle karşılaştırmalar olur,memnun olmayan itiraz eder...vs. vs. Bir iki hafta program sürekli değişirdi. Bir keresinde şikayet olmasın diye haftalık ders programı bilgisayarda yapılmıştı. Programlar verildi ellerimize,tüm öğretmenler şikayetçi,bilgisayarın insani duyguları yok tabii ki,nereden bilsin bayan öğretmenin küçük çocuğu olduğunu, ya da evinin uzak olduğunu,sabah veya öğleden sonra çalışmak istediğini. Olmadı ve yine döndük insan eliyle yapılan duyguların yoğun olarak katıldığı klasik programa. Bir daha da kimse programı yapan Müdür Başyardımcısından şikayetçi olmadı.

Benim çalışma yaşantım güzel geçti sayılır,ilk görev yeri olarak M.E.B.'ndan nokta atamasıyla başladığım okuldan 22 yıl sonra emekli oldum,bu konuda belki rekor kırmış şanslı birkaç öğretmenden biriyim. Şehir içinde de başka okul tanımadım. Emekli olduktan sonra bir yıl ücretli Fen Lisesinde çalıştım. Sonra her iki okulu da eski öğrencim ve arkadaşım olan meslektaşlarıma teslim edip gönül rahatlığıyla evimde oturmaya başladım.

Mesleğimin ilk yılları yoğun çalışarak geçti,hem çocuk büyüt,hem okul hem de olanaklar kısıtlı. Koştur babam koştur,gençlik vardı anlamadık yılların nasıl geçtiğini. Öğrenciler de daha bir öğrenci gibiydi. Bugün arkadaşlardan dinliyorum da sınıfta ders işlemek,sınıfa hakim olmak neredeyse deveyi hendekten atlatmak gibi olmuş. Üstelik bizim okul şehrin en disiplinli ve büyük okulu. Son 6-7 yıl en güzel yıllarımdı,Süper Liselerin Yabancı Dil ağırlıklı sınıflarında,ikinci yabancı dil olarak verildi Almanca. Çocuklar zaten süper,hem çalışkan hem saygılı hem de sınıflar kalabalık değil. İngilizceyi de çoktan sökmüşler, bir kez anlat anlıyorlar. Ama Almancayı komik ve kaba buluyorlardı,birçoğuna ne yaptıysam da sevdiremedim. Şimdi onlar yurdun dört bir tarafında öğretmenlik yapıyorlar, ne mutlu ve gurur verici. Başka hiçbir meslekte bu gururu duyamazsınız. Geri dönüşümü olan bir meslek öğretmenlik.

Sabah sabah duygulandım mı ne, bakın neler yazdım neler. Ama halimden memnunum,herşeyin bir sonu vardı ve en güzel yerinde bıraktım. Çok kıdemli olunca okullarda alay konusu olma olasılığı da var...

Resim çalıştığım okulun "Nizamiye" kapısına ait,o kapıdan tam 22 yıl, kimbilir kaç kez girdim,çıktım. İlk gelişim 9 Kasım 1982. O güne ait duygularımı da yıldönümünde yazarım artık.


Tekrar tüm Eğitim ve Öğretim ordusuna başarılı bir öğretim yılı dilerim. İnşallah bu yıl gazete manşetlerinde okul,öğrenci ve öğretmenlerle ilgili dayak,cinayet,tecavüz,gasp ve rüşvet haberleri okumayız!

Sevgilerimle...

Ve yeni öğretim yılında bu sevinci 'hayat okulu'ndan derslerin verildiği farklı güzel bir şiir paylaşmak istiyorum sizlerle...Beğenirsiniz umarım!

OKUL DIŞI

Bakın şimdi şu sayacağım şeylerin
Okulu yok.
Gökyüzünde rastgele bir bulut parçası için
Körükörüne tutkunluğun,
Ağacın birine durup dururken abayı yakmanın.
Sigara içmekten
Kibrit çakmaktan alacağınız keyfin,
Okulu yok.
Yaz geceleri cırcır böceklerini
Dinlemeyi bilmenin okulu yok.
Okulu yok ekmeği, peyniri, domatesi
Küçümsememenin...
Sözün, sazın, oyanın, yazmanın
Halisini seçmenin.
Daha buna benzer nice
Nice şeyin okulu yok.
Aşkın, inancın, insanlığın okulu yok.
Ama dilerseniz hepsini öğrenebilirsiniz.
Biraz çaba,Yeter...


Sabahattin Kudret Aksal
( 1920 - 1993 )
 
Toplam blog
: 480
: 2046
Kayıt tarihi
: 27.03.07
 
 

Üstkimliği ile insan, altkimliği yeterince kalabalık birisi; Eş, anne, öğretmen emeklisi. Doğa, H..